Bir zaman daha geçtikten sonra kasaba olan biteni kabullendi ve normal yaşam seyrine döndü. Ürke ve Cemil evliler arasında yerini aldı. En baştaki şaşkınlık yerini önce kanıksamaya sonra hafiften bir kıskançlığa bıraktı. Hem Ürke hem Cemil yükü sağlam kişilerdi. İki servetin bir araya gelmesi yine züğürtlerin çenesini yormaya devam etti. Tuhaftır ki Ürke oğullarını hiç aramadı. Sanki bir genç kızın ilk evliliğini yaşar gibi hayatına devam etti. Aziz ve Kemal eşleri ile inşaat halindeki evlerinin bahçesinde bir baraka yapıp yaşamaya başladı. Sonuçta evleri bitecekti. Duruşlarını hiç bozmadılar. Ne annelerini aradılar ne kararlarından döndüler.
Aziz barakanın kendilerine ait kısmına girdiğinde İclal'i yatağa uzanmış, halsiz yatarken görünce garipsedi, telaşlandı.
-" Neyin var, ne oldu?!"
İclal biraz kararsız, ne tepki alacağını bilemeyen bir insanın ikilemiyle bir süre ona baktı ve:
-" Korkma, bu belirtiler normal."
-" Ne belirtisi?!"
-" Kaç gündür sabahları bulantım da oluyor, bir de bu halsizlik."
-" Kalk doktora gidelim."
-" Ne doktoru?! Otur, sakinleş hele."
Kadının ikna edici sesine uyup yanına oturuyor Aziz. İclal'in yüzünde renk kalmamış görünüyor. Bu onu tekrar endişeye düşürüyor:
-" Betin benzin atmış senin. Son vakitler zayıfladın da. Bana diyemediğin bir derdin mi var?!"
-" Var, evet bir şey var ama, dert denir mi bilmem." derken İclal mutlu mutlu gülümsüyor.
-" De hadi, delirtme beni!" diye çıkışıyor Aziz. İclal biraz ürkerek:
-" Bir çocuğumuz olacak, gebeyim." deyiveriyor. Aziz bir an donuyor yerinde sonra çılgınca bir kahkaha atıyor:
-" Baba olacağım!" narasını atıyor. İclal devam ediyor:
-" İyice emin olmadan sana söylemek istemedim. Gerçi ne hissedeceğini de bilemedim. Şu an içinde bulunduğumuz şartlar bir bebek için pek uygun değil."
-" Ben neciyim ben?! Evladımı zorda kor muyum hiç?! Dişimle tırnağımla çabalarım ben ikiniz için."
Aldığı cevap İclal'i rahatlatıyor:
-" Seni sevmekte ne kadar haklıyım! Sen benim her şeyimsin!"
-" Çocuğumuzu da unutma."
-" Hiç onsuz olur mu?!"
Bir anlık sessizliğin sonunda Aziz bir kahkaha daha atıyor. Mutluluğu her halinden belli.
-" Bu haberi ağabeyime de vereyim."
-" Dur sakin ol. Nuray'ın haberi var. Söylemiştir ona da."
-" Olsun! Bir de ben diyeyim. Beraber sevinelim!"
İclal'i dinlemeden neşeyle fırlıyor bahçeye. Kemal inşaatın az ötesinde toprağı sürüyor. Şimdiden bahçeye tohumlar atılmalı. Aziz olduğu yerde çılgınca sesleniyor:
-" Ağabeyyyy! Ağabeyyy!"
Kemal onu uzaktan böyle telaşlı görünce işini bırakıp koşa koşa geliyor:
-" Ne oldu len?! Ne bu halin?!"
-" Baba oluyorum baba!" dedikten sonra Aziz Kemal'e sımsıkı sarılıyor. Hem ağabeyi nem babası hem atası artık o.
-" Demeee! Gözün aydın! Allah tamamına erdirsin!" yanıtını verip onun coşkusuna katılıyor.
-"Gel hele şu ağacın altına oturalım." diyen Kemal onu kolundan çekiyor. Yoksa Aziz daha ortada koşup duracak. Büyük bir ağacın kocaman gölgesinde oturuyorlar. Kemal biraz onun sakinleşmesini bekledikten sonra:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZLİK ÇOK ZOR (2)
RomanceAynı coğrafyada yaşanmış üç gerçek aşktan ikincisi.Üçlemenin ikinci kitabı.Yaşadığınızı hissettiren insanı kazanmak için neleri göze alabilirsiniz? Gençliğin ve sevdanın dayanılmaz hafifliği ve çılgınlığı.