"Ve Ai Toyon, nefesinden yarattığı kırmızı kanlıların ihanetine öfkelenip onları lanetledi ve Taoktlara dönüştürdü. Ai Ronlara, gözlerini bürüyen sahte ihtişamın içinden alarak Taoktları uzak diyarlara hapsetmelerini emretti."
"Öğretmenim!" Arka sıralardan gelen ses gerginlik içinde donakalmama neden oldu. Tüm sınıfın bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum. Yine aynı şey olacaktı, biliyordum. Fakat buna rağmen korkmaktan kendimi alamıyordum. "O zaman Rae de bir Taokt, öyle değil mi?"
Sınıftaki herkes kahkahalar içinde gülerken öğretmen sahte bir azarlama tonuyla yarım ağız çocuklara susmalarını söyledi. Hafifçe başımı kaldırdığımda öğretmenle göz göz geldim.
Şüphe ve aşağılama.
Gözlerime dolan yaşları gizlemek için bakışlarımı tekrar defterime indirdim. İçime attığım hıçkırıklar boğulurcasına ciğerlerimi yakıyordu.
"Taoktlar insan gibi görünemez. Vücutları, hapsedildikleri yerde yaşamaları için kırmızı kanlılarınkinden farklıdır. "
"Ama Rae de kırmızı kanlılardan farklı, öyle değil mi öğretmenim? Gözlerine baksanıza." Tüm çocuklar hep bir ağızdan bu yorumu onayladılar. Tırnaklarımı avuçlarıma batırarak gözlerime dolan yaşların akmasına engel olmaya çalıştım.
Yine aynı şey oluyordu. Bıkmadan, usanmadan her yıl, her ay, her an aynı şey...
"Rae bir Taokt! Ai Toyon onu da lanetledi!"
"Ben Taokt değilim!" diye öfkeyle bağırdım hemen arkamdaki çocuğa dönerek. Bir an irkilir gibi olsa da yüzüme birkaç saniye baktıktan sonra dudakları acımasız bir gülümsemeyle kıvrıldı. Elini kaldırarak gözlerimi işaret etti.
"Gözlerin iğrenç."
"Onu öfkelendirme, Hida. Akşam seni yemeye gelebilir." Sınıftan korku içinde yükselen uğultu tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. Asıl korkan benim diye haykırmak istedim. Bakışlardan, sözlerden, bana uzanan parmaklardan korkuyordum.
Ben canavar değildim. Ben de onlar gibi oyun oynamak, onlarla yemek yiyip eğlenmek istiyordum sadece. Kırmızı kanlı yiyen bir Taokt değildim. Ama yıllarca bunu tekrar etmem hiçbir işe yaramamıştı.
"Sessizlik! Ders hala devam ediyor." diye uyardı öğretmen sınıfı. Herkesin dikkatinin kendinde olduğundan emin olunca devam etti. "Ne diyorduk? Ha,evet. Taoktlar, Samgu ve insanlarda yani kırmızı kanlılarda olmayan yeteneklere sahiplerdir. İnsanları ve Samguları yedikçe bu yetenekleri güçlenir." Korkulu mırıldanmalar yükseldi. Sırtımdaki bakışlar daha da keskinleşmişti adeta. "Aynı şeyi ruh emerek de yapabilirler fakat bu yasaklanmıştır. Çünkü ruh, Ai Toyon'un yarattıklarına, yüce gönüllülükle kendinden bahşettiği bir hediyedir. Şimdi, Samgunun ne olduğunu kim söyleyecek?" Herkes heves içinde parmak kaldırırken derin bir nefes aldım. Sonunda Taoktaları geçmiştik. "Evet, Lyin?"
"Büyü yapan kırmızı kanlılardır. Era ünvanı ile anılırlar."
"Aferin, doğru." Öğretmen eline ince bir büyü kitabı alarak sınıfa gösterdi. "Samgular enerjilerini kullanarak büyü yapabilirler fakat bunun için doğanın yardımına ihtiyaç duyarlar."
"Öğretmenim, o zaman biz de doğru otları ve aletleri kullanırsak büyü yapabilir miyiz?" Öğretmen kaşlarını çatarak soruyu soran çocuğa baktı. İç çekerek defterime bir şeyler karalamaya başladım.
"Samguların ruhu büyüyü harekete geçirebilir. İnsanlar ise sadece onlara hizmet etmekle görevli alt sınıflardır. Bunu unutma." Ekinleri kargalar yemesin diye beslediğimiz köpekten farkı yok yani, diye düşündüm dudağımı bükerek. Benim ailem büyücülere ihtiyacı olan bitkileri yetiştiriyordu. Bu da yeterince önemli değil miydi? Bence öyleydi. Öyleyse neden alt sınıf gibi aşağı görülen bir sıfatla anılıyorduk? Büyü doğa ile vardı, doğanın içinde bu şekilde art niyetli kirli bir duygu var olmazdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/230803926-288-k340519.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARANİL (TAMAMLANDI)
Romance**TheWattys2021 Yarı Finalist** **WattpadFantastTR Okuma Listesinde** "Ona yaklaştıkça kalbimin atışı daha da hızlanıyordu. Her kulaçta, beni hapseden zincirlerden biraz daha kurtuluyordum sanki. Hayatımda bir kez olsun kendim için bir şey yapıyordu...