28

4.1K 298 56
                                    

17 Ekim Perşembe 14.20

Bora

Kulaklıklarımı çıkartıp kafamı sıradan kaldırdım, edebiyat dersi neredeyse bitmek üzereydi ve ben bütün dersi yatıp müzik dinleyerek geçirmiştim.
Hocalar şansıma pek fark etmiyordu iyi hoşta, böyle giderse sınavlardan çakacaktım, annem de bana çakacaktı.

Bıkkınlıkla tahtada yazanları okumaya başladım, bir sürü yazar adı yazıyordu, ilgimi çekmeyince kafamı dışarı çevirdim, sınıflardan birisi maç yapıyordu bahçede.

"Biliyor musun ne fark ettim Bora?"

Sinan'ın sesiyle kafamı çevirdim, hala ders devam ettiği için bana yaklaşmış fısıldıyordu, göz ucuyla hocaya bakıp kaş göz işaretiyle neyi diye sordum

"Neredeyse hiçbir dersi dinlemiyorsun, hep böyle miydin özel bir sebebi mi var?"

Sinan'a sırıtıp önüme döndüm, çok meraklı bir insandı bunu ilk günlerden anlamıştım zaten ama herhangi bir art niyet olmadığını da fark etmiştim. Sadece fazla konuşuyordu işte.

O kadar yılı Levent ve Çetinle geçirdikten sonra şimdi başkalarıyla arkadaşlık kurmaya başlamak garip hissettiriyordu arada.

"Sanırım adapte olamadım."

Bu sırada hoca artık sınıfı salmıştı ve sınıfın içi uğultudan sağır edici noktaya gelmişti sanki. Son zamanlarda sessizlik ve sakinliği sık sık arar olmuştum.

Son bir ders daha vardı, içimden şimdi eve gitmek geçiyordu ama zaten dersleri dinlemiyordum bir de üstüne devamsızlıklar başımı daha fazla belaya sokardı.
Bunun yerine hava almak istedim, Sinan yine kendince bir şeyler anlatmaya başlamıştı, tam kalkmıştım ki sıranın dibinde Çetin ve Levent bitmişti.

Çetin her zamanki sırıtışıyla karşımdayken Levent'te beni şaşırtmamış ters ters Sinan'a bakıyordu.

"Kardeşim hadi gel bahçeye çıkalım."

Kafamı salladım "Ben de tam onu yapacaktım." Sinan çekilmem için geri çekilirken ben de ellerim ceplerimde bahçeye doğru ilerledim, Çetin'in de gevezeliği üstündeydi bir şeyler anlatıyordu ama kafam hiç kaldıracak halde değildi.

Gerçi şuan sadece o konuşuyordu, hatta artık neredeyse sadece o konuşuyor gibiydi. Çetin olmadığı zamanlar Leventle aramızda öldürücü sessizlikler fazla sık yaşanır olmuştu.

Kapıdan çıktığımızda serin hava yüzümü yalamıştı, huzurla gözlerimi kapattım, şuan iyi hissetmemin tek sebebi son bir saatin kalmış olmasıydı.

Kenara doğru yürürken beni şaşırtarak Levent bana yaklaşıp konuşmuştu "Derslerde uyuyup duruyorsun gece uyuyamıyor musun?"

Her ne kadar durumlar boktan olsa da bu kadar yakınımdayken iyi hissetmekten kendimi alamıyordum, ama bu duygudan uzak durmam lazımdı, belli belirsiz kafamı salladım

"Uykum kaçıyor hala yaz kafasındayım sanırım."

Ağzını açmış bir şey diyecekken hemen dibimizdeki Dilara'yla kalakalmıştı, Levent'in donuk ifadesini es geçip Dilara'ya döndüm, ne alakaydı ki şimdi?

Belli belirsiz gülümser gibi olmuştu Dilara, bana doğru konuşuyordu sadece "Biraz konuşabilir miyiz Bora?"

Direkt kafamı sallayıp peşinden gittim, üzerinde düşünmedim bile, sadece olabildiğince kısa sürsün istiyordum, beni biraz daha zorlarsa geyim ben diye bağıracaktım çünkü.
Banklardan birisine oturduğunda ben de oturdum, bu sefer o söze girmeden ben girdim

"Dilara yine aynı şeyler değil, değil mi?"

Ağzını açıp kapatması bir olmuştu "Pek sayılmaz, yani aslında sadece seni öyle sıkıştırdığım için özür dileyecektim."

Darmadağın olan içim iyice bok olmuştu, sanki dokunduğum her hayatı kötü etkiliyormuşum gibi. En başından hiç korkmasaydım, eşcinsel olduğumu kabullenebilseydim Dilara'yı da hiç peşimde süründürmezdim. Ne kadar bazen sinir bozucu bir insan olsa da o da insandı ve duyguları vardı.
Ve o duygular karşımdaydı.

Suçlulukla rahatsız bir nefes aldım ve elimi Dilara'nın omzuna koydum dostça, gözleri beklentiyle bana çevrilmişti

"Hayır ben özür dilerim, aslında birçok şey benim suçum. Yeni bir sayfaya ne dersin, arkadaş olarak? Çünkü ben seninle arkadaşken çok mutluyum."

Ve beklemediğim bir şey oldu, Dilara gülümsedi ve kafasını sallayıp beni onayladı
"Tamam, geride bırakmayı kabul ediyorum, en azından bu okuldaki çoğu erkekten daha az pisliksin."

Dilara'ya gülerken bir yandan da elimi omzundan çekip önüme döndüm "Sağ ol ya, iltifattı sanırım."

Kafamı çevirdiğimdeyse bahçede kimsenin kalmadığını fark etmiştim "Ne ara ders başladı ya?"

Ben hızla ayaklanırken Dilara da benimle beraber okul giriyordu "Görüşürüz o zaman?"

Gülümseyip kafamı sallarken bizim sınıfa doğru ilerledim, en azından kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Dilara'nın sonunda benden ona yar olmayacağını anladığına sevinmiştim.
Kapıyı tıklatıp kafamı uzattığımda hoca içeri geçmemi işaret etmişti, hızla sıraya doğru ilerlerken istemsizce gözüm Levent'in tarafına kaymıştı.

Ama gördüğüm manzara kaşlarımı çatmama sebep olmuştu, kafasını sıraya gömmüştü. Gözlerim Çetin'e kayarken o da dudaklarını birbirine bastırmış omuz silkmişti.
Sırama geçtiğimde Sinan'ın bir iki cümlesine karşılık verip derin bir sessizliğe gömülmüştüm.

Levent'in eskiye nazaran artık daha sessiz ve ruhsuz göründüğünün farkındaydım, zamanla toparlar diye düşünüyordum. Keşke nasıl hissettiğini, neler düşündüğünü bilebilseydim.

İçimin tekrar sıkılmasıyla kafamı sıraya gömüp telefonu çıkarmıştım, Instagram'da gezinirken elimde olmadan kendi profilime girdim. En son profilimden birkaç manzara fotoğrafı dışında bütün fotoğrafları arşive kaldırmıştım.

Parmağım arşive gittiğinde karşıma çıkan ilk fotoğraf Leventle tepede çekindiğimiz fotoğraftı, bütün bu olaylar olmadan birkaç gün önce gitmiştik sadece. Hava sıcaktı, Levent'in antrenmanlardan canı çıkıyordu ama evde de çok sıkılıyordu. Özellikle Yeliz abla çok darlıyordu o zamanlar. Biz de tepeye gitme kararı almıştık.

Hemen dibimdeydi, sırıtıyordu ve mutlu görünüyordu, gerçekten mutlu. Nefes alırken yanan boğazımla fotoğraftan çıkmak üzereyken yukarıdan gelen bildirimle kalp atışlarım yine gereğinden fazla hızlanmıştı.

Levent: Sanırım bu hafta seni ilk defa bu kadar çok gülerken gördüm

Bora: Bu da bir trip mi?

Levent: Hayır

Levent: Güldüğünü görmek güzel

Levent: Bu Dilara'yla barışma ihtimalini içerse bile

Bora: Levent

Bora: Ben eşcinselim?

Bora: Bunu söylemiştim sana

Bora: Bu saatten sonra bir sevgilim olacaksa bu kişi erkek olacak. (Görüldü 15.17)

Levent: Doğru söylüyorsun ben bunu unuttum

Levent: Sanırım Dilara söz konusu olunca yine eskisi gibi olacak sandım

Bora: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Levent: Öyle sanırım (Görüldü 15.18)

Kafamı sıradan kaldırıp telefonu cebime attım, bomboş karşımdaki duvara baktım sadece. Gerçekten buna mı inanıyordum, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mı? 

*
Dram bölümleri yazmak beni tüketiyor, mutlu güzel günler istiyorum😋
Bugün bir bölüm daha atacağımı sanıyorum, şimdi Too Close'un diğer bölümünü yazacağım sonra tekrar buna falan filan.
Iyisinizdir umarım, iyi okumalar ❤

[ II. Kitap ] Bir Gün (bxb) • [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin