Medya: NF- My Stress
16 Kasım Cumartesi 13.07
Levent
Boş boş bakındığım tavana kafamı çevirip yatakta yan döndüm, hafta sonlarından nefret eder hale gelmiştim. En azından hafta içi okul vardı ve annem gelene kadar günün çoğunu orada geçiriyordum. Ama şimdi önümde koskoca 6 saat vardı.
Yatakta doğrulup odaya göz attım, odamdaki ayna kırılmıştı, gerçi kırılalı bir hafta olmuştu ve annem fark etmemişti bile.
Gerçi hoş nasıl fark etsin ki, kadın kendi problemleriyle yeterince meşguldü. Ama problem değildi, o iyi olsun yeterdi. Ben elbet bir gün toparlardım.
Etrafa biraz bakındım, odam o adamın aldığı eşyalarla doluydu daha önce durup fark etmemiştim ama her yerde izi vardı.
Hızla aşağı inip büyükçe bir çöp poşeti aldım, odama girip yere bırakırken kitaplığımdaki kitapları yere ittim, hızla kitapları çöp poşetine doldururken aralarında Bora'nın ve Çetin'in aldığı birkaç tanesini ayırmıştım.
İçimde yeşerdiğini fark etmediğim hırsla odada 360 derece döndüm, gözüm başucumdaki saate takılırken hızla oraya atılıp saati de çöpe atmıştım, çekmeceleri açıp içindeki ıvır zıvırları da poşete boşalttım.
Durmadım, durup bir saniye düşünmedim bile, dolabıma ilerleyip onun aldığı bütün kıyafetleri yere fırlattım, çoraplar, kazaklar, pantolonlar...
Aşağı inip ikinci poşeti alıp döndüğümde gözüme formalar takıldı, hepsini o almıştı.
Sinirle soluyarak bütün atkıları, formaları, şortları poşete doldurdum. Fotoğraflarımızı zaten 5 ay önce atmıştım, etrafımda ona ait bu kadar çok şey olduğunu fark etmemiştim bile.
Hırsla çekmeceleri karıştırırken aklıma yatağımın altındaki kutu gelmişti, nasıl unutmuştum ki? Belki bilinçaltım bana oyun oynuyordu, o kutuyu hiç görmek istemiyordu, dayanamayacağımı düşünüyordu.
Kafamı iki yana salladım, siktiğimin kutusu, umrumda bile değildi.
Yatağımın dibine çöküp gerilerdeki kahverengi kutuyu çıkarttım, işte önümdeydi. Elim bir süre kutunun üzerine kalmıştı, neden açamıyordum ki?
Sinirle ellerimi yumruk yapıp kutuyu kavradım ve ters çevirip hepsinin önüme dökülmesini sağladım.
İşte buradaydı, bütün çocukluğum.Bana aldığı ilk kaleci eldivenler, küçükken giydiğim forma, küçüklük saatim... Hepsini poşete attım, göğsümdeki ağrıyı görmezden geldim, o adam hiçbir duygumu hak etmiyordu.
Ama önümdeki fotoğraflar... Çocukluğumda onunla çekildiğim fotoğraflar...
Zorla yutkundum, gözlerim dolarken içimdeki nefreti daha çok hissettim, fotoğrafları avucumda buruştururken poşete fırlattım. Soluk soluğa kaldığımı yeni fark ediyordum.Ellerimle yüzümü sıvazlayıp kutuyu düzelttim ve onun bulaşmadığı diğer anıları kutuya koydum yavaşça. Tam her şeyi dolduruyordum ki elimde bir fotoğrafla kalakaldım, Çetin, Bora ve benim olduğum küçüklük fotoğrafımızdı.
Yüzümde benden habersiz oluşan tebessümle fotoğrafı yatağın üstüne koyup kutuyu yatağın altına ittim tekrar. Fotoğrafa yukarıdan bir kere daha bakarken derin bir nefes alıp poşetlere döndüm, oda da başka bir şey kalmamıştı. Poşetlerle aşağı inip ayakkabılığın önünde durdum.
Var olan bütün ayakkabılarımı o adam almıştı, kaşlarım çatık etrafa bakınırken köşedeki beyazları gördüm, harçlığımı biriktirip geçen yaz gizlice almıştım çünkü yeni ayakkabı almayı reddediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ II. Kitap ] Bir Gün (bxb) • [Tamamlandı]
General Fiction"Kendimi buradan daha iyi hissettiğim bir yer yok ki." durdu ve düzeltti "Kendimi yalnız hissetmediğim tek yer burası." 《Serinin ikinci kitabı》 •'Yarına Kadar' adlı hikâyenin devamıdır, önce ondan başlanması tavsiye edilir.•