Medya: My Life - NF
24 Kasım Pazar 11.40
Levent
Yumuşacık, çok rahat. Bir yerlerden esen hafif soğuk rüzgar ayak parmaklarımı donduruyor. Gözlerim hala kapalı, kafamı çeviriyorum, burnuma dolan tanıdık ama çıkaramadığım kokuyla elimde olmadan gülümsüyorum.
Gözlerimi araladım, neden bilmiyorum sırıtarak bir süre boş boş tavana baktım. Birkaç saniyenin ardından kafamı çevirdiğimde burasının benim odam olmadığını ancak anlamıştım. Hızla yerimde doğrulurken gözlerim istemsizce Bora'yı aramıştı, burası onun odasıydı ama o ortalıkta yoktu.
Kaşlarım çatılırken aynı anda başıma feci bir ağrı saplanmıştı. Kafamı çevirip yatağın boş kısmına baktım, neredeyse hiç kırışmamıştı, bu benim geceyi tek geçirdiğime işaretti. Rahatlayarak kafamı arkaya yaslarken otomatikmen gözlerim de kapanmıştı. Her şey bu kadar boktanken yatmamız her şeyi daha da bok ederdi.
Aklıma dolan dün geceye dair anılar tekrar yerimde sıçramama sebep olmuştu, yüzümü sıvazlayıp yataktan dışarı fırladım, biz dün gece öpüşmüştük. Elim, engelleyemediğim bir güçle dudaklarıma uzanmıştı, beni öpen oydu. Ve ben kusmuştum.
Ortamın amına koymakta üstüme yoktu.
Ah ulan, her şeyi geçtim, daha büyük problemlerim vardı. Benim Bora'dan uzak durmam gerekiyordu, ona karşılık vermem değil. Ama bu saatten sonra nasıl açıklayabilirdim ki? Ne yapacağımı bilmiyordum, akışına bırakmaya karar vermiştim.
Üstüme başıma çeki düzen verip aşağı indim, Bora mutfakta kahve içiyordu. Gerginlikle içeri doğru adımladım, Bora kafasını kaldırıp bana bakmış ama hiç oralı olmadan telefonuna tekrar gömülmüştü.
Ağzından çıkan tek şeyse olabildiğince düz bir "Günaydın." Olmuştu.Afallayarak söylediğini tekrarladım sadece, sonra daha fazla kapının girişinde durmamaya karar verip kendime sallama çay yapmaya karar verdim.
Suyu kaynatırken göz ucuyla Bora'ya da bakıyordum ama cidden hiç benimle ilgileniyor gibi durmuyordu.Ulan, acaba hatırladıklarım anı değil de rüya mıydı lan?
Kafamı iki yana salladım, o kadar uçmuş olamazdım değil mi? O kadar gerçekçiydi ki, dudağının temasını bile hatırlıyordum, hayır, hayal gücüm bu kadar gelişmiş değildi.
Sessizce nefes verip üzerimdeki tişörtü çekiştirdim, sıcak basmıştı iyice.
Bahçe kapısını açmak için adımladığımda kapıyı aralamamla duraksamam bir olmuştu, bahçede iki beden birbirine sarılır halde uyuyordu.Hayır ulan! O öylesine iki beden değildi, Çetin ve Burak itiydi!
Şaşkın bakışlarımı Bora'ya çevirdim "Lan Burak ne ara geldi ve n'apıyor bunlar?"
Bora kafasını çevirip Çetin'lere doğru baktı ama hiç şaşırmış görünmüyordu, e tabi, Bora erken kalkardı, muhtemelen baya önce görmüştü. Sonra kafasını ilgisizce telefona tekrar çevirdi, "Gece geldi herhalde uyuyakalmışlardır."
Tekrar Çetin'lere baktım, Çetin yarım cenin pozisyonunda bizden tarafa kıvrılmış, Burak'da arkasından sarılıyordu.
"Bu normal bi' uyuyakalmak değil ama."
Kafasını kaldırmadan omuz silkti "Orasını bilemeyeceğim."
Kaşlarım daha da çatılırken karşısındaki sandalyeye geçip bana bakana kadar sabırla yüzüne baktım. Sonunda gözlerimiz buluştuğunda içimde yayılan titremeyi görmezden gelmeye çalıştım, bana o kadar düz bir ifadeyle bakıyordu ki bu beni deli ediyordu, onu tanımasaydım beni zerre umursamadığını söyleyebilirdim ama tanıyordum, ve bu sadece maskeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ II. Kitap ] Bir Gün (bxb) • [Tamamlandı]
Narrativa generale"Kendimi buradan daha iyi hissettiğim bir yer yok ki." durdu ve düzeltti "Kendimi yalnız hissetmediğim tek yer burası." 《Serinin ikinci kitabı》 •'Yarına Kadar' adlı hikâyenin devamıdır, önce ondan başlanması tavsiye edilir.•