Kulübeye hızlıca girdiğimde. Nisan bana şaşkınlıkla bakıp, iyi olup olmadığımı sormuştu. İyi olduğumu söyleyerek yukarıda ki odaya çıktım. Kitaplığın önünde durmuş, kitapları incelemeye başladığımda hepsinin aynı düz okuma kitapları olduğunu düşünüyordum. Oradan en sevdiğim kitabı elime alıp koltuğa oturdum. Kitabı açtığımda hiç de normal olmadığını gördüm. Nisanın dün akşam söylediği sözlerden bir kelime, kitapta çokça geçiyordu 'hexe' bunun ne olduğunu bilmiyordum. Telefonumda yoktu, bunu nasıl öğreneceğimi düşünürken. Başıma aniden gelen baş ağrısıyla gözlerimi sımsıkı yumdum. Öyle çok kendimi sıkıyordum ki bayılacağımı hissettim. Kitabı masaya koyduğumda anında baş ağrım kesilmişti. Bu da neydi? Kitaba tekrar dokunacakken kitap bir anda alev almıştı. Onu hırkamla söndürürken bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu işler iyice paranoyaklaşmaya başlamıştı. Ben neye bulaşmıştım, kitabın nasıl yandığını düşünürken. Ayağa kalkarak hırkamı kaldırdım, kitabın külleri yoktu gözlerim gittikçe irileşirken. Korkuyla geriye doğru sendeledim, arkamdan gelen nisanın sesiyle yüzümden soğuk terler akmaya başlamıştı. Nisan yanıma gelip, bana şok içinde bakmaya başladığında felç olmuş gibi hiç kıpırdayamıyordum. Neler oluyordu? Nisan beni silkeleyince kendime gelip gözlerimden yaş akmaya başlamıştı. Tam olarak kıpırdadığımda nisana sıkıca sarıldım ve hıçkırığımın ağzımdan kaçmasına izin verdim . Nisanla sıkıca sarılmamızdan sonra ayrılmıştık nisan bana bakarak " selen ne oldu " endişeli gelen sesi içimi biraz olsun rahatlatırken, gözlerinde de sevgi ve merak duygusu görmüştüm. Derin bir nefes alarak "sanırım bir kriz geçirdim " dediğimde nisan bana düşünceli bir şekilde bakmıştı. "Neden krizin tutsun ki , senin benden sakladığın bir şey yok değil mi ?" Diye sorunca. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp "yok" demiştim. Aklıma gelen dahiyane fikrimle konuştum. " Nisan laptobun var mı acaba ?" diye sorduğumda, nisan şaşkınlıkla kafasını olumlu anlamda sallayarak "var getireyim " diyerek ayağa kalkıp odadan dışarı çıkmıştı. İçeri girdiğinde laptopu bana vermiş ve şifresi yok diyerek odadan çıkmıştı. Nisan odadan çıkınca, laptopu açmış ve aramalara girerek 'hexe' yazmıştım önüme çeviri çıkmış ve almanca olarak 'cadı' demek olduğu yazıyordu. Şaşkınlıkla kaşlarım havalanırken dilim tutulmuştu, yaşadığım olaylar gözlerimin önüne gelmeye başlamıştı.
_Nisanın büyülü kitap demesi, kitabın yanması, akşam gördüğüm canavar ve nisanın söylediği sözlerin cadıyla ilgili olması _
Beynim bu anılarla yanmaya başlayınca şok içinde kalakalmıştım. Sanki ben yapboz oyunu oynuyordum ve kayıp parçaları bulmaya başlamıştım. Ama sonu kayıptı aklıma gelen ilk soru nisan cadı mıydı? Yada bana neden canavardan sonra iyi davranmaya başlamıştı? Başımı ellerimin arasına alıp kendime tüm bu olanların kötü bir tesadüf olduğuna inandırmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Kafamı olumsuz anlamda sallayarak ayağa kalktım, devasa pencerenin önüne gelerek dışarısını izlemeye başladım. tam o sırada ormandan çıkan rasim amca sırtına topladığı odunlarla kulübeye ilerliyordu. Nisan yolun yarısında rasim amcanın yanına gitmiş ve konuşmaya başlamışlardı. Bir anda ikisi de onları izlediğim pencereye bakınca geriye sendelemiştim. Az kalsın yere düşecekken son anda kurtulmuştum. Düşmekten son anda kurtulduğum için nefes almakta zorlanıyordum. Göğsümü tutup derin derin nefesler almaya başladım, ayağa yavaşça kalkarken, cama çarpan kargayla çığlık attım. Cama karganın kanı kaplarken şok içerisinde cama bakıyordum . Tüm bu olanlar neyi işaret ediyordu, cama yavaşça yaklaşarak dışarıya bakınırken ne nisanı nede rasim amcayı göremememle duraksadım. İlerde siyah cüppeli bir adamı görmemle cama daha çok yaklaştım. Bana bakıyordu, kafamı yana yatırdığımda oda yana yatırmıştı. Korkuyla geri geri gidip hızla odadan çıkmış ve tuvalete girmiştim. Bu olanlar sadece benim paranoyam, korkacak bir şey yok, sakin ol diye kendime teselli ederken tuvaletin kapısı çalmıştı. Ben ses çıkartınca nisan "babam yemek hazırladı aşağıya yemeğe gel diyerek gidince. Yüzümü defalarca soğuk suda yıkamış ve tuvaletten çıkmıştım. o siyah cüppeli adam da kimdi? Neler oluyordu? Aşağı indiğimde rasim amca sobaya odun dolduruyordu. Nisan ise mutfakta etli yemeği tabaklara dolduruyordu. Kafamı dağıtmak amacıyla nisanın yanına gidip ona yardım etmeye başladım. Neyse ki yemeği içerde yiyecektik, yemek yeme esnasında herkes sessizdi. Boğazımı temizleyerek dikkatlerini üstüme topladım "şey az önce ben odadayken cama karga çarptı ve öldü. Camda onun kan lekesi var" dediğimde nisan ve rasim amca göz göze gelmiş ve rasim amca bana dönerek " önemli değil kızım temizleriz olur biter" demişti. Sonrada yemeğe dönmüştü, nisana baktığımda nisan da önemli değil dermiş gibi bakmış ve gülümsemişti. Oda yemek yemeğe odaklanınca bende tabağımdakileri yemeğe başladım. Nisanla beraber masayı toparlamış ve bulaşıkları yıkamıştık. Nisan "Selen hadi gel seni ormanda gezdireyim, hem ormanda minik bir göl var orda oturup biraz sohbet ederiz" demişti. Sert bir şekilde yutkunup "ben ormandan korkuyorum" demiştim. Nisan bana içtenlikle gülümseyerek " merak etme ben ormanı avucumun içi gibi biliyorum, bir şey olmaz" diyince bende mecburi olarak kabul etmiş bulunmuştum şuanda da hırkalarımızı giymiş ormana doğru ilerlemeye başlamıştık. Ormana girmeye az kalınca içimde tarif edilemez bir huzursuzluk vardı. Nisan ise o kadar rahat ilerliyordu ki onu imrenmiştim. Ormana girince nisanın koluna girmiş ve onun yanında ilerlemeye başlamıştım. Nisan bana yön vererek ilerliyordu on, on beş dakika yürümüş ve minik bir gölün yanında durmuştuk. Nisan gururla gülümseyip "işte bak ne kadar güzel değil mi?" diye sorunca göle baktım. o kadar güzeldi ki turkuaz rengi suyu ve üstündeki nilüferlerle daha samimi duruyordu. Hava kararmaya başladığından ortaya çıkan ateş böcekleri sıcak bir ortam oluşturuyordu. Samimi bir şekilde gülümseyerek nisana baktım" evet burası gerçekten çok güzel" dediğimde nisanla devrilen bir ağacın kütüğüne oturmuş ve manzaranın keyfini çıkarmaya başlamıştık. Uzun bir sessizlikten sonra nisan söz alınca bakışlarımı ona yönelttim. "Sana ilk başlarda kötü davranmış olabilirim bunun için özür dilerim". Demiş ve bana dönmüştü "genelde bize misafir gelmez bu yüzden hem şaşırmış hemde seni kıskanmıştım" dediğinde gözlerimi şaşkınlıkla açılıp "neyi mi kıskandın" diye sordum.
"Yani tam kıskanmakta değil aslında, babamın bir anda sana yönelmesi ve odamı paylaşmamız beni çok mutlu ettiği söylenemez" demişti. "Ben hep tek çocuktum bir anda sen çıkınca korktum ama aslında korkmamamın gerektiğini anladım. Seninle takılmanın Güzel olduğunu fark ettim, sana haksızlık etmişim, özür dilerim." dediğinde konuşmak yerine ona sıkıca sarılmıştım. "Sonuç olarak iyi anlaştık, bu iyi bir şey demiş ve ondan ayrıldım. "biliyor musun benim ilk defa yakın hissettiğim bir kız arkadaşım oldu?" Demiş ve burukça gülümsedim. Bu sefer sarılma sırası nisandaydı, bana sıkıca sarılmış "ne olursa olsun ayrılmayalım ve aramızda hiç bir sır kalmasın" diyerek benden ayrılınca, aklıma cüppeli adam ve gördüğüm canavar gelince söylemeye karar verdim ama önceliğim cüppeli adamdı. Nisana dönüp, elinden tutarak konuştum " nisan aslında sana söylemek istediğim bir şey var " dediğimde nisanın kaşları hafifçe çatılırken, devam etmemi bekliyordu. Derin bir nefes alarak konuştum "bu gün senin odanda pencerenin önündeyken aniden karga çarptı ve yere düştü. Bunu biliyorsun zaten. Asıl olay ondan sonra demiş ve tekrardan derin nefes alarak devam ederek kargaya bakmak için cama gittiğimde dışarda siyah cüppeli bir adam gördüm. İlk başta bana baktığını anlamadım ama şüphelendim bende test etmek için kafamı yana eğdim o da eğince beniz izlediğini anladım. Bu da yetmezmiş gibi ben dün akşam bir canavar görmüştüm, gördüğüm canavarın kabus olduğunu sanıyordum ama kulübenin dışında gezerken, o canavarın ağzından akan kan damlaları çimlerde duruyordu, yani o da kabus değilmiş." diyerek soluklandım, sonrasında ise nisanının yüzüne odaklandım. Nisan düşünceli bir şekilde kaşlarını çatmış ve gözleri dalgın dalgın bana bakıyordu. Umarım bana inanırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)
غموض / إثارةArkadaşlar lütfen iblis kralına aşık olmayalım bu mesuliyeti kaldıramam şdmfkfjflfkflfkdlf İlk bölümün böyle olması diğer bölümlerin gizemli olmayacağı anlamına gelmez... Şehirlerin renklere göre ayrıldığı dünyada, her şeyin yeni farkına varan bir k...