Bölüm 15

225 46 7
                                    

Uzaklardaki dağın ardında yükselmeye başlayan güneş ışığı, gecenin karanlığını kırıp etrafı yavaşça aydınlatmaya başlamıştı. Sokaklar hala sessizdi. Kapalı kapıların ardında insanlar henüz güne başlamamıştı. Duvardaki ahşap oyma saatin ibresinin çıkardığı ses, Rae'nin düzenli nefes sesine karışıyordu.

Koltuğun üzerinde, kucağında kitapla uyuyan kadına çevirdim bakışlarımı. Uzun saatler boyunca bana kitap okumuş, en sonunda da ağırlaşan göz kapaklarına daha fazla direnemeyerek olduğu yerde uyuyakalmıştı. Büyük ihtimalle hem yüzmenin, hem de kitap okumanın etkisiyle iyice yorulmuştu. Uzun bir süre uyanmayacakmış gibi görünüyordu.Yüzünde yumuşak bir ifade vardı. Uykusunda ne gördüğünü merak ediyordum.

Sessizce yerimden kalkıp Rae'nin uyuduğu koltuğun yanına gittim. Dizlerimin üzerine çökerek onunla aynı hizaya geldim. Yüzünün tüm ayrıntılarını net bir şekilde görebiliyordum. Kurudukça daha da dalgalanan toprak rengi saçları dağınık bir şekilde yüzüne, omuzlarına, minderin üzerine yayılmıştı. Kendime engel olamayıp parmağımı yastığın üzerindeki buklenin içine soktum. Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum. Sadece içimde öyle garip bir dürtü uyandırmıştı.

Derin bir nefes alıp bana döndüğünde kitap ellerinin arasından kaydı fakat yere düşmeden yakalamıştım. Birkaç saniye nefes bile almadan bekledim. Uyanmış mıydı?

Tekrar düzenli nefes almaya başladı. Rahatlayarak yere bağdaş kurdum.

Niye gerilmiştim ki bu kadar?

Başımı hafifçe yana eğerek Rae'nin yüzünü inceledim. Bir şeyler farklıydı. Ormanda ilk karşılaştığımız zamana, iki gün öncesine, hatta düne göre daha farklıydı. Değişmişti fakat ne olduğunu tam olarak söyleyemiyordum. Saçları aynıydı oysaki. Kaşları, burnunun üzerindeki çiller, güneşte hafifçe yanmış sağlıklı teni de. Öyleyse neden gözlerini korkusuzca gözlerime diktiğinde olmam gerektiği kadar öfkeli hissedemiyordum?

Görünmez bir örtü gibi tüm bedenini kaplayan enerjisini izledim. Her geçen gün daha da yoğunlaşıyordu. Bakışlarımı beline çevirdim. İnce keten gömleğinin altını göremiyordum fakat orada ne olduğunu hala net bir şekilde hatırlıyordum. Sol belinin bir noktasından başlayan kıvrımlı semboller neredeyse tüm sırtını kaplıyordu. Koyu toprak renginden başlasa da omuzlarına ve beline doğru ilerledikçe gözlerinin rengine benzer bir tona doğru açılıyor, büyünün gizemli ışıltısıyla parıldıyordu. Ona dokunmaktan kendimi alamamıştım. Gördüklerime inanmak o kadar zordu ki dokunarak emin olmak istemiştim. Parmak uçlarımda yakıcı büyüyü hissedince emin olmuştum.

Ai Ron'un işaretleri. Tıpkı bende, Ai Miryan'da, Ai Rium'da, tüm Ai Ron'larda olduğu gibi büyü ile ışıldayan işaretler. Rengi bizimkilerden farklıydı fakat motifleri kendine özel işlenmiş o işaretlerin ne olduğuna adım gibi emindim. Kitapları okuyabilmesi ya da ormanın büyüsünü kullanabilmesi bir tesadüf değildi. Düşündüğümün aksine Rae güçlenmiyor, onu saran zincirlerden kurtuluyordu sadece.

Çok büyük bir tehlike arz ediyordu. Eğer o gün zamanında yetişemeseydim, Pceae Rae'yi yemeyi başarsaydı...Vücudumu bir ürperme aldı. Olabilecekleri hayal bile etmek istemiyordum. Rae'nin en kısa zamanda büyüyü kullanıp güçlerini geliştirmesi ve kendini koruyabilmesi gerekiyordu. Geniş salona açılan kapılardan biri aralandı, Era Yon odadan çıktı. Beni Rae'nin uyuduğu koltuğun yanında diz çökmüş vaziyette görünce kaşları bir an için kalktı fakat hiçbir yorum yapmadan beni selamladı.

"Konuşmamız gerek." dedim ayağa kalkarken. Başıyla onayladı.

"Beni takip edin." Sessizlik içinde merdivenlerden aşağı indik. Hep çay içtiğimiz masanın yanındaki pencereye doğru yüzüğündeki tozu üfledi ve bir şeyler mırıldandı. "Buyrun." dedi eliyle geçmemi işaret ederek. İleriye adımımı attığımda bedenim duvarın içinden geçti ve kendimi büyülü karışımlarla dolu loş bir odada buldum. Burası içerideki dükkandan farklıydı. Yıllanmış güçlü büyülerin ağır kokusu sinmişti her yere. Duvarlardaki raflarda kavanozlar, ortada ahşap bir masa, masanın üzerinde açık bir defter ve mürekkep vardı. Yarısından fazlası dolu olan defterde Era Yon'un kendi büyüsüyle yazdığı notlar yer alıyordu.

ARANİL (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin