Perdeyi hafifçe aralayıp yoldan gelen gideni izledim biraz. Hava düne göre biraz daha iyiydi. Güneş her an kafatasımı delip geçecek gibi hissettirmiyordu. Duvardaki saate baktım. Öğleyi geçeli çok olmuştu.
Ori neden hala gelmemişti?
Kollarımı göğsümde kavuşturup beklemeye devam ettim. Hiç ders almıyordu, erken gelmesi gerektiğini öğrenememiş miydi?
Yoksa aklınca bana ders mi vermeye çalışıyordu? Dün çarşıdaki konuşmamızdan sonra tavırları soğuk bir hal almış, sorularıma kısa kısa cevap vermeye başlamıştı. Onunla konuşmak istediğimden değildi ama bir öyle bir böyle davranılmaktan hiç hoşlanmazdım. Üstelik serin bir yere gideceğimizi söylediği halde siparişlerini bitirdikten sonra yine dönüp dolaşıp buraya gelmiştik. Verilen sözü tutma konusunda o kadar bağırmasına rağmen söylediği şeyi kendisi yapmıyordu.
Öfkeyle aşağıya indim. Era Yon birden karşısına çıkmama rağmen irkilmedi bile. Sakince çayını içmeye devam etti.
"Benden kesinlikle sakladığın bir şeyler var." dedim gözlerimi kısarak. Yüz ifadesi değişmedi.
"Çay içer misiniz?"
"Ai Rium'un nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?" Ayağa kalkıp bir fincana daha çay doldurdu ve önüme bıraktı. Kaşlarımı çattım. "Sorumu geçiştiriyorsun."
"Hayır efendim. Sadece verecek bir cevabım yok." Mühürlerim olmayacaktı ki...
Önüme bıraktığı çaya şüpheli bir bakış attım. Neden yaşlı bir Samgu ile oturup çay içiyordum? Kapıya bir bakış attım.
Neden hala gelmemişti?
"Bugün abisini doktora götüreceği için siparişleri tamamlaması biraz daha uzun sürüyor." Gözlerimi kısarak kadına baktım. Hala ifadesizdi yüzü.
"Bahaneleriyle ilgilenmiyorum."
"Rae kolay kolay sinirlenecek ya da bir şeylere bahane uyduracak bir kadın değildir, efendim." Öfke içinde çaydan bir yudum aldım.
"Çocukluğundan beri buraya geldiğini söylemiştin ama onu tanımamışsın. Durup dururken her şeye sinirlenen biri o." Kaşları kalktı.
"Durup dururken mi? Belki de üslubunuzdandır?"
"Beni mi eleştiriyorsun?"
"Elbette hayır. Sadece bir fikir verdim." Bir yudum daha alıp geriye yaslandım ve bacak bacak üstüne attım.
"Ben ona sadece gerçeği söyledim. Kaldıramaması benim suçum değil."
"Rae fazlasıyla iyi kalpli biridir ve kimseye karşı uzun süre kin tutamaz."
"Bu yüzden bir aptal." diye araya girdim fakat kınayan bir bakış attı bana.
"Bu yüzden eğer ondan bir şey almak istiyorsanız biraz daha nazik olmalısınız." Güldüm.
"Bu hakaretini duymazdan geleceğim, Samgu."
"Rae iyi kalpli olduğu kadar inatçıdır da." Sözleri aramızda asılı kaldı. Kahrolası kadın, inatçıydı evet! Korkudan titrese bile sonuna kadar istediğini elde edene kadar vazgeçmiyordu. İnsan haliyle Taokt'un dolandığı ormana girecek kadar inatçı ve aptaldı.
"O sıradan bir insan değil, öyle değil mi?" Şöyle bir durup düşündü.
"Aksini düşündürecek bir şey yapmadı." Bu kadın benimle dalga mı geçiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARANİL (TAMAMLANDI)
Romance**TheWattys2021 Yarı Finalist** **WattpadFantastTR Okuma Listesinde** "Ona yaklaştıkça kalbimin atışı daha da hızlanıyordu. Her kulaçta, beni hapseden zincirlerden biraz daha kurtuluyordum sanki. Hayatımda bir kez olsun kendim için bir şey yapıyordu...