Arkama bakmadan sadece yürüdüm, onun yüzünü görmeye tahammülüm yoktu.Bir taksinin bana doğru geldiğini gördüğümde elimi kaldırıp durmasını işaret ettim. Hafif yavaşladı ve önümde durdu. Kapıyı açmak için uzattığım kolumda bir soğukluk hissetmemle birlikte irkildim.
Kaan kolumu tutmuş ve gitmeme engel oluyordu.
" Ne istiyorsun Kaan? Dediklerin yetmedi mi? Hadi söyle devamını dinliyorum."
İlk defa Kaan'ı dediklerinden pişmanmış gibi görüyordum. Ama yine de sertliğini bozmuyordu.
Kaan taksiciyle konuşmak için cama doğru eğildi ve sertçe " abi sen devam et" deyip kafasını kaldırdı.
Bende " dur'' dedim. Taksiciye doğru.
Kaan hızlıca cebinden çıkardığı paraları camdan taksiciye fırlatmasıyla birlikte taksici de Kaan'ın sözünü dinleyip gaza bastı ve gözden kayboldu.
" ya sen parayla her şeyi satın alabileceğini mi sanıyorsun?"
" gerekirse evet" dedi ve kolumdan sıkıca tutup beni arabasına doğru sürüklemeye başladı.
" ya Kaan bırak kolumu"
" kapa çeneni"
" binmem ben arabaya falan"
"Bineceksin"
"Binmeyeceğim"
Sonra arkasını döndü ve bana baktı. Sonra ya sabır dilercesine sıktığı kolumu gevşetti ama yine de tutuyordu. Arabaya binmekten vazgeçip beni sahile götürdü.
Deniz havası iyi gelmişti. Çok kalabalık olmasa da biraz insan vardı işte. Denizin hemen karşısında bir banka oturduk. Konuşmadı hiç, bende konuşmadım. Dediği o lafı hala yedirememiştim.
Sonra Kaan ayağa kalktı ve bana ters kalan bir yönde arkası dönük bir şekilde" bekle, geliyorum" diye bağırdı.
Cevap vermedim. Ve o gelene kadar Tokat olayını düşünmeye başladım. O an o lafı bana başka bir erkek söyleseydi sadece bir tokatla kalmazdım. Ama Kaan o lafı söylerken sanki aklında başka bir olay vardı. Belki bir şey yaşamıştı. Gözlerinden anlamıştım bi anlık sinirle dediğini.
Ama ne olursa olsun bana öyle bir lafı söyleyemezdi. Fazla üzerine gitmedim ama bozulmuştum ve o da bunun farkındaydı.
Bunları düşünürken Kaan elinde iki ekmek arası döner ve ayranlarla yanıma oturdu. Off döner mi en sevdiğim. Ben Nasıl küs kalıyım şimdi buna?
Elindekileri denize bakarak bana uzattı. Benle göz teması kuramıyordu.
"Aç değilim" dedim ağzımdan sular akarken.
Sırıtıp " peki" dedi bir bildiği varmış gibi.
Elinde ki dönerle ayranı tam ortamıza bırakıp kendi dönerini yemeye başladı. Israr etmeyecek misin yani?
Az süre geçtikten sonra bir bana baktı birde dönere ve hafif sırıttı.
Ben de daha fazla dayanamayıp " off tamam be " diyerek döneri alıp yemeye başladım. O hala sırıtıyordu. UKALA
Napıyım ya açlıktan ölse miydim? Benim de tribim bu kadardı işte... ama dönerde Nası güzel...
Sahil olduğu için rüzgar vardı. Kollarımın üşüdüğünü hissettim.
Hani filmlerde falan olur ya kız üşüyünce erkek ceketini çıkarıp nazikçe kızın omuzlarına koyar.
Biz de olanı söyliyim. Kaan üşüdüğümü görünce üstündeki ceketi çıkarıp yüzüme fırlatır gibi attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ukala
Teen Fiction"Ağlama" diye fısıldadım kulağına. Şiddetli ağlaması devam ediyordu. "Buldum güzelim , buldum anneni ,Ağlama artık. Annen iyi olucak, sana söz verdim ve anneni buldum. Tekrar söz veriyorum, annene bir şey olmayacak söz, Kaan Taşer sözü." Deyip gülüm...