Bölüm 18: Şüpheli İttifak

898 81 0
                                    

-"Hey bana bak! Bana bak!" 

Lance irkildi. Kan gölüne ve içinde yatmakta olan kardeşlerine bakıyordu. Bir arkadaşı ölmüştü, komutanları ile kardeşlerinden biri ağır yaralıydı ve yerde ölümle pençeleşmekte olan bir arkadaşı daha vardı. Ritas vardı sadece adamın etrafında ve o da donmuş gibi hareketsiz etrafına bakıyordu. Bu askerler hayatlarının kanın ve savaşın içinde geçirmişlerdi, ama kendi kanlarını ilk kez görüyorlardı. Garipsemeleri bundandı. 

Ses, tekrar yükseldi:

-"Beni duyuyor musun? Buraya bak, bana bak!"

Gözleri yavaşça çadırın kenarında yerde oturmakta olan kıza yöneldi. Az önce Brox'u devirdiği yerde hala aynı pozisyonda oturuyordu. Kalkacak mecali de fırsatı da bulamamış olmalıydı. Kafasında yüzlerce soru dönüyordu, şimdi ne yapacağı, buradan nasıl kurtulacağı, kurtulursa hayatının devamını nasıl geçireceği, Cylexlerin, kendi öz kardeşi olarak gördüğü cesur adamların hepsinin bu barbara yem mi olacağı...

O sırada yüzüne inen şiddetli bir tokatla kendine geldi. Baktığı yerde kimse yoktu artık, kız kalkıp yanına gelmiş ve yüzüne okkalı bir tokat yapıştırmıştı. Öfkelenecek oldu, ama peşi sıra seslerin ve görüntünün geri geldiğini, beyninin düşünmek için kullandığı bölümünün yeniden çalıştığını fark etti. Öfkesi yerini minnete bıraktı. Kızın yüzüne tekrar baktı, bu sefer takılıp kalmadan:

-"Ne yapacağız?" dedi.

Bu sırada Tung, gülümseyerek Cylexlere bakıyordu. Özellikle de büyük bir hışımla üstüne saldıran Ritas'ı alaylı alaylı süzüyordu. Lance, Lea'nın sesiyle dikkatini yeniden toparladı:

            -"Önce adını söyle bana?"

            -"Lance."

-"Benimki de Lea. Şimdi biraz sakinleşmelisin, sanırım onu durdurabilirim, ama yardımına ihtiyacım var. Burada hepinizi, hatta beni bile öldürmeden durmayacaktır. Nasıl bildiğimi ben de bilmiyorum ama lanet olsun, böyle işte. Beni dinle ve söylediklerimi yap. Yoksa hiçbirimiz buradan sağ çıkamayız."

-"Söyle! Ne yapacağız?"

-"Tüm arkadaşlarını alıp buradan çık. Yerdekiler için artık çok geç. Ayakta duran, onu biraz oyalayabilir ama sizin bu arada hemen burayı terk etmeniz gerekiyor. Onunla yalnız kalmalıyım."

-"Neden bahsediyorsun sen? Onlar benim kardeşlerim ve Pyro'nun durumu ağır görünüyor. Ona yardım edebilirim belki..."

Pyro, karnından kılıçla delinen askerdi ve gerçekten çok kan kaybediyordu. Lea anlayışlı, ama daha çok ikna edici bir ses tonuyla sürdürdü:

-"Onlar için çok geç Lance. Şimdi bir karar vermelisin, yüreğinle değil beyninle düşün. Ya bir komutan gibi düşüneceksin ve kurtarabildiğin kadar hayat kurtaracaksın, ya da zaten ölmekte olanlar yüzünden bir sürü arkadaşını da ölüme sürükleyeceksin. Sen seç."

Lance kafasını çevirdi ve etrafına bakınmaya başladı. Şok içindeki Cylexlerin arasında aradığı yüz, gözüne ilişmişti:

-"Maxiel! Maxiel! Buraya gel. Çabuk..."

Bir taraftan da Lea' ya döndü:

-"Biz dışarı çıkınca ne yapmayı planlıyorsun ve arkadaşlarımızı kurtarma imkânımız olacak mı?"

Lance, genç yaşına rağmen, müthiş bir otorite kullanıyordu, hayran olunmayacak gibi değildi. Lea, Tung'a tekrar baktı. Zamanının az kaldığını gördü:

-"Bilmiyorum. Ama şu an başka alternatifiniz yok. Av olan sizsiniz, anlayın artık bunu! Daha önce iki kez durdurdum onu, deminkini de sayarsak üç. Tekrar yapabilirim umarım!"

Lanet & ArmağanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin