"Mutluluğu korumanın en iyi yolu onu fark etmemektir." Orhan Pamuk
Yeni koltuk takımıma kurulmuş elimde koca bir paket cipsle birlikte aylaklık ediyordum. Sabah işe gidecektim ve bu berbat haftanın ardından kendimi toplamış olmam gerekiyordu. Açıkçası izlediğim filmden hiçbir şey anlamıyordum, başından beri bir türlü aklımı verememiştim. Sabah uyandığımda Vural'ı odada bulamamıştım. Salona indiğimda koltuğun üstünde kollarını göğsünde bağlamış çatık kaşlarıyla uyuyordu. Uyandırmadım. Balkonunda bulunan koltuklara gidip oturdum ve sabah güneşinin tadını çıkardım. İstanbul güzel günündeydi. Sabah ne kadar günü izledim bilmiyorum. Vural'ın sesini duyduğumda ne düşündüğümü bile hatırlamıyorum. Bana zorla kahvaltı yaptırıp, ki yine kreplerle vurmuştu beni, evden çıkardı. Üstümde onun şortu ve tişörtü vardı, umursamadı ve eve girip üstümü değiştirmeme izin vermedi. Üstelemedim, en azından rahattım. Tüm gün beni ordan oraya dolaştırdı. Hava karardığındaysa beni deniz kenarında ufak bir yere götürdü. Bir minibüsün içinde köfte ekmek yapılan bu şirin yer, minibüsün önüne atılan ufacık masa ve taburelerle dünyanın en masum yeri gibi duruyordu. Vural beni oturttu, kendisi gidip köfte ekmeklerimizi aldı. Beklediğimden erken bir sürede yanıma döndü "İçinde istediğin farklı bir şey var mı?" diye sorduğunda düşünmeden "Acı. Bol olsun." dedim. Yemek yemekten midemin bulandığı günlerden kalan bir taktikti. Yemek yemek istemiyorsam tadını almayayım diye bolca acı yerdim yanında. Bugün de tıpkı o günler gibi yemek yiyesim yoktu. Vural muzurca sırıtarak bana ekmeğimi verdiğinde gözlerimi devirdim. Gerçekten canımın acıyacağını ve acıdan zıplayacağımı mı düşünüyordu? Köftemi yemeye başladığımda pür dikkat beni izliyordu ama istediğini elde edemeyeceğini anladığı noktada kendi ekmeğine döndü. Beni eve bırakalı on dakika olmuştu. "İyi geceler." diyip kapımı kapattıktan sonra ayaklarımı sürüyerek yeni koltuk takımıma oturmuş, daha sonra yalnızca abur cubur almak ve filmi açmak için kalkmıştım. Saat 11'e geliyordu, uyumalıydım. İşe geç kalmayı alışkanlık haline getirseydim kendime çok büyük ayıp etmiş olurdum. Odama çıktığımda önce duş almaya karar verdim. Çekmecelerimi karıştırıp giyeceklerimi de yanıma alarak banyoya girdim. Kısa bir duştan sonra üstümü giyip banyodan çıktım. Saçlarımı kurutmak bana o an o kadar uzak bir fikirdi ki, direkt yatağıma gidip uyudum, saçlarım yastığımı ıslatıyordu.
Sabaha karşı çığlık çığlığa ve terler içinde uyandığımda yatakta duramayacağımın farkındaydım. Üstümdeki yorganı tekmeleyerek üstümden attım ve yataktan çıktım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Duvarımdaki yarım resim gözüme takıldı. Biraz onunla çalışabilirdim. Boyalar zaten duvarımın dibindeydi. Ama sigaraya ihtiyacım vardı. Dolabımın ters bir köşesinde ufak bir çekmece vardı, orda bir paket olmalıydı. Derin bir araştırmaya girip sonunda galip çıktığımda rahatladım. Alt kata inmeye gerçekten çok üşeniyordum. Paketi açıp içinden bir sigara ve çakmağımı çıkardım. Evimde açık olan her sigara paketinde bir çakmak olurdu, kendimi tanırdım, kalkıp çakmak almaktansa o sigarayı çatır çutur yerdim. Yakıp derin bir nefes aldığım sigaramı sol elimin işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdım. Sonra sakince resmime devam ettim. Saatimin alarmı çalana kadar resimin 4/3ü bitmişti. Yanında bir paket sigarayla. Normalde fazla sigara kullanan biri değilimdir, ama bazen işi sapkınlığa döktüğüm olurdu. Buram buram sigara kokan saçlarımla işe gidemeyeceğim için mecbur, saçlarımı bir kez daha yıkadım ve kuruttum. Tepeden atkuyruğu yapıp bıraktım.Bordo renkli fakir kollu kısa elbisemi giyip, minik bir makyaj yapıp, siyah kabanımla evden çıktım. İş yerine tam saatinde yetişirken yüzümde küçümser bir bakış vardı. Hayatım için olmasa da iş yerimde anka kuşu gibi yeniden doğabiliyordum. Masamın başına oturup masai saatim dolana kadar hiç kalkmadım. İş çıkışında önce alışveriş merkezine gittim. Uzun zamandır kitap almayışımı fazlasıyla telefi edip yeni birkaçelbise alıp çıkışa yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ (Tamamlandı)
Romance18 yaşında ölmüştü genç kız. Şimdilerde 30'una yaklaşıyordu. Sağlıklı ama ölü bir kadının yeniden doğuşuna şahitlik etti fırtına. Ve bu mezardan çıkıp yeniden doğuşun hikayesiydi. Mısra ve Vural'ın hikayesi...