Bölüm 28: Lanetle Yüzleşmek

684 81 0
                                    

Tung, derin derin nefesler alarak dolaşıyordu ormanda, gözleri karanlığa o kadar alışmıştı ki sanki gündüz gibi görüyordu her yeri. "Lanetin etkisi" dedi içinden, ya da hep rüyasında duyduğu sesin dediğine bakılırsa: "Armağanın etkisi"

            İyi hissediyordu şimdi kendini, kafasındaki düşünceleri bir kenara bırakmış sadece havanın ciğerleri tarafından sömürülmesini duyumsuyordu. Günlük şeylerle yaşamıştı hep, anlık hisler ve sorunlara bulduğu anlık çözümlerle yaşıyordu. Bir ağaç kütüğünün üzerine oturdu ve etraftan gelen cırcır böceklerinin sesine odaklandı. Geleceğini düşünüyordu genç Tyruslu, ömründe belki de ilk kez hayatını bir plana oturtmaya çalışıyordu.

Byras'ın anlattıkları, ilerisi için bir hayal vermişti kendisine, ama şimdi anlıyordu ki; o hayalin, gerçeğe dönüşmesi çok uzak bir ihtimaldi. Dahası kendisi her ne kadar aksini yapmaya çalışsa da o hayalin tam ortasına gelip yerleşen Lea da imkânsızlığı perçinliyordu. Gerçekten sakince düşündüğünde; prensin, Lea için harika bir seçim olduğu açıktı. O kız da bir lanetin elindeydi sonuçta, yine de kendisinden farklıydı. 

O, insanlığını hiç kaybetmemişti bir kere, hep hâkim kalabilmişti kendisine. Yani bu lanetten bir gün kurtulmayı becerebilirlerse, bundan çok daha az etkilenecekti Lea. Ama ya kendisi, ya o içindeki canavar... Derinlerde bir yerlerde sırasının gelmesini bekliyordu her zamanki gibi. Ama bir süredir o da Tung'un hâkimiyetini kabullenmiş gibi görünüyordu. Yine de kendisinin bir parçasıydı o, vazgeçmek istediği ama içten içe vazgeçemeyeceği bir parçası. Kangren olmuş bir kolun kesilmesi gerektiğini bilmek, yine de kesilmemesini istemek gibi bir şeydi bu.

Zihniyle yavaşça içine doğru uzandı, aklını her şeyden azat etmiş bir biçimde, büyük bir huzurla kendi içindeki savaşa doğru yönlendi. Oradaydı, tam içinde yatmış bekliyordu gerçekten. Düşünceleriyle ona dokundu, karşılığında öfkeyle parıldayan kıpkırmızı iki kor parçası gördü. Bir yaratığın gözleriydi sanki kendi içindeki diğer Tung' un gözleri. İlk kez bu kadar rahat ve açıkça görebilmişti onu, neye benzediğini hep merak ederdi ama ilk defa böylesi bir iç barışla kendine dönmüştü. Hiç denemediği bir şeyi yapıyordu, lanetiyle yüzleşiyordu.

-"Ne istiyorsun?" dedi lanet ona.

Sanki bir insan gibi konuşmuştu, sesi o kadar gerçekti ki bir an etrafına bakındı Tung. Ürktüğü bir gerçekti ama korkudan eser yoktu içinde. Zaten korkarsa onunla konuşamazdı, onun hâkimiyeti altına girerdi sadece. Kaşı seğirmeye başlamıştı bile:

-"Hiç..."

Umarsızlığı kendini bile şaşırttı. Öylece gelip oturdum der gibi söylemişti bunu kendi içine. Genizden geldiği anlaşılabilen şeytani ses öfkeyle konuşmaya devam etti:

-"Ne yapıyoruz burada? Niyetin nedir? Nasıl bir gelecek kuracaksın o kızla?"

Tung şaşırmıştı. Gülümsedi:

-"Sanırım delirmek böyle bir şey! İçimdeki diğer adam bana bir kızla ilgili hissettiğim şeyleri soruyor. Sen de yumuşuyorsun sanırım eski dostum!"

Şimdi içindeki diğer varlıkta şaşkındı. Kendisiyle ilk kez böyle konuşuyordu adam, öfkesi arttı:

-"Eski dost? İşte söyleyebileceğin en doğru şey bu! Unutma, ben yoksam sen de yoksun. Ailen bile senden vazgeçtiğinde hep benimle birlikteydin, bana güvendin içten içe. Bir ailen yok, bir ülken yok, seni sırf sen olduğun için seven biri de yok. O kızın çoban köpekliğini yapıyorsun, bunu da bugün net bir biçimde öğrendin. Sen bir barbarsın, bu hiçbir zaman ve hiç kimse için değişmeyecek. Ama ben hep seninleyim, şimdiye kadar bize liderlik etmene de izin verdim. Beni bundan sonra da yanıltma. Hemen yanı başında olacağım, yüzeyin hemen altında!"

Lanet & ArmağanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin