Chapter One

5.5K 180 460
                                    

EMMA

Dün gece değiştirdiğim çarşaflardan gelen lavanta kokusu, çenemi gıdıklayan saçlar, karnımda ağırlık yapan bir kol, pencerenin açık kalan tarafından odama dolan güneş ışığı ve onun hafif, tatlı horlamalarıyla uyandım yeni güne.

Komidinin üzerindeki dijital saate bakmak için biraz yan tarafa dönmeyi düşündüm ama bu onu uyandırırdı. Sabah saatlerinde uykusunu aldığı için çok kolay uyanırdı ama gecenin ortasında hiçbir şey onu uyandıramazdı.

Bu yüzden bir elimi saçlarının arasına daldırıp dağılmış bukleleriyle oynarken bir yandan da başını kaldırıp yüzünde o tembel gülümsemesiyle bana bakmasını ve 'Günaydın Momo.' demesini sabırla bekledim.

Beraber uyandığımız sabahlarda genel rutinimizdi bu. O uyanır ve tembel gülümsemesiyle bana 'Günaydın Momo.' derdi sonra yataktan kalkıp tuvalete gider, soğuk suyla yüzünü yıkar, dişlerini fırçalar, ayılınca yanıma gelirdi. Ben hâlâ yatarken yüzünü boynuma gömer ve oraya birkaç öpücük kondurur, ardından binmem için sırtını dönerdi.

Ben de sırtına binip 'Yip yip!' der ve beni mutfağa taşımasına izin verirdim. Sonrasında birlikte kahvaltı eder ve işe gider ve akşamı zor ederdik. İşlerimizi seviyorduk, şey en azından nefret etmiyorduk.

Ben yerel bir dergide çalışıyordum, o ise bir şirkette çalışıyordu. Yoğun iş tempolarımız olsa da birbirimize yeterli zamanı ayırabiliyorduk. O bana her akşam yemek yapıyordu, ben de karşılığında ona tatlı öpücükler veriyordum.

Karnımdaki kolu kıpırdadığında güzel yüzünü görmek için başımı hafifçe eğdim ve yüzüme bakmasını bekledim. Ama o bana bakmak yerine kolunu üzerimden çekip yatağın diğer tarafına yuvarlandı.

Henüz uyanmadığını düşünerek bunu fırsat bildim ve hemen sağıma dönüp saate baktım. Sekize birkaç dakika vardı. Biraz daha uyumasına izin verebilirdim. Hatta kalkıp ona güzel bir kahvaltı hazırlayabilirdim.

Hevesle yataktan kalktım ama heyecanımın hareketlerime yansımaması için uğraştım. Uykusunun bölünmesini istemiyordum. Yataktan kalkar kalkmaz çoraplarımı giydim, ayaklarım hep soğuk olurdu bu yüzden çorapsız duramazdım.

Bir zamanlar yatarken de çorap giyiyordum ama Harry bunun tuhaf olduğunu söyleyip güldüğünde ona inat çıkarmış ve bir daha yatakta giymemiştim.

Odadan çıkıp kapıyı arkamdan hafifçe kapattım. Şortumun belini yukarı çekip çözülen iplerine düğüm attım. Salondan ilerleyip mutfağa geçtim ve ilk işim ısıtıcıya su koymak oldu. Su ısınmaya başlarken tekrar salona dönüp camı açtım.

Bugün hava biraz bozuktu, zaten dün de haberlerde yağmur beklendiği söyleniyordu. Eylül ayında olduğumuzu düşünürsek bu oldukça normaldi. Birkaç derin nefes alıp geri döndüm ve sehpanın üzerindeki kumandayı alıp televizyonu açtım.

Evin içinde gürültü olmasını seviyordum, sessizlik pek benlik değildi. Rastgele bir kanalda durdum ve yiyecek bir şeyler hazırlamak için buzdolabına ilerledim. Kapağı açıp içindekilere göz gezdirdim. İki tane yumurtayı ve ekmek paketini alıp tezgaha koydum.

Çekmecelerden birinden derin bir kase ve bir başkasından da çırpıcı alıp yumurtaları kırdım ve çırpmaya başladım. Raftaki baharatlıkları tek tek indirip içine biraz tuz, kekik ve pul biber ekledim ve biraz daha çırptım. Hazır olduğunda bir kenara ittim ve küçük bir tava çıkardım.

Seri bir şekilde, çırptığım yumurtayı tavaya döktüm ve pişmesini beklerken buzdolabından kahvaltılıkları çıkartıp köşedeki iki kişilik masanın üzerine koydum. Ev çok küçüktü, mutfağa iki kişi zar zor sığıyordu, eşyalarımı oldukça küçük ve az tutmam gerekiyordu ama evimi seviyordum, bana yetiyordu.

Separation Parade | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin