Medya: Miley Cyrus - Nothing Breaks Like A Heart
"Bu dünya seni incitebilir, derinden kesebilir ve bir yara izi bırakabilir. Eşyalar darmadağın olabilir, ama hiçbir şey kalp gibi kırılmaz."
*
Aynı günün devamı 19.09
Bora
Mutfak kapısının girişine dayanmış mutfakta oturan annem, Yeliz abla ve Levent'in teyzesini izliyordum, Levent tuvalete çıkmıştı. Yeliz abla beklediğimden sakin görünüyordu, sanırım aradan bir yıl kadar bir süre geçmesi iyi olmuştu.
Gerçi, ne kadar iyiydi bilmiyordum, empati kuramıyordum."O namussuz herifi gördün dimi Demet? Yüzüme bile bakmadı! Bakacak yüzü yok tabii." Erken konuşmuşum, pek sakin değildi.
Annem Yeliz ablanın omzuna dokundu "Güzelim ne bekliyorsun? Biraz adam olsaydı işler bu noktaya gelmezdi. Kurtuldun işte, o taraftan bak."
"Evet," diye katıldı Demet abla, "Bırak şu adamı artık, yalnız Levent'te ne kadar olgun karşıladı. Çok sağlam karşıladı çocuk helal olsun." Demet abla, Yeliz abla intihar ettiğinde gelen kişi değildi, kendisi en büyük kardeşlerdendi, yanılmıyorsam ellilerindeydi.
Levent'i anlamadığı çok barizdi, onu tanıyordum, kendini zor tutuyordu sabahtan beri ama gelen giden çok olmuştu bir türlü yalnız kalamamıştık.
"Babasına çekmiş bu huyu, o da böyle serinkanlıydı." Yeliz ablanın dalgınca kurduğu cümleye şaşkınlıkla bakakalmıştım.
"Yeliz seni de anlamıyorum ne diye o adamdan bahsediyorsun hala? Bi de görüşmelerine izin verdin. Onu hiç anlamış değilim." ama Yeliz abla Demet ablaya cevap bile vermemişti, annem kafasını çevirip üzgünce bana baktı.
"Sakın bana o beş para etmez herifin yüzünü görmek istediğim için deme!"
Yeliz abla Demet ablaya ters bi bakış atıp ayağa kalkmıştı, dolabı açıp rastgele bir şeyler ararken Demet abla hala homurdanıyordu. İçim daralarak mutfaktan çıktım, Levent gelmeyeli baya oluyordu.
Yukarı tuvalete çıktım kapısını tıklatmıştım ama cevap gelmemişti, açtığımda içeride kimse yoktu. Çıkıp Levent'in odasına doğru ilerledim bu sefer, tahmin ettiğim gibi pencerenin kenarında oturuyordu.
Kapıyı kapatıp sessizce yanına gittim, arkasından sarıldığımda tereddüt etmeden kollarımı tutarak sarmalamıştı, "Aşağıdaki muhabbete iyi dayandın."
Şakayla karışık kurduğu cümleye yanağından öperek karşılık verdim, sonra karşısına oturdum "Kendini tutmana gerek yok artık, umursamıyormuş gibi görünmek zorunda değilsin."
Nemli gözleriyle bana baktı, içim sızlamıştı "Kendimi bırakırsam toplayamamaktan korkuyorum artık."
Ama çoktan bir damla yanağından aşağı süzülmüştü, "Beraber toplarız."
Karanlık odada ay ışığı bir tek onun yüzüne vuruyordu, nemli gözleri o ışıkta parlarken bana gülümsedi, kafasını sallayarak onaylayıp arkasına yaslandı. Sonra yüzü düştü yine
"Bilmiyorum anlamıyorum, o adamı istemiyorum artık, mümkünse sonsuza kadar çıksın hayatımızdan. Ama bugün boşandıklarında," duraksayıp öne doğru eğildi, doğru kelimeyi arıyor gibiydi, elini gövdesine koydu "Sanki burada bir boşluk oluştu, başından beri istediğim bu değilmiş gibi hissettim."
Kendi söylediğine gülerken geri çekilip pervaza yaslanmıştı yine "Ama o adam bunları hak etmiyor, böyle olmaması lazımdı. Tiksiniyorum o adamdan."
"Ama yine de o senin baban."
Gözleri gözlerimi bulurken hemen devamını getirdim "Sinirlenme hemen, ama gerçek bu. Ne kadar az vakit geçirirseniz geçirin, o adam senin baban. İstersen görüşmeyedebilirsin, ama senin üzerindeki etkisi devam edecek."
Dışarıyı izledim bir süre sonra tekrar Levent'e döndüm "Babam vefat etmeden 2 hafta önce amcam bana ne demişti biliyor musun?"
Gözlerini üzerime dikmiş pür dikkat beni dinliyordu "Bir babanın yokluğuyla uğraşmak varlığıyla uğraşmaktan daha zordur."
Sonra devamını getirdim, "Biliyorsun o aralar sürekli tartışıyorduk."
Levent'in gözleri yere inerken üzerime çöken ağırlığı yok sayıp ona yaklaştım "Yanlış anlama beni, onu hayatına geri al pişman olursun anlamında demedim, eninde sonunda sonumuz ne olursa olsun pişman olacağız zaten. Ben sana o hayatında olmasa da bu kolay olmayacak demek istiyorum."
Gözleri tekrar yüzüme çıkarken birkaç kez ağzını kapatıp açtı, sonunda konuşmaya karar verdi "Peki ne yapmam lazım?"
Bilmiyorum anlamında ellerimi açtım, "Sanırım bu hisle yaşamayı öğrenmemiz lazım."
Kafasını göğsüme yatırırken ben de sırtımı duvara yasladım, bununla yaşamayı öğrenmemiz lazımdı çünkü geçeceğine hiç inancım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ II. Kitap ] Bir Gün (bxb) • [Tamamlandı]
Fiksi Umum"Kendimi buradan daha iyi hissettiğim bir yer yok ki." durdu ve düzeltti "Kendimi yalnız hissetmediğim tek yer burası." 《Serinin ikinci kitabı》 •'Yarına Kadar' adlı hikâyenin devamıdır, önce ondan başlanması tavsiye edilir.•