Bölüm 25: Düşünceler, Hayaller Ve Gerçekler

758 83 0
                                    

Vivien, odaya girdiğinde genç kızı sinirinden ve yarası yüzünden ağlamak üzereyken buldu. O kadar şirin göründü ki birden kızın bu hali gözüne, usulca yanına oturdu ve saçlarını okşamaya başladı. Hiçbir şey söylememişti, sadece yanına oturmuş öylece saçlarını okşuyordu. 

Lea, gözünden kopup düşen birkaç damladan sonra sakinleşmiş, uysal bir teslimiyetle saçlarıyla oynayan kadının teskin edici ellerine kendisi bırakmıştı. Gözlerini kapadı, hiçbir şey düşünmüyordu artık, saçlarının içinden geçerek uçlarına doğru giden parmaklar onun gerçekliğini yok etmişti adeta. Ne çıplaklığı, ne utancı, ne de çok keskin bir acı veren yarası kalmıştı artık. Beyni bomboştu, aklının dünyayla ilişkisini tamamen kesmişti. Derince nefesler alıyordu sadece, her nefesinde önündeki labirentin bir duvarını daha aşıyor ve ışığa doğru uzanıyordu. 

Saçının uçları sanki canlıydı, Vivien'in parmaklarının saçlarının arasından çıkışını hissediyordu. Kadının eli, saçlarına dokunduğunda sanki hayat veriyor, saçlarının içinde gezerken kendisini olgunlaştırıyor ve uçlarından çıkarken verdiği hayatı geri alıyordu. Bu kadar basitti işte; doğum, büyüme ve ölüm. Lanetsiz, yarasız, Tung'suz onlarca hayat, birer birer başlıyor, gelişiyor ve bitiyordu. Tung'suz... İstediği gerçekten bu muydu acaba? "Hayır" dedi, düşünmeyecekti.

            Yeniden nefes almaya başlamıştı genç kız, tüm sorunları sanki üzerinden akıp gitmişti. O kadar iyi hissediyordu ki kendisini, sanki yeniden doğmuş gibiydi. Gözlerini hafifçe araladı, melodik bir sesin kulaklarında yankılanmakta olduğunu o an fark etti. Vivien bir şeyler mırıldanıyordu, eski olduğunu düşündürten çok güzel ve mistik bir melodi. 

"Bu kadın efsunlu" diye düşündü kendi kendine, bir melodi mırıldanarak ve elleriyle saçını okşayarak sorunlarını, üzüntülerini akıtmıştı üzerinden. Kadına gülümseyerek baktı, bir yandan da yattığı yerden onun yüzünü hayran kalarak izliyordu. Ne kadar da güzeldi! Bir de o kendisine ne kadar güzel olduğunu söylemişti, dalga mı geçmişti acaba? 

Kadının güzelliği, yüzünün biçimliliği ve dişil sesinden ziyade genelinden yayılan tuhaf titreşimdeydi. İnsanı rahatlatan ve dinçleştiren bir havası vardı kadının, orada öylece saatlerce, günlerce yatabilirdi Lea. Sesinin, güzel yüzünün, biçimli dudaklarının, hepsinin altından adeta bir şelale gibi akmakta olan pozitif enerjisinin, ellerinden saçlarının ucuna, oradan saç diplerine ve beynine aktığını hissediyordu keyifle.

            Vivien, gözlerini araladı ve kendisine hayranlıkla bakan kızla göz göze geldi. Mırıldandığı melodiyi kesti ve gülümsemeye başladı. Lea hemen atıldı:

            -"Hayır, hayır, lütfen kesme! Sesinin tonu beni dinlendiriyor."

            Kadın anlayışla gülümsedi:   

            -"Bu kadar yeter tatlım, sonra devam ederiz. Önce yaranla ilgilenmeliyiz, bak nasıl da kanamış!"

            Lea, küskünce dudağını kıvırdı. Kadında garip bir şeyler vardı, bu kesindi ve içinden bir ses, olanca kuvvetiyle kıza dikkatli olması gerektiğini haykırıyordu. Ancak Lea'nın hiç umurunda değildi o ses, sevgiye gerçekten açtı.

Vivien usulca kızın üzerine doğru eğildi, Lea'nın alnına bir öpücük kondurdu. Kızın gözlerini kapadığını görünce aklına başka bir şey geldi, dudaklarını kızın alnından hafifçe kaldırıp biraz daha aşağıda, yay gibi uzanan incecik kaşlarının üzerinde bir kez daha indirdi. Ve gülümseyerek doğruldu.

Becerikli ellerini kızın kızıla boyanmış sargısına uzattı, hızlıca düğümü çözdü ve Lea'yı yavaşça doğrulttu.  Kadın, sargının son katını da açıp çıkardı. Lea'nın üstü şimdi tamamen çıplaktı. Altında, ancak diz kapağının hemen üzerine kadar çekebildiği pantolon, eğreti gibi duruyordu. Lea istemsiz bir hareketle kollarıyla göğüslerini kapattı. Onun utangaçlığını önemsemeyen Vivien'in elleri, sağ kolunu gevşeterek göğsünün hemen altından akan kanını silmeye başladı. Diğer kolunu da indirdi Lea. Hafifçe uzandı kadının kucağına doğru.

Lanet & ArmağanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin