5

4.9K 320 142
                                    

24 Ağustos Cumartesi 22.49

Çetin

"Kapında ağaç oldum oğlum! Hani özlemiştin!"

Sinirle başladığım cümleye Bora'ya sarılarak devam etmiştim, özlemiştim şerefsizi!

"Oğlum tuvaletteydim mesajını görmemişim. Özledim tabii!"

İçeri geçip yukarıya çıkarken homurdandım "Tuvalete giderken yanına telefon almayan bi sen kaldın galiba kardeşim."

Arkamdan attığı sessiz kahkahaya tepki vermeden Bora'nın odasına daldım "Cansu abla uyuyor galiba?"

"Aynen ama kolay kolay uyanmaz merak etme."

Kendimi huzurla yatağa bırakırken çocuk sesi olmayan bu eve taşınmak istedim, meğer dünyada cennet diye bir şey varmış.

"İçecek bir şey?"

"Siktir et şuan çok huzurluyum."

Gülerken o da karşımda yatağın kıç tarafına oturmuş telefonuna bakıyordu, sonra kafasını kaldırıp bana baktı "Yeliz abla daha iyi değil mi? Görüyor musun?"

"Evet, düzeldi ya. Kaç ay oldu. Hatta geçen birkaç gün onlarda kalmıştım ama Levent beni kovdu. Neyse kovmalara başladıysa düzeldi demektir."

Cümleme sırıtmıştı ama üzgün gibiydi, anlam verememiştim "Kanka sen iyi misin? Durgun gibisin."

"Yoldan ya çok uzundu salak gibi oldum." Yataktan kalkıp etrafına bakındı bir süre ne arıyordu bu salak?
"Gel aşağı inelim kahve yapayım açılırız."

Memnuniyetle sırıtıp peşine takıldım, sessiz bir evde sakin sakin kahve içmek rüya gibiydi amına koyayım.

Bora mutfağa girip kendi için ketıla su benim içinde ocağa süt koyarken ben de mutfak masasına oturup camdan bahçeyi izledim, yaz bitmeden şurada bir film izlemeliydik. Resmen tüm yazım çöp olmuştu Duru'nun peşinde koşarken.

Önüme sütlü kahveyi koyup karşıma oturduğunda dikkatimi Bora'ya verdim, sırıtıyordu

"Birden nur indi yüzüne kardeşim, kahve yaparken ne seni bu kadar mutlu etti?"

Bir yandan gülerken öbür yandan kahveyi üflüyordum, şunu hiç sıcak içemezdim.

"Aklıma Burak'ın yaptığı karışım geldi de, saçma sapan bir şeydi."

O kertenkelenin adını duyunca gerilmiştim, tüylerim diken diken oluyordu anasını avradını.

"Ne karışımıymış?" ilgili görünmeye kendimi zorlayarak kahveyi üflemeye devam ettim,

"Kahvenin içine muz likörü koymuştu."

Tiksintiyle yüzümü buruşturdum "Zevksiz kertenkele, insan bu kadar zevksiz olur."

Bora'nın kahkahası mutfağı doldururken ben hala homurdanıyordum, likörlü kahve nedir abi, iç efendi efendi sade ya da sütlü kahveni.
Antalya'da hangi alemlerde takılıyordu bu çocuk?

"Sahi n'oldu size?"

Omuz silktim "Hiçbir şey."

Bora göz ucuyla mutfak kapısına bakıp sonra bahçeye bir göz atmıştı, "Gel bahçeye çıkalım."

Büyük ağacın altına oturduğumuzda Bora hemen sigarasını yakmıştı, kendi zehirleniyor beni de zehirleyecekti it "Benim ciğerlerimi de öldürdünüz, pasif içici konumundayım ben! İçmeyenlere saygı!"

"Konuyu değiştirme, anlat bakalım n'oldu?"
Gözlerimi kaçırıp kahveden bir yudum aldım, hala sıcaktı. Ama farkındaydım, dışarıdan çok belli ediyordum, n'apabilirim ki? Ben de böyleydim, oldum olası bir şey saklayamazdım pat diye söylerdim huyum değildi lafı dolandırmak

[ II. Kitap ] Bir Gün (bxb) • [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin