Arkadaşlar başlamadan önce yıldızı doldurmaya ne dersiniz:)Nasıl yani!? Beni sadece o kaset için mi kullanmıştı? İyi ki yüz vermemiştim ona, iyi ki.
Kaan kolumdan tutup "yürü" dediğinde Berat ve Oğuz'da tuttukları kişileri bırakıp kapıya yöneldi, ben de Berna ve eylüle kaş göz işareti yaptım, anladığım kadarıyla gidiyorduk okuldan.
Kaan beni sürükleyerek kapıya çıkardığında hala sinirli gözüküyordu. Nefes alış verişi birbirine girmişti. Bizimkiler ikimizi yalnız bırakmak için "biz çantaları alalım." Dediler ve sınıflara yürüdüler. Onların gitmesiyle bende Kaan'a döndüm.
"O kasette ne vardı?" Dedim sakince.
Kaan beni umursamayıp "önemli bir şey değil." Dediğinde sesimi biraz daha yükselttim.
"Kaan!"
"Berkenin İşlediği bir suç. Bu kadar."
"Ne suçu?"
"Seni neden ilgilendiriyor?" Dedi hiddetle.
Haklıydı. Sustum. Ardından biraz daha sakinleşip kolunu omzuma koydu.
"Seni bundan sonra rahatsız edemez merak etme. Onun tek istediği, o işlediği adam yaraladığı kasedi polise vermememdi. Şimdi umrunda bile değilsin zaten, korkma."
Dediğinde başımı sallayıp sakinleştim.Korktuğum yoktu ama beni düşünmesi hoşuma gitmiyorda değil hani.
Bizimkiler de gelince hep birlikte çıkışa yöneldik. Arabaların önüne geldiğimizde Berat
"Berna,sen istersen benim arabamla gel? Sıkışmayın diye diyorum." Dediğinde hepimiz sırıtıyorduk.
Berna bize dönünce hemen ciddileştik . "Peki o zaman" dedi ve beratla diğer arabaya bindiler. Kaan direksiyona geçince Oğuz'da beni zorla öne oturtturdu. Kendisi de eylülle arkaya oturdu. Kaan arada bir dikiz aynasından bana bakıyordu. Ben de gözlerimi kaçırıp dışarıya odaklıyordum. Ama dayanamayıp tekrar Kaan'a bakıyordum ve bu sefer dalmıştım ona.
"Kim ben mi zevksizim? Sen önce kendi giyimine bak be." Diyen Eylülle kendime geldim. Her zamanki gibi Oğuz'la atışıyorlardı.
"Ne varmış benim giyimimde? Hem sen ne anlarsın, zevkten ve renkten?" Diyen Oğuzdu.
"Senin renk anlayışını da gördük. Mavi ve turuncu? Kusucam bir yere."
Oğuz "ya sabır" çekip önüne döndüğünde Kaan'la ben sırıtıyorduk. Bir süre sonra zaten lunaparka varmıştık. Arabalardan inip girişe ilerledik. Oğuz bir çocuk edasıyla el çırpıp "hızlı trene binelim. Nolur nolur nolurrrrr." Dediğinde Kaan ilk defa onayladı.
Biletleri alırken Berat ve Berna'nın kaynaşması gözümden kaçmamıştı.BerBer aşkı mı doğuyordu yoksa?
Gülümsedim ve biletleri aldıktan sonra trene ilerledik, Berat ve Berna birlikte oturmuşlardı. Bende Eylül'ün Oğuz'la oturmayacağını bildiğim için Eylülün yanına ilerledim. Oturmaya yeltenmiştim ki Kaan kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.
"Sen benimle oturuyorsun küçük hanım."
Neden? Diye soramadan Eylül'ün imalı bakışlarına denk geldim. Hem sırıtıyor,hem dalga geçer gibi bakıyordu. Ama bir süre sonra Oğuz'un kendisiyle oturacağı aklına dank etti. Kaan beni götürürken Eylül "NE? BİR DAKİKA HAYIR..." derken Oğuz çoktan yanına oturmuştu bile.
Biz de en arkadaki koltuğa oturup kemerlerimizi bağladık. Sonra kafamı ona çevirdiğimde göz göze geldik. Kemerimi kontrol edip önüne döndü.
"Korkuyor musun?" Dediğinde hayır der gibi kafamı salladım. İçimdeki küçük korkuyu bastırarak gözlerimi kapadım. Bir süre sonra tren yavşaşça ilerlemeye başladı, şu anlık korkmuyordum ama Kaan'ın bana baktığını hissedebiliyordum. Yavaş yavaş yukarı çıktığımızda içimdeki korku azalmıştı. Gözlerimi açtım ve ne kadar yüksekte olduğumuzu farkettim. Ve tren son hızla aşağı inmeye başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ukala
Teen Fiction"Ağlama" diye fısıldadım kulağına. Şiddetli ağlaması devam ediyordu. "Buldum güzelim , buldum anneni ,Ağlama artık. Annen iyi olucak, sana söz verdim ve anneni buldum. Tekrar söz veriyorum, annene bir şey olmayacak söz, Kaan Taşer sözü." Deyip gülüm...