39.BÖLÜM

186 16 3
                                    

Yazardan

Aren duyruklarına çok sinirlenirken, gökyüzü tekrar siyaha dönüyordu, bu sefer gerçekten çok öfkelenmişti. ne olacaksa artık herşey daha tehlikeli olacaktı, tüm gücünü göstermek istemiyorken, şimdi ise göstermek için sabırsızlanıyordu, Selen ise yangı severken. etrafını inceliyordu, ileride koyu bir toz bulutu vardı yaklaşmıştılar, gökyüzü tekrar siyaha bürünürken, Selen tüm storak halkını ve kendisini kalkana aldı, bu işaretmiydi kendisine, eğer öyleyse Selen bunu anlamıştı. tüm storaklar yere çökmüş sakince bekliyorlardı, selende yanga yaslanıp beklemeye başladı, acaba ailesi şuan ne yapıyordu, arkadaşları, sevdiği..acaba ne yapıyorlardı. sevdiği gelmiş miydi mesela, buradamıydı ? üstlerinden uçak geçerken, Selen uçağa baktı. koskoca arenin amblemi vardı, A harfinin içinden geçen siyah dikenler ve dikenlerin üstünde ise gül vardı tek bir gül vardı ve kanıyordu, kırmızı kan. güzel bir amblemdi, demek ki sevdiği gelmişti. o zaman savaş çoktan başlamıştı, ilerisinde güç dalgası hissederken ayaklandı, burada bekleyemezdi. Yang selenle beraber kalkmış, Selene bakıyordu. Selen yangın sırtına binerken, ilerleyelim demişti. tüm sürü ayaklanıp silkelenirken, irileşmeye başladılar. Selen kalkanı bozmadan, yangı yönlendirdi, bu güç dalgasını tanıyordu. bu arenin yaydığı enerjiydi, patikanın yarısına gelirken, gördüğü orduyla durakladı Selen. burada on bir ırk yoktu, sayamadığı kadar çok ırk vardı ve hepsi savaşa hazır bekliyor ve birbirleriyle iteleşiyorlardı. Selen gözlerini etrafta gezdirirken, areni gördü simsiyah giyinmiş canavarlara bakıyordu, öfkeli gözünküyordu, siyah aurosu her canavar tarafından görülebilecek bir şekilde açıktaydı. kral onu izleyen sevdiğini fark etmemişti, karşısında duran orduya bakıp daha çok sinirleniyordu, bu resmen arkadan vurma olacaktı ve sevdiğine bunu yapmak istemiyordu. kargaşa çıkmaya başladığında Aren kargaşanın nereden geldiğini görmeye çalıştı, gördüğü şeyle daha da sinirlenirken öfkesi daha çok arttı, Selen kendisine saldıran canavarlarla dövüşürken, yangı da korumaya çalışıyordu, diğer canavarlarda seleni fark edip oraya yönelince, yıldırımlar çarpmaya başladı, Aren sadece izliyordu azda olsa yardım ederek, Thomas ise oğlunu arıyordu, ama bir türlü onu göremiyordu. endişelenirken oğlunu aramaya devam ediyordu, Selen karşısına çıkanları birer birer yaralarken ilerlemeye çalışıyordu, ama sayıca çok fazlaydılar.yıldırım büyük bir şekilde ileriye düştüğünde yer havalanma ya başlamıştı, Selen yanga dönüp sürüsünü kalkana alırken, kendisi havada süzülüyordu, koluna saplanan okla durakladı Selen. okun geldiği yönü bulmaya çalışırken, kendisini de kalkana almıştı, oklar art arda gelmeye devam ediyordu. yer ayrılırken yangın sürüsünü güvenli bir şekilde yere indirdi Selen. onları tekrar özgürce bırakırken, okçulara yöneldi, gökyüzündeki Yıldırım selenin üstünde düşerken, Selen gülümsüyordu. içinden geçen elektrik ona kuvvet veriyor gibi hissediyordu, saçları ışıldarken etrafında bir ışık hüzmesi patladı, öyle bir ışıktı ki bazıları göremediğini söyleyip kendilerini yere atıyordu. ışık yavaşça yok olurken, havada süzülen sevdiğine baktı Aren, saçları gümüş sarısı olmuş ve parlıyordu, bembeyaz teni ışıldıyor ve melek gibi havada süzülüyordu, attığı Yıldırım'ı bilerek selenin üstüne atmamıştı, ama Selen yıldırım kendisine çekmiş ve yıldırımın gücünü kullanıyordu, kendisi ise simsiyahtı, kollarındaki damarlar siyahın ötesindeyken, etrafındaki aurosu karanlığın en ürkütücü tonuydu,
Selen yerde yarık oluştururken, içine düşmekten kaçmaya çalışanları izliyordu, yangın bağırdığını duyduğunda, direk oraya dönmüştü. yangı birisi yaralamıştı, Selen oraya duvar örürken, yangın yanına gitti. yaralanmıştı, neyseki o kadar derin değildi, yinede çok öfkelenmişti. havaya sıçramış ve elleriyle yaptığı mızrakları canavarların üstüne salmıştı, sevdiklerine zarar gelmesini istemiyordu, bu yüzden buradaydı ve bunu gerçekleştirecekti, ne olursa olsun dedi içinden. ne olursa olsun. simsiyah gecede sadece Selen ışık saçıyor ve görmelerini sağlıyordu, karşısındaki canavarlar azalmak yerine daha çok artıyor gibiydi, Selen kolunda hissettiği acı veren oka döndü, onu çıkartmamıştı, oku eliyle tutup ucunu kırdı, böylelikle daha kolay çıkartabilecekti. derin bir nefes alıp hızla çekti, acısıyla gözlerini sertçe yumdu, bu hissettiği gerçekten canını çok yakmıştı. Yang bunu hissetmiş gibi selene bakıyordu, selenin kolundan yavaşça kan aşağı süzülüyordu, bunun farkındaydı,Selen yarasına odaklanırken, iyileşmeye başlamıştı, kalkanı kaldırıp etrafı inceledi. okçular seleni bırakmış yangın sürüsüne saldırıyordu, Selen okçuları havaya kaldırıp nefes almalarını engellerken, arkada gördüğü siyah bulutla oraya döndü, Aren karşısına çıkan kişileri öylesine savurup, yakıyordu. bu koku oradan mı geliyordu, selenin midesi kalkarken bir şeyler yemediğini hatırladı. bunu önemsemeyip okçuların boyunlarını kırıp yere fırlattı, azalmaları milim oynarken, karşısındaki dev orduya baktı. burası gerçekten çok kalabalıktı, arkasından gelen kırmızı ışığa yöneldi, nisan büyü yaparak ilerliyor, kendilerine yol açıyordu. mert ise nisanı koruyarak adamları parçalayıp fırlatıyordu, Mert'in bu kadar kurt cüssesinin iri olduğunu fark etmemişti Selen, ama şimdi ediyordu. minu ise toprağı kullanarak canavarları sarmaşıklara dolayıp onları hapis tutuyordu, wil ise önüne geleni istediğini yaptırıyor ve kendisine yol açıyordu. arada minuyu kontrol ediyor onu korumayı da ihmal etmiyordu. Selen gülümseyerek önüne döndü, arkadaşları onu bırakmamıştı, ilerde annesiyle babasının da savaştığını gördüğünde, şok oldu. babası Selene benzemiyordu, fiziksel olarak hiç değişmemişti, annesi ise çok hızlı hareket edip canavarları öldürüyordu. selen işine odaklanırken, savaşmaya devam etti, ilerleyen saatlerde etrafta sessizlik oluşurken, Selen neler olduğuna bakmak için etrafı inceledi, arkadaşlarının kapana kısıldığını gördüğünde oraya ilerleyecekken, anne ve babasının da aynı durumda olduğunu gördü, yangın hırlmasını duyduğunda Yang ve sürüsününde aynı durumda olduklarını gördü. selenin gözleri dolarken ne yapacağını düşünüyordu, kralı gözleri aradığında, onu görememişti. ondan da yardım alamayacaktı, Selen karşısındaki canavarlara bağırıp dikkatleri üstüne çekerken, onları bırakmaları için uyarıp kendisini öne sürdü, beni alın istediğiniz benim diye bağırmış ve aşağı inmişti. ekip arkadaşları buna karşı çıkarken, yang saldırıya geçmeye çalışıyordu, annesinin ise acı feryatları bunu yapmaması yönündeydi. Selen ayaklarını yere koyup ellerini havaya kaldırdı, sırtına giren mızraklarla gözlerini yumdu,acı o kadar kuvvetliydi ki çığlık bile atamamıştı zorla nefes aldı, mızrakların zehirli olduğunu düşündü çünkü vücudu uyuşmaya başlıyordu, ve yenilenme hızıda yavaşlıyor gibiydi, karnına giren kılıçla ağzından kan geldi, gücünün çekildiğini hissediyordu, güçlerini son kez kullanıp arkadaşlarının önündekileri öldürürken, nisan ailesini kurtarmış ve Selene doğru koşarak geliyordu, mert ise yangın önündekileri hallederken, yang merte yardım ediyordu, tüm gücünün tükendiğini hissediyordu, selenin ölmesi için etrafını yüzlerce canavar sarmış ve selenin yanına kimsenin yaklaşmaması için çaba gösteriyorlardı, Selenin gözleri sevdiği adamı ararken, karşı boşluğunda areni gördü, heryeri kan içindeydi ve çok vahşi gözünküyordu, yarası yok gibiydi, gücünü çok iyi kullanıyordu, Selen elini kaldırıp kılıcına ulaşmaya çalışırken, bunu başardı, kılıcını sertçe tutup karnındaki kılıcı istikrarlı bir şekilde baskı uygulayan adamın boynuna geçirdi, adamın şah damarında fışkıran kan selenin yüzüne gelirken, görmesini engelliyordu, karnında yeni hissettiği kılıçla çığlık attı, Aren selenin çığlığını duyduğunda oraya döndü, selenin etrafına daire yapmış canavarlara baktı, selenin her yeri kan içindeydi, selenin gözlerini bile göremiyordu, Aren içindeki öfkeyi serbest bırakırken, durduğu yer çukurlaşmış depreme sebebiyet veriyordu, deprem sarsıcı etkisini gösterirken, Aren Selene doğru koşuyordu, ne olursa olsun dedi içinden. ne olursa olsun.

SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin