Selenden
At üstünde olmak çok yorucuydu, kim bilir atlar nasıl acı çekiyorlardı şimdi. Gece karanlığında ilerlemek zor olduğu için nisan büyüyle ışık yapmıştı. Bu yüzden önümüzü görerek ilerleyebiliyorduk neyseki. Bu vadi ne kadar uzaktaydı böyle, nisan bana yaklaşarak konuşmaya başladı "iyi misin?" dediğinde gülümseyip "iyiyim sadece yoruldum, sabahtan beri at üstündeyiz." Dediğimde nisan kafasını sallayarak "haklısın ama biraz daha ilerlemeliyiz" demişti. Kafamı tamam anlamında salladım neyseki acıkmamıştım. Saat gece yarısını gösterdiğinde yemek için mola yapmış ve tekrardan dinlenmeden yola devam ediyorduk çünkü. Nisan yanımdan ilerlerken, birden teyzemi önümde görünce irkilmiştim. Teyzem sakince konuşmaya başlamıştı, "merhaba gün ışığım" kafamı sallayarak "buraya nasıl geldin?" demiştim. Teyzem gülümseyerek "gelmedim sadece zihnine girdim" demişti. "Neden?" dediğimde. Teyzem kaşlarını çatmış ve "anlatmamı beklemiyorsun ki" diye sitem edince gülümseyerek, " pardon sadece seni aniden önümde görünce korktum ve meraklandım işte" teyzemin kıkırdaması kulağıma gelirken, kafamı kaldırıp ona baktım, "seni şimdiden özledim" dediğinde. Ona gülümseyerek baktım. Teyzem devam ederek, "kral yanıma uğradı, artık senden haberi var" dediğinde. Kaşlarım daha çok çatılırken, nasıl bu kadar erkenden beni bulmuştu diye düşünürken. Teyzem tepkimi görmüş ve devam etmişti, "kralın özel güçlerinden haberin vardır" dediğinde kafamı evet anlamında salladım. Bana bakarak "kral geçmişi görebiliyor, yani konuşmalarınıza dikkat edin, nereye gideceğiniz den bahsetmeyin" dediğinde. "Nasıl?" Demiştim. Teyzem gülümseyerek "kralla elbette karşılaşacaksınız, bu sizin kaderiniz ben sadece biraz daha karşılaşmanızı ertelemeye çalışıyorum" dediğinde. Kafamı tamam der gibi sallayıp teyzeme dikkat edeceğimi söyleyerek ekledim, bunu nasıl yapıyorsun dediğimde teyzem tekrar kıkırdamış ve "bu benim özelliğim, aslına bakarsan annendede bu özellik vardı, insanların zihnine girebilme" "o zaman bende yapabilir miyim?" diye sorarken, teyzem gülümsemiş ve "en azından deneye bilirsin" demişti, "nasıl yapacağımı sorduğumda" sadece odaklan demişti. "Şimdi gitmem lazım kendine dikkat et" dediğinde, gitmemesini söylerken yok olmuştu bile nasıl diye düşünüyordum, nasıl.. eğer bizi kral bu şekilde takip ediyorsa, vadiye de gelme olasılığı olacaktı, onu yanıltmalıydım. Sesli bir şekilde söylersem yine duyardı zihinlerine girmem lazımdı ama nasıl, nisanın bakışları bana dönünce onun zihnine girmeye çalışmaya başladım. Odaklan, kendimi odaklanmaya zorlarken, nisan kaşlarını çatmıştı, odaklan Selen odaklan. Biranda sesler duymaya başlamıştım.
"Selen neden bana bu kadar dik bakıyor acaba sorun mu var ona sormalıyım"
Yoksa nisanın zihnindemiydim, nisana seslenince nisan gözlerini pörtletmiş ve bana şok içinde bakıyordu. Evet zihnindeydim. Nisana herşeyi anlatınca nisan tamam demiş ve önüne dönmüştü. Onun zihninden çıkacakken merte olan hislerini görünce utanmıştım. Ne kadar da safça seviyordu merti, mert eğer nisanı üzerse benden çekeceği vardı. Sırada mert ve minu var diyerek tekrar odaklanmaya başladım. Mert'in zihnine odaklanırken, tekrar sesler duymaya başlamıştım. Tam ona zihninden seslenecekken Mert'in konuşmaları dikkatimi çekmişti.
"Selen iyi bir kıza benziyor sadece gücünü tam olarak kontrol edemiyor, onu korumalıyım. Hemm sedefe de benziyor hayır, hayır onu da kaybedemem. Nisan da çok üzülür, onu sapa sağlam vadiye ulaştırmalıyım bunu yapmalıyım."
Gülümserken araya girdim "merak etme mert sapa sağlam varacağız vadiye" dediğimde mert bir anda attan düşecek gibi olmuştu. Etrafına bakarken, bana şok içinde baktığında "nasıl" demişti. Ona da herşeyi anlatmıştım. Mert bana kızsada zihnine girdiğim için, yine de affetmişti. "Beni seviyorsun işte" dediğimde, mert "hemen havalara girme" diyerek beni terslemişti. Bu daha çok gülmeme vesile oluyordu. Aklıma gelenle "sedef kim?" Diye sordum. Mert dikleşerek "ölen kardeşim" demesiyle "üzgünüm bilmiyordum" demiştim. Mert omuz silkerek "önemli değil, yola devam edelim demişti." şimdi sıra minudaydı minunun zihnine girmeden önce yorulduğumu hissetmiştim. Bu fiziki yorgunluk değildi ruhen yorulmuştum. Kafamı olumsuzlukla sallayıp bu son diyerek minuya odaklandım. Tekrardan sesler duymamla dikkat kesildim.
"Yeni kraliçemiz oldu, çok samimi ve içten. Aslına bakarsak bunu beklemiyordum. Kraliçe hannaha çok benziyor, onu özlüyorum. Kraliçe Hannah bana çok şey öğretmişti ama Selen de bana Nisanla arkadaşlığı öğretiyor, onu da kaybedemem. Halkım buna kaldıramaz, hem bende kaldıramam. Yeni arkadaş edindim onu korumalıyım."
Gözlerim dolmuştu minunun arkasından burukça gülümsedim ve araya girerek "sende bana çok şey öğretiyorsun" demiştim. Minunun kahkahasını duymamla oldukça şaşırırken devam etti "kraliçe hannahın özelliği sende de varmış" diyerek arkasına dönmüş ve gözleri dolu şekilde bana gülümsüyordu. Ona içtenlikle bakarken herşeyi anlattım. Minu ciddiyetle önüne dönmüş ve "tabiki kraliçem" demişti. Şimdi planım uygulamaya geçmeye hazırdı, sesli bir şekilde ekipe bakıp "vadi çok tehlikeli bence kırmızı şehire gitmeliyiz, kral beni tanımıyor hem kimse göz önündeki kişiyi yakalayamaz" demiştim. Mert atı durdurmuş ve bana bakarak "delirdin mi sen? Bu daha tehlikeli" minu da araya girmiş ve "bir kraliçe daha feda edemeyiz" dediğinde, kafamı hayır anlamında sallamış ve "merak etmeyin gizlenmekte iyiyim" demiştim. Nisan araya girmiş ve "gizlenmekte iyi olsanda bu tehlikeli olmayacağı anlamına gelmiyor" dediğinde, hepsine bakarak konuşmama devam ettim. "Bakın biliyorum, tehlikeli ama vadiye gidersem daha tehlikeli olur, oraya kral pek müdahale etmiyor ama kırmızı şehirde ediyor. Bu yüzden daha iyi gizlenip daha güvende olurum. Hem kırmızı şehirde bana karşı kötü bir şeyde yapamaz göz önünde, öyle değil mi?" dediğimde. Mert sertçe reddederken, minu biraz fikrime yumuşamıştı. Nisan ise yine de tehlikeli diyerek önüne dönmüştü. Hepsine bakarak "sizler vadiye gidin ben kırmızı şehire gideceğim, sizi kırmızı şehirde tanırlar ama beni kimse tanımıyor gizli gizli yaşarım. Bana güvenin" dediğimde. Nisanla mert bakışmış ardından "tamam" demişti. Minu atını yanıma getirerek, "seni bir daha kaybedemem bizimle hep haberleşmeyi unutma, turuncu şehirde buluşuruz" dediğinde, merak etme demiştim. Ona bakarak "ben iyi olacağım" diyerek elini tutmuştum. Minu gülümsemiş ve "sana güveniyorum demişti. "E hadi o zaman daha çok yolumuz var, devam edelim" demiştim. Mert bana bakarak "eğer sana bir şey olursa.." nisan araya girerek "olmayacak o kendini koruyabilicek güçte değil mi? Selen" demişti. Emin olmak istiyor gibi konuştuğundan, gülümseyerek "merak etmeyin ben güvende olucağım ve kendimi koruyabilecek güçteyim" demiştim. "Hem mert sen beni düşünme, eğer ölürsem lider sen olursun. Buna dünden razı olduğunu herkes biliyor" dediğimde. Gülmüştüm, mert yandan gülerek "yinede sen lider kalmaya devam etsen iyi olur demişti" gülümseyerek "merak etme sana emir vermeye devam edeceğim" demiştim. Nisan tebessüm ederken, minu "liderimiz ne derse o" demiş ve artık ilerleyelim demişti. hepsine bakarak "o zaman emir veriyorum, sizler vadiye gideceksiniz ben ise kırmızı şehire, oraya erken gitmek istiyorum. Bu yüzden artık harekete geçmeliyiz, hızlanın." Dediğimde mert homurdanınca nisan gülerek "emredersiniz" demişti. Minuda gülmerek atını sürmeye başlamıştı. Bu da tamam diye düşünüyordum. Sadece kralın buna inanması gerekiyordu, buda biraz inanç meselesiydi tabi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)
Misterio / SuspensoArkadaşlar lütfen iblis kralına aşık olmayalım bu mesuliyeti kaldıramam şdmfkfjflfkflfkdlf İlk bölümün böyle olması diğer bölümlerin gizemli olmayacağı anlamına gelmez... Şehirlerin renklere göre ayrıldığı dünyada, her şeyin yeni farkına varan bir k...