Öncelikle cadde gibi bir yerde dolaşmaya başladım. Vızır vızır arabalar,dondurmacılar falan vardı. Gayet lüks yerlerdi. Uzun zamandır böyle kendi başıma dışarı çıkmamıştım. Özlemiştim gerçekten.Bir süre daha bakındıktan sonra
Kitapları almak için kırtasiye gibi bir yer aradım.Yürüdüm... yürüdüm...
Gerçekten yorulmuştum, bu kadar gezmeye alışık değilim ben. Hemen bir bakkala girip su aldım. Yoksa düşüp bayılacaktım. suyun yarısını bitirip çantama attım, kaldırımda ilerlerken korna sesi duyup kafamı sola çevirdim. Bilin bakalım kim?
Altında siyah BMW'siyle Kaan. Güneş gözlüklerinin altından sırıtıyordu. Ne var? Der gibi baktım ona. "Atla" dedi.
Öküze bak ya. Ben bu çocuğa hiç gülmüyo mu demiştim? Unutun gitsin. Sırıtmaktan ağzı yırtılıcak.
"Nedenmiş o?"
" kızım vericem işte kitapları hala ne geziniyosun amma uzattın he" dedi.
Dedikleri mantıklı gelmişti. Trip atmanın anlamı yoktu.
Tam kapıyı açıp oturacaktım ki gaza bastı ve durdu. Aklı sıra beni trollüyordu.
Dayanamayıp "salak mısın?" Diye bağırdım.
Tamam Asya sakin.
Onu umursamadan yürümeye devam ettim. Kaan'da benimle birlikte hafif gazlayıp konuşuyordu.
"Kızım binsene şu arabaya" hala konuşuyordu ama dönüp bakmıyordum bile."Bak çok kötü yaparım he" deyince hafifçe arabaya yaklaştım "naparsın?"
Beklemediğim bir hamleyle arabanın kapısını açtı ve bana yaklaştı ayaklarımdan tuttu , beni omzuna attı . Lan haydo napıyosun öküz. Yolun ortasında herkes bize bakıyooo. Tekmelesemde boşuna o kadar sertti ki işlemiyordu bile.
"Ya bıraksana beni, herkes bize bakıyo indirsene olum."
Dediklerimi takmayıp sırıttığını hissediyordum.
Arabanın kapısını açtı beni ön koltuğa oturttu. Bense sinirli gözlerle ona bakıyordum. Yan koltuğa binip arabayı çalıştırdı, ona doğru baktığımda sırıtıyordu. Yanağında ki gamzeleri görmeniz lazım sanki belediye çukuru. Onu izlemeyi sonunda kesip konuşabilidim.
"Sen cidden kafayı yemişsin"
"Sözümü ikiletmemen gerektiğini anlamışsındır umarım" dedi ve devam eti.
"Şimdi de benden özür dilemen lazım patronun olduğumu unutmazsan sevinirim"
O an dilemiyorum diye bağırmayı o kadar çok isterdim ki...
"Bekliyorummm" diye ekledi.
"Özür dilerim Kaan bey" diye imalı imalı konuştum.
Dışarıyı seyretmeye başladım. Her yer o kadar lükstü ki , kendimi yabancı gibi hissediyordum. Zaten yabancıydım da.
Kaan bugün düne göre daha mutluydu. Dün çatık kaşlı sinirli bir insandı ama bugün eğleniyo gözüküyordu. Bunları düşünürken dikiz aynasından Kaan'ın bana baktığını fark ettim. Kafamı ona döndürdüm" neye bakıyosun?"
"Güzelliğine"
Hı? Ne?
o an şaşkınlıktan dondum diyebiliriz.
Kaan taşer bana güzel mi demişti?Sonra Kaan'ın sesi duyuldu
" ahahahaha inandı. sen baya saf bişeymişsin he"Rezil olmak başka nasıl anlatılabilirdi... o an kıpkırmızı olduğumu hissettim işte.
Bu bölüm biraz kısa oldu okuma artarsa daha sık ve uzun bölümler Atıcam .
Sizi seviyorum.
Önerileriniz var mı?
Oy vermeyi unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ukala
Novela Juvenil"Ağlama" diye fısıldadım kulağına. Şiddetli ağlaması devam ediyordu. "Buldum güzelim , buldum anneni ,Ağlama artık. Annen iyi olucak, sana söz verdim ve anneni buldum. Tekrar söz veriyorum, annene bir şey olmayacak söz, Kaan Taşer sözü." Deyip gülüm...