Adam konuşmayınca "Peki" dedim ve tetiği çektim. Adam tetiğin çekilme sesini duyar duymaz
"Tamam, tamam dur" dediğinde Oğuz ,
"Ha şöyle yaa" dedi.
Köşedeki sandalyeye oturdum ve
"Hadi anlat bekliyorum." Dedim.
Adam düştüğü yerden hafif dikleşti ve konuşmaya başladı.
"Abi valla ben kasten bir şey yapmadım. Bu adama borcum var benim, eğer dediklerini yapmazsam ailemi öldürmekle tehdit ediyor beni. Daha yeni baba oldum ben."
"İsim lazım bana, geveleyip durma."
"Mehmet uysal diye biri. Kumarhane işletiyor, Beydağ'da."
"NE İSTEMİŞ LAN O KADINDAN." Ne kadar sinirlerime hakim olmak istesemde bağırmıştım.
"Abi valla ben çok bir şey bilmiyorum. Sadece bir kez biriyle telefondan konuşurken duydum, birine karşı düşmanlığı var, onun çok düşmanı vardır abi zaten. Kumarhanede çoğu kişiye senet imzalatıyor, ödemeyincede böyle bu kadına yaptığı gibi birilerinden öç alıyor."
"Ne saçmalıyorsun lan , o kadının ne işi olur kumarla falan,doğru düzgün söyle şunu."
"Kadının işi olmaz zaten abi, büyük ihtimal eşi falan bir yanlış yapmıştır Mehmet uysal'a ,intikam için de karısını falan kaçırtmıştır.Genelde yapar bunu."
Berat bana dönerek konuştu.
"Kaan bu Seher teyzenin eşi falan var mıydı?"
"Bilmiyorum, annem birkaç şey söylemişti ama tam hatırlamıyorum. Asya daha küçükken terkedip gitmiş onları heralde."
Bu sefer Caner konuştu.
"İyi de abi, terkedip gittiyse o Mehmet denen adam neden intikam için terkettiği karısını kullansın."
"Ne biliyim olum ben. Öğrenicez işte." Deyip ayağa kalktım ve kapıya yöneldim. Caner tekrar konuştu.
"Kaan bu adamı napalım?"
Arkamı döndüm tiksinircesine adama bakıp Caner'e döndüm.
"Bırakın gitsin,kumar borcunu da ödeyin. Bir daha da bu işlere bulaşmasın." Deyip odadan çıktım. Bilgisayar sisteminin bulunduğu odaya girip sandalyeye oturdum. Berat ve Oğuz'da yandaki koltuğa atmıştı kendini.
Berata döndüm.
"Şu Mehmet uysalı bir araştır bakalım, bende hastaneye gidip birkaç belge alıyım. Şu Asya'nın babası kimmiş öğrenelim."
Berat kafasıyla onaylayıp laptopu açtı.
Oğuz "gerek yok, benim zaten hastaneye uğramam gerekiyo, garfield baskılı bandajımı düşürmüşüm. Belgeleri de alırım."
kafamla onaylayıp telefonumu çıkardım.
Asya aramıştı 4 kez. Geri aradım. Sanki telefonun başında aramamı beklermişçesine anında açtı.
"Aramışsın?"
"Ya Kaan nerdesin? İyi misin? Haber vermeden gittin zaten, hiçbir şey anlamadım. Uykulu halde gitttin kim bilir nereye? O kadar aradım cevap yok, merak ediy-..."
Daha fazla dinleyemeden yüzümü buruşturdum ve telefonu kulağımdan uzaklaştırdım, öyle bir bağırıyordu ki kulak zarım patlayabilirdi sağlığımı hiçe sayamazdım.
Bir süre sonra telefonu tekrar kulağıma koydum.
"Bitti mi?"
Derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ukala
Teen Fiction"Ağlama" diye fısıldadım kulağına. Şiddetli ağlaması devam ediyordu. "Buldum güzelim , buldum anneni ,Ağlama artık. Annen iyi olucak, sana söz verdim ve anneni buldum. Tekrar söz veriyorum, annene bir şey olmayacak söz, Kaan Taşer sözü." Deyip gülüm...
