Medya: Skrizzly Adams - Anyway
7 Mart Cumartesi 14.13Levent
Boraların kapısının önüne geldiğimde beklediğimden daha gergindim, çok garipti amına koyayım, hayatta aklıma gelmedi Cansu ablayla böyle bir durumumuz olacağı. Oğluyla sevgiliydim ve o da bunu bilerek beni yanına çağırıyordu.
Zile basarken içimden geçirdiğim tek şey bir gün annemin de böyle ılımlı tepki vermesiydi.
Kapı saniyeler içinde açılmıştı, karşımda Bora'yı görünce gerginliğim azalmıştı şimdi sadece sırıtıyordum onun gibi.
Bana yaklaşıp yanağıma öpücük kondururken ben put gibiydim, afallamıştım, geri çekildiğinde yutkundum. Şimdi de heyecandan ölebilirdim."Şampuan ve parfüm kokuyorsun, çok iyi hazırlanmışsın."
Bana güldüğünde gözlerimi devirip göğsüne hafifçe vurdum "Seni de göreceğiz."
Kıkırtısı kulağıma dolarken etrafa bakındım, o sırada Cansu abla mutfaktan çıkmıştı "Leventciğim! Sonunda yüzünü görebildik!"
Papatyaları görünce gözlerinden kalp çıkacak gibi olmuştu, uzanıp alırken bana döndü aynı sıcak gülümsemeyle "Çok kibarsın, keşke bazıları da senin gibi olsa."
Bora'ya kısa bir bakış atmıştı, yüzümdeki piç gülümsemeyle Bora'ya döndüm, kafasını iki yana sallayarak gülüyordu
"Ben sana yaranamıyorum zaten. Bahçede o kadar çiçek var her gün onlara bakıyorum ya."
"Boşver sen onu oğlum." Cansu abla beni kolunun altına alıp kibarca mutfağa yönlendirirken ne dediğini yeni idrak etmiştim. Yürüyordum ama aslında bütün devrelerim yanmıştı. Cansu abla beni bırakıp çiçekleri koymak için vazo aramaya koyulmuştu tahminimce, ama onun bıraktığı boşluğu kısa sürede oğlu doldurmuştu.
Belimde hissettiğim eliyle irkilip ona döndüm, bu yakınlık insanı deli ederdi. "Alayım mı gerginliğini?" sırıtarak bana yaklaştığında kolları arasından sıyrılıp masanın diğer ucuna gitmiştim. Hızla Cansu ablaya bakarken işaret parmağımı Bora'ya sallıyordum. Bilerek yapıyordu şerefsiz!
Çok tatlı bir şerefsiz.
Benim tatlı şerefsizim.
Uçmuştum yine.
Kendime gelip masaya yerleştim, Bora hala bana bakıp sırıtıyordu. Telefonunu kaldırıp işaret ettiğinde kendi telefonumu çıkardım
Bora: Utanınca apayrı bir tatlı oluyorsun
Bora: İnsanın daha çok öpesi geliyor
"Ee Levent annen geldi mi işten? Bugün erken geleceğim diyordu."
Kafamı telefondan kaldırırken Bora'ya kısa muzip bir bakış atmıştım, bu soğukta ter basmıştı bunun yüzünden
"Yok gelmedi ama birazdan gelir herhalde."
"Onu da çağırsaydık keşke."
Bora'ya baktım tekrar o da gerilmişti "Anne Yeliz abla henüz bilmiyor hiçbir şeyi."
Cansu abla şaşırmıştı, ikimize baktı sonra bana döndü en son "Neden? Söylemeyecek misiniz?"
Bir şey diyemedim önce, omuz silktim hafifçe "Daha sakin bir zamanda anlatacağım. Şimdi mahkemenin tarihi belirlendi daha yeni, ortalık biraz karışık."
Bana sıcacık gülümseyip masadaki elimi tutmuştu "Ne zaman istersen o zaman söylersin, Yeliz'in aşırı tepki vereceğini sanmıyorum."
Gülümseyip kafamı salladım "Ama yine de bir dahakine onu da çağırın, bilmesine gerek yok."
İkimiz de Cansu ablayı onaylarken içeriden gelen telefon sesiyle ayaklanmıştı hemen "İşle ilgilidir geliyorum."
O mutfaktan çıkar çıkmaz derin bir nefes verdim, Bora hemen dibimdeki sandalyeye gelmişti
"Şuan yüzünü görsen, kıpkırmızısın."
"Farkındayım merak etme." Diye homurdandım, elimde değildi ki heyecan yapmıştım, ama bilmiyordu ki bu heyecanın yarısı ona aitti.
Bir eliyle yanaklarımı kavrayıp dudaklarıma hızlıca bir öpücük bıraktığında bu sefer düşünmeden ben de onu öpmüştüm. O anın heyecanından olsa gerek nefes nefese ayrılmıştık, "Aslında bu heyecanın çoğunu sana borçluyum diyebilirim."
Muzipçe gülümsedi "Seni o kadar heyecanlandırıyorum demek."
Elini yüzümden çekip enseme indirmişti, parmaklarımı yüzünde gezdirdim kısa bir an.
"Aslında daha çok, bugün heyecanın yarısı başka bir konuya dağıldı."
Daha da sırıtırken içeriden Cansu ablanın telefonu kapatmak üzere olduğunu anladığımız sesini duyunca birbirimizden uzaklaşmıştık ama hala dibimdeki sandalyede oturuyordu.
Cansu abla içeri girince bize kısaca bakıp üzerinde durmadan Bora'nın eski yerine oturmuştu
"Levent bugünü sırf sana ayırdım ama bir ara Çetin'i de çağırın sizsiz ev çok sessiz."
"Sen benden hiç memnun değilsin sanırım anne."
Bora'nın homurdanmasına Cansu abla sadece gülmüştü "Öyle deme hayatım sizler evin neşesisiniz ama ayrı olduğunuzda çok somurtuyorsunuz."
Bora'yla kısa bir bakışma yaşadık, Cansu abla haklıydı, en çok üçümüz bir aradayken gülüyorduk. Sorunlarla başa çıkmak daha kolay oluyordu ama ben destek almak yerine yalnız başa çıkmaya çalışmıştım.
Meğer buna hiç gerek yokmuş."Haklısın Cansu abla, beraberken her şey daha güzel."
Masanın altından Bora'nın elimi tuttuğunu hissettiğimde ona çevirdim kafamı, ihtiyacım olan tek şey bu gülümsemeyi görmekti sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ II. Kitap ] Bir Gün (bxb) • [Tamamlandı]
General Fiction"Kendimi buradan daha iyi hissettiğim bir yer yok ki." durdu ve düzeltti "Kendimi yalnız hissetmediğim tek yer burası." 《Serinin ikinci kitabı》 •'Yarına Kadar' adlı hikâyenin devamıdır, önce ondan başlanması tavsiye edilir.•