"Günaydın." Duyduğum fısıltı odada yalnız olmadığıma dair en büyük kanıttı. Gözlerimi hafifçe araladım. Sağ tarafıma dönmüş, başım Vural'ın çıplak göğsüne konmuş, neredeyse çıplak bedenimle vücudunun arasında hiç mesafe olmaksızın yatıyorduk. Vural'ın bir kolu etrafımı sarmış, üzerine yatmadığım kolumu okşuyordu. Gözlerimi tekrar kapattım. "Saat kaç?" "6.30" İşe gitmek için rahatça hazırlanacak vaktim vardı. Olduğum yerden kalkmam gerekiyordu ancak ben aksini yaparak Vural'ın göğsüne biraz daha yayıldım. Güldüğünü duyduktan birkaç saniye sonra saçlarımın arasında öpüşünü hissettim. "Kalkmalısın, bugün pazartesi." dedi. Gözlerimi açmadan başımı salladım ama kalkmaya dair en ufak bir isteğim yoktu. Dudakları bu kez dudaklarımı bulduğunda huzursuzdum. "Hey, daha yeni uyandım. Ağzım kokuyor be." " Kahkahasını içinde tutmak için hiçbir sebep bulamamış olacak ki şen gülüşünün sesi kulaklarımı doldurdu. "Şuan duyduğum koku, dünyanın en iyilerinden biri, güven bana." Ağzım şuan büyük ihtimalle bebek boku gibi kokuyordu, ya kafası güzeldi ya da beni kekliyordu. İkinci ihtimali kabul ettim. "Yemedim." Tekrar güldü ve hareketlendi. İkimizin de beline kadar uzanan yatak örtüsünün benim tarafımda olan kısmını göğüslerimin üstüne kadar çektiğinde başım yatakta duruyordu. Yaptığına içten içe sevinmiştim çünkü yataktan kalkarken ondan nasıl saklanacağımı hiç düşünmemiştim. Gerçi, ondan saklanmalı mıydım? Gece sütyenimin çıktığını bile fark etmemiştim ancak. Neden bu kadar ileri gittiğimi de anlamış değildim zaten. Vural'la yatmayacaktım. O zaman ondan saklanmalı mıydım? Evet. O zaman neden bunu gece düşünmemiştim? Çünkü gece düşündüğüm tek şey öpüşünün ne kadar güzel olduğuydu. Mantıklı açıklamalarımı beynimin içinde bırakıp yatakta doğruldum. Üzerime çektiği örtü düşmesin diye bir elimi göğüslerimin üstünde tutuyordum. Diğer elimde gözlerimi kaşıdım. Bu gece kabus da görmemiştim, rüya da. Yıllar sonra ilk kez saf bir uyku uyumuştum. Ne kadar güzel bir his olduğunu unutmuştum. Yaklaşan Vural'ın nefesini duydum. "Haydi sen banyoya gir. Ben de kahvaltıyı hazırlayayım." Alnımın saçlarımla birleştiği yeri öptü ve bana elinde tuttuğu şeyi uzattı. "En sevdiğim olmasa da siyah da favorilerimden biridir. Her zaman beni etkilemeyi başarıyorsunuz Mısra hanım." Elinde tuttuğu sütyenimi alırken gözlerinde gördüğüm şey eğlenceydi. Benimle eğleniyordu. Homurdanarak ona sırtımı döndüm ve örtünün üzerimden düşmesine izin verdim. Sütyeni üzerime yerleştirdikten sonra kopçayı tutturmak için ellerimi arkaya uzatmıştım ki yetenekli parmaklar benden önce davranıp hızlıca görevini yerine getirdi. Omzumu öpüp yataktan çıktığında ben de kalkıp banyoya yürüdüm. Henüz odadan çıkmamış olduğunu aldığı derin nefesleri duyduğumda anladım. Arkamı dönüp baktığımda odanın ortasında öylece bana bakıyordu. Elimi kaldırıp salladım "Heyy. Kahvaltı etmek istiyorum sayın aşçı." Uykudan uyanır gibi kendine geldiğinde "Ha? Ne? Haaa. Peki, tamam." dedi ve aşağı inmek için merdivenleri adımlayışını izledikten sonra ben de banyoya girdim. Duşa girmeden önce uzun uzun dişlerimi fırçaladım. Duşun ardından da hızlıca saçlarımı kuruttum. Üstümde bornozumla giyinme odasına gittim. Dolabın özel bir köşesinde duran Banka Çalışanı Mısra'nın kıyafetlerini karıştırıp bir pantolon gömlekte karar kıldım. Giyinme odasından çıkıp alt kata indim. Paltomu salondaki koltuğun koluna bırakıp mutfağa geçtim. Vural, üstünde yalnızca lacivert baksırıyla masaya kahvaltı tabaklarını bırakıyordu. İzlemeye değecek bir manzaraydı. Sol bacağının dış kısmında dövme olduğunu düşündüğüm çizgiler vardı ancak yarısından fazlası iç çamaşırının içinde kaldığı için ne olduğunu çözememiştim. Büyük bir dövmeye benziyordu. Ne olduğunu merak etmiştim. Tabakları masaya bıraktıktan sonra doğruldu ve orda olduğumu hissetmiş gibi doğrudan bana baktı. Vücudu izlemeye saatler ayıracağınız cinstendi. Karnının üstünü altıya bölen çizgiler göz alıcıydı. Ve göğsünü tam ortadan ikiye ayıran çizgi... İnanılmazdı. Onu daha önce nasıl fark etmemiştim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ (Tamamlandı)
Storie d'amore18 yaşında ölmüştü genç kız. Şimdilerde 30'una yaklaşıyordu. Sağlıklı ama ölü bir kadının yeniden doğuşuna şahitlik etti fırtına. Ve bu mezardan çıkıp yeniden doğuşun hikayesiydi. Mısra ve Vural'ın hikayesi...