Salih herşeyin farkındaydı. Yamaç son zamanlarda eriyordu, hep aklı uzaklardaydı.
Selim bile bunu söylemişti. Bu çocuk çatılarda yalnız sabahlıyordu. Onu bir kaç kere oralarda bulmuştu.
Salih, kendi kendine "ah be Yamaçcığım. Ne işlere girdin sen ?" diye düşünüyordu.Salih biliyordu, bu çocuk bu kadına aşıktı. Ve bu kadın da öyle. Efsun'la konuşurken yeşil gözlerinde her Yamaç dediğinde pırıltı'yı görmüştü. Nehir'i sevmediğinden emindi adam yüzüne bile bakmıyordu. Ama bu kadarını beklemiyordu.
Efsun... Baykal... Yamaç..
Sinirden gülmek istemişti. Ne alaka ya ? Ama gördüğüne öyle inanmıştı ki... Birden gelen bir ses onu ürkütmüştü.- Medet : ağbiii !!!
- Salih : Medet !! Allah seni... Ödümü kopardın !!!
- Medet : Abi kadın gitti bende geldim.
- Salih, kızarak : he iyi ettin !?
- Medet : ne oldu abi ?
- Salih, sakinleşerek : yok birşey. Gidelim burdan.
- Medet : tamam abim.Yola çıkmışlardı. Medet arabayı kullanıyordu.
Salih Yamaç'ı arıyordu ama ulaşamıyordu. Sonra Selimi aramıştı.- Selim : alo Salih ?!
- Salih : alo Selim Yamaç'a ulaşamıyorum.
- Selim : Ya yanımda zaten hemen telefonu veriyorum kendisini zor tuttuk telefonunu kırdı...
- Salih : ne ?
- Yamaç : Salih nerdesin ?!
- Salih : Yamaç sakin. Akşama görüşmemiz lazım.
- Yamaç : şimdi görüşelim.
- Salih : akşama.
- Yamaç, ironi yaparak : niye beni pavyona mı götüreceksin ?
- Salih : hahaha çok komik Yamaçcığım. Akşama görüşürüz. Çatida. Pavyon iyi fikir de olmaz ben evli bir adamım kafamı karıştırma.Yamaç normalde buna gülerdi ama hiç keyfi yoktu.
- Salih : hadı babamın oğlu görüşürüz.
~
Efsun yola çıkmıştı. Gülümsüyordu. Umduğundan daha iyi geçmişti karşılaşma. Hazırlıklıydı. Belindeki silah'ı hissediyordu. Yorgundu fakat güçlüydü. Akın'a gittiği zaman tam Baykal'ın kızıydı. Yamaç'ı kudurtmak için yapmıştı ama aklında bir planı vardı. Tek istediği Yamaç'a bir şey olmasın. Bu onun güçlü tarafıydı. Ama zayıf tarafı da vardı ve Efsun bunu sevmiyordu. Nehir ve bebeği görmüştü. Canı yanmıştı ve ondan onu kudurtmak için orada Akın'la görüşmüştü. Canı onun kadar yansın istemişti. Ama bir yandan da kıyamıyordu.
Yamaç'ın hayatı tehlikede olması onu korkutuyordu. Sadece bir konuda Vartoluya yalan söylemişti. Efsun eğer planı istediği gibi giderse Yamaç'a doğruları söylemeyecekti. Gidecekti buralardan.
Uzaklaşacaktı babaannesinin yanına bile gitmeyecekti. Belki yolculuk Amerika olacaktı belki başka bir ülke ama buradan kopacaktı. Belki başka bir ülkede olmak onu iyileştirebilirdi. Bundan emin değildi. Ama o eve (Koçovalı house) adım attığında bir kez daha emin olmuştu. O hayata ait değildi Efsun. İçinde bir tarafı hem Çukuru hem Yamaç'ı almak istiyordu. Baykalın kızıydı...
Ama diğer tarafı daha ağır basan Şifa'nın kızı olması, yani o tarafı ona bunu yaptırmayacaktı. Yamaç'ın onu bırakmayacağını biliyordu. Doğru olan gitmekti. Efsun mantığını kullanıp o yönünü dinlemek istiyordu. Gitmek zorundaydı. Bir Arık'tan kurtulması gerekiyordu. Belki de Arık'la bile gidebilirdi. Yeter ki Yamaç ölmesin. Hasretine uzaktan dayanırdı ama ölmesine asla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendimden geçtim, senden asla...
RomansaBir kaç ay önce başladığım ve devamını yazmakta olduğum EfYam hikâyesi. Sevdiğim bir arkadaş sayesinde cesaretimi topladım ve sizinle paylaşıyorum. Kalemim iyi olmayabilir fakat bu hikayeye kalbimi koymaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz 🙏🌹🧚 ⭐ Her...