36.BÖLÜM

207 18 3
                                    

Selenden

Sabah yaşadığım haz duygusunu hala hissediyordum. Yang ise hiç bir şey olmamış gibi davranıp, avlanmış ve çatır çutur yemeğe başlamıştı, banada yediği eti ittirince, yerde yatan parçalanmış ayıya bakıp kusmamak için kendimi zor tutmuştum. Geyiğe alışmıştım ama ayıyıda yiyemezdim, mert wille geyik yakalamış ve ateş üstünde pişiriyorlardı, biz kızlar olarak yemeği bekliyor ve yangın çıkardığı seslere karşı kusmamaya çalışıyorduk, her kemiğin kırılma sesini duyduğumuzda nisan öğürüyor, minuda nisanı azarlıyordu. çünkü minu kusmamak için direnç gösterirken, nisanın öğürmesiyle daha çok kusma raddesine geliyordu, ben ise kendimi zor tutuyordum, sanki Yang da haz alır gibi sert sert yiyor ve daha çok kemik kırıyordu, sonunda etlerimiz piştiğinde, mert bize doğru uzatmış ve yemeğe başlamıştık. zorla yiyordum, yangın çiğ ayı etini nasıl yediğini gördüğüm için, içim kalkmıştı ve şimdide et yemek çok zordu, bu durumdan mağrum olan tek ben değildim. kızlarda zorla yiyor ve uzun uzun çiğniyorlardı, yeme işimiz bittiğinde, yangın üstüne çıkıp ona sarılarak uyumaya çalışacaktım. bugün yorulmuştum ve biraz dinlenmeliydim. Nisanla mert antrenman yapacaklarını söylemiştiler, minu şifalı otlar toplamış ve mağarada bu otlarla merhem yapacaktı, wilde minuyu merakla izliyor, her yaptığını soruyordu, buna gülmeden edemiyordum. Yangta yorulmuş gibi duruyordu, ona yaslanınca oda yatma pozisyonu alıp kendisini serbest bırakmıştı. gözlerimi yumarken, aklımda Aren vardı, ona olan aşkımı biliyordum. ve onu o kadar çok görmek istiyordum ki, aklıma gelen fikirle gözlerimi araladım. babam uzaktan benim zihnime girebilmişti, peki ben areninkine girebilirmiydim. denemekten zarar gelmezdi, gözlerimi kapatıp odaklanmaya başladım. bir şeyler duymaya başladığımda, anlamak için daha çok odaklandım.

Kehanet.. krallık...Selen ...( adımla dururken, areninde kehaneti bildiğini fark ettim.
Benim için endişelendiğini fark ettiğimde, onunda zor bir seçim yapması gerektiğini görmüştüm ve bu zor seçim içinde ondan beklentili olmamın çok yanlış olduğunu fark etmiştim. Bencil olmamamam gerekiyordu, sonuçta ben bu yola girmiştim ve sonucunda ben çekecektim. benim yüzümden başkasının çekmesini istemiyordum. özelliklede sevdiklerimin)

düşüncelerime arenin verdiği cevapla dikkatim dağılırken, ölmek mi istiyorsun dediğinde afallamıştım. ah ben onun zihnindeydim, bu yüzden çok şey düşünmüş ve fark etmesini sağlamıştım. sonuca göre değişir dediğimde, arenin sinirlendiğini hissediyordum. Ölmek bu kadar kolay mı senin için, dediğinde. gülmeden edememiştim. Evet, demiş ve devam etmiştim. neticesinde, ölümden döndüm, bir kere ölümü tattım. nasıl olduğuna aşikarım, bu yüzden çok koyacağını düşünmüyorum. Dediğimde Aren: verdiğin karaları dikkatli ver, sonuçlarını düşünerek, dediğinde sinirlenmiştim. düşünüyorum zaten diye çıkıştım. doğmamım hata olduğunu düşünüyorum mesela, ailemin kehaneti bildiğini, bu yüzden ölü numarası yaptığını, ben küçük yaşta ailemi kaybettim sanıp büyürken, onların saçma bir nedenden saklandıklarını düşünüyorum ve şimdide savaşa gireceğimi, işin aslı sen neyi seçersen seç benim başım zaten kötüydü, sonumun iyi olmasına gerek yok. arkadaşlarım için ölmeye hazırım. ne olursa olsun hemde, ne pahasına olursa olsun ve şunuda bilmeni istiyorum. krallığının yok olmasını istemiyorum. bu yüzden sen seçimi düzgün seç, ben yarı ölümsüzüm ölmem. ölsem bile gururla ölürüm. krallığın daha önemli.. Aren araya girmeye çalışsa da konuyu kapatıp. sen neyi seçersen seç, seni destekliyor ve seviyor olucam. demiş ve zihninden çıkıp gözlerimi açtım. Ne zamandan beri ağlıyordum. veya ne zamana kadar ağlayacaktım bilmiyordum. ne olursa olsun sonuma hazırdım.

Yazardan

Aren gözlerini açıp küfretmeye başladı, bu kız kendisini öldürtecekti, bunu bile bile bu yola giriyordu, sertçe koltuğa oturdu. kendisinden vazgeçecek kadar güçlü bir kızdı demek, arkadaşları için ölmeye hazırdı, ailesinin yaşadığını da öğrenmişti, buna rağmen ölmeye hazırdı.  ailesine sinirliydi, yaşadıklarına.. Aren kafasını geriye atarak yumdu gözlerini, kafasına girmek için uğraşmıştı, girdiğinde bile vefakar davranmış ve yol göstermeye çalışmıştı. Aren gülümsedi onu sevdiğini mi söylemişti, bu kızın ölmesini istemiyordu, ama sorun şuydu ki öleceğini bilerek katılıyordu savaşa, Aren krallığını feda etse bile, yinede ölebileceği düşüncesi vardı. gururlu bir ölüm diye düşündü Aren, gururla öleceğini söylemişti. ne olursa olsun dedi Aren. senin karşında bile yer alsam, seni sevmekten ve düşünmekten asla vazgeçmeyeceğim. senden vazgeçmeyeceğim. karşında bile olsam, yüz yüze dövüşsek bile, seninle gururla öleceğim. gözlerini kapatıp sadece düşündü, sevdiği kadını düşündü, nasıl güçlü olduğunu, burukça gülümsedi, onu sevmekten asla vazgeçmeyecek ti ..

Selen ise yangın üstünden kalkmış ve sakince mağaranın çıkışına yönelmişti, minu arkasından seslenince tur atacağını söyleyip çıktı. arkasından Yang onu takip etmeye başlayınca, Selen yanga bakıp burada kal demişti. Yang dik bir şekilde oturup Selene baktı, Selen arkasına dönüp, havada koşarak uzaklaştı.. ne kadar uzaklaştığının farkında bile değildi. gördüğü uçurum kenarıyla  oraya indi, kenara gidip ilerledi, burası patika olan bir yerdi, ağaçtan eser yoktu, toprak kuru ve çatlaktı kıyıya daha çok yaklaşıp oturdu. kafasını geriye atıp ağlamaya başladı, hiçbir dostu bile yokken, şimdi ailesi olan arkadaşları vardı. ailesinin öldüğünü düşünürken, ölmediğini ve saklandıklarını öğrenmişti. aşkın ne olduğunu bile bilmiyorken, şimdi aşık olduğu adamdan vazgeçmesi gerkiyordu, eğer ondan vazgeçmezse sevdiği adamın zor bir karar sonrası  fedakarlık etmesini grekecekti ve bunu istemiyordu, dikleşerek dövmesine baktı ben iyiliktim. diye geçirdi içinden, aşkını korumak istiyen bir iyilik. o küçük kötülüğünü ne olursa olsun orada olmasını istiyordu. sakince aşağı baktı Selen.  kendisini buradan atsa ne olurdu, savaş başlamadan bitermiydi yoksa büyük bir kaos mu çıkardı. bir ayağını aşağı uzattı selen, bunu yapabilirdi istediği herşeyi tatmış ve hayallerine kavuşmuştu. bu kadarı yeter diye düşündü, kendini öne doğru uzatırken, arkasında ki sesle durakladı. gökyüzü simsiyah olmuştu, neler oluyordu, arkasına döndüğünde gördüğü kişiyle göz yaşlarını tutamadı, ona ne kadar kızgın olsada o Annesiydi ondan kolay vazgeçemiyordu, annesi Selene baktı. demek acı çekiyor benim günışığım.
Selen gözlerini kapattı, bu imkansızdı, şimdi değil diye geçirdi. o sadece bir hayal, gözlerini açtığında orada olmayacak ama gözlerini açtığında orada öylece duran annesine baktı, neden burdasın, saklansana diye kızdı. annesi Selen doğru yaklaşırken, annesi de ağlamaya başlamıştı, Selen annesine bağırarak yaklaşma dedi, geri adım atmaya hazırda bekliyordu. annesi bunu fark edince durdu, yapma dedi annesi, bunu bana yapma, bu zamanı o kadar uzun zamandır bekliyorum ki, sana sarılmayı, saçını okşamayı ,lütfen dedi annesi, lütfen bunu bana yapma.. Selen annesine bakıp, artık sizi istemiyorum, savaşmak istemiyorum, bu gücü de istemiyorum.ben artık yaşamakta  istemiyorum. herkes benim yüzümden acı çekti ve daha fazla çekmesini istemiyorum dedi hıçkıra hıçkıra. annesi de hıçkırarak lütfen dedi, herşeyi anlatmama izin ver, yapmak zorundaydık, seni bırakıp gitmek hiç istememiştim. Ama zorundaydım. lütfen dedi annesi, Selen hayır dedi, hayır. annesinin arkasından Selene doğru koşan yangı gördü, Yang o kadar hızlı koşuyordu ki, selenin tam önüne gelmiş annesine bakıp hırlıyordu. Selen yangın sırtına binerken, annesine baktı. sizleri artık istemiyorum  eğer savaşacaksam da arkadaşlarımı korumak için savaşacağım. kraliçe olduğum için değil, ben kraliçe olmakta istemiyorum. dedi annesi yere çökmüş, lütfen diye yalvarıyordu, Selen annesini böyle görünce bayılacak gibi hissediyordu. yanga sarılıp gidelim dedi kısık sesiyle, Yang ikiletmeden son sürat ilerlemeye başladı. Herşey gerçekleşmeye başlamıştı. Gökyüzüde bunun kanıtıydı

SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin