35.BÖLÜM

202 17 4
                                    

Selenden

Karşımda duran Yang, saldırıya açık bana bakıyordu, tamam sakin olmalıydım. bu canavarın zaafının neresi olduğunu bulmalıydım. Yang hamleye geçerken, havada koşmaya başladım. altımda o kadar hızlı koşuyordu ki, ne yaptığını çözmeye çalışıyordum. birden ağaçlara tırmanmaya başladı ve ağaçtan ağaca atlayarak beni takip ediyordu, ağaçlık alandan çıkarken, arkamdan gelen dal kırılma sesiyle arkama döndüm. pençesini bir milimle sıyırdığım yanga baktım. nasıl olurda bu kadar uzağa atlayıp bana hasar verecek raddeye gelmişti, gerçekten çok güçlüydü, kafamı sallayarak yanga baktım. aşağıda daireler çizip bana bakıyordu, yerde olsaydım şuan midesinde olabilirdim. hızlı olmalıydım, bu yüzden aşağı doğru inmeye başladım. inerken de yanga bakıp, beni kovalayacaksın ve hızlı hareket edeceksin demiştim. yang sırıtır gibi bana bakarken, çok haz alıyorsun anlaşılan demiş ve göz devirmiş tim. bir canavar tarafından dalgaya alınıyordum resmen, Yang dikleşip bana bakarken, bende koşmak için hazırlanıyordum. Yang tarafından yakalanmak istemiyordum. bir demiş ve aniden üç diyerek koşmaya başlamıştım. ben koşmaya başlayınca, Yang arkamdan yok olmuş ve sağ taraftan bana doğru atladığında, yerde yuvarlanmış ve hızla ayağa kalkıp koşmaya devam etmiştim. Yang kendini toparlamış ve koşmaya devam ediyordu, teyzemin dediğine göre elf özelliğim olduğundan reflekslerim ve fiziksel hızım çok daha hızlı olmalıydı, eğer olmazsa, Yang gibi bir canavarın midesine inebilirdim. tüm gücümü kullanarak koşuyordum. ağaçların arasından zikzak çizerek gidiyordum. üstümde bir gölge görmemle, kendimi geri çekerek arkama döndüm. Yang tam arkamdaydı, etrafı incelemeye başladım. arkamda duyduğum sesle, yangın irileşmeye başladığını duyuyordum. nasıl başa çıkacaktım, koşarken ağaçlara bakıp ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. ilerdeki bir ağacın yukarısında bir dal gözüme çarptı, eğer dala tutunabilirsem, yangın dikkatini dağıtıp kaçabilirdim. arkamdaki pençe seslerinin daha yoğun geldiğini duyduğumda, tüylerim havalandı. Yang beni yakalama konusunu çok ciddiye almıştı anlaşılan. son sürat koşarken, dala tutunmak için yüksek olan bir taştan havaya doğru sıçradım. dala tutunduğum gibi kendimi yukarı çektim. yangın pençesi bacağımda bir sıyrık oluştururken, ucuz yırttığımı fark ettim. Yang beni kestiğini fark ettiğinde yerde oturmuş bana yan bir şekilde bakıp neremi kestiğini anlamaya çalışıyordu, ah pençesi çok keskindi, bacağımdan damlayan kanı hissediyordum. Yang pençesini yüzüne götürüp yüzünü örttü, ona bakıp sorun değil, iyileşirim şimdi devam edelim, hala çok güçsüzüm dediğimde, yang pençesini indirmiş ve gözlerini kısarak bana bakıyordu. ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. aniden ayaklanmış ve yok olmuştu, dalın üstünden yukarı doğru tırmanmaya çalışacağım sırada yangın bana doğru sıçradığını gördüğümde, yüzümde oluşan ifade resmen korkuydu, kendimi aşağı öyle bir atmıştım ki dal kırılmıştı, dizlerimin üstüne yere düştüğümde, yangın ağaçtaki tırnak seslerini duyuyordum. ayağa kalkıp koşmaya devam ettim. dizimin üstü çiziklerden dolayı kanamaya başlamıştı, hasarı azaltmalıydım, yoksa savaşta çok hasar alabilirdim. bizimkilerin olduğu yöne doğru koşmaya devam ettim. arkamdan yangın son sürat geldiğini duyabiliyordum. bu yüzden daha hızlı koşmaya çalışıyordum. bizimkileri gördüğümde minu arkamdan yaralısın diye bağırdığını duyuyordum. nisanın ise yangı gördüğünde çığlığı kulaklarımı sağır edecek cinstendi, Yang nisanın çıplığıyla durmuş, nisana hırlıyordu demek ki zaafın buydu Yang, hassas kulak. yangın tam arkasında durmuş, ona bakıyordum. Yang durduğumu fark ettiğinde arkasına döndü, şimdi gözlerimiz kesişiyordu işte,  wille mert minuyla nisanın önüne geçmiş ve geri çekilmişlerdi ne yaşanacaksa tehlikeli bir şey olacağı kessindi çünkü, Yang daha da irileşirken derin bir nefes aldım. ellerimi havaya kaldırıp tüm gücümle çığlık atmaya başladım. Yang eski haline dönerken kulaklarını pençesiyle kapatmaya çalışıyor ve kafasını yere eğiyordu, ekibimde aynı şekilde kulaklarını kapatıyor ve yere çömelip kulaklarına baskı yapıyorlardı, nefesim kesilmeye başladığında, sona yaklaştığımı fark ettim. yangı nasıl etkisiz hale getirecektim. zihnimde tasarladığım küpün içine yangı soktum. nefesim kesildiğinde bu bana zaman kazandıracaktı, nefesim tamamen kesildiğinde, Yang kafasını zorla kaldırmış bana bakıyordu. bunu beklemediği her halinden belliydi, ekibimde yavaş yavaş ayaklanırken, bende sesimi düzeltmeye çalışıyordum. Yang buna çok sinirlenmişe benziyordu, iki kat misline çıkan boyu ve havalanan kuyruğu resmen bana meydan okuyordu, işte şimdi mafolmuştum. minu yanıma koşup iyimisin dediğinde, evet dedim. minu bacağımda kurumuş kana baktı, yaram iyileşmiş hatta izi bile yoktu, minu ayağa kalkıp evet iyisin demiş ve wilin yanına geri dönmüştü, Yang ise içine  koyduğum küpten çıkmaya çalışıyordu, arkadaşlarıma zarar gelmemesi için, oval olacak biçimde, yangla ikimize saha yapıyordum. yerin şekilini değiştiriken, oval bir göçük oluşturmuştum. sıra sadece korumak için yapacağım kalkandaydı, düşüncemi buna zorlarken. yukarımızda bir ışık belirmiş ve ovalin tüm etrafını sarmıştı, sonra da görünmez olup kaybolmuştu. nisan ne oldu diye gelmiş ve ovalin içine girmeye çalıştığında görünmez bir şeyin buna izin vermediğini anlamıştı, nisan bana bağırıp saçmalama  bu tahlikeli diye söylenirken yangı küpten serbest bıraktım. bunu bekleyen Yang kuyruğunu yüzüme hedef alarak saldırdığında, sağa kaçmış ve pençesinden de zor kurtulmuştum. Yang benim için iyi bir öğretmendi, ya bana hayatta kalmayı öğretecek ti yada nasıl öleneceğimi

Yazardan

Mert, nisanı kalkandan uzaklaştırmış ve bunu Selen istedi diye söylüyordu, onu dinelmeliyiz demişti ,minu tedirginlikle izliyordu, çünkü karşısında bulunan kişi bir insan değildi yada basit bir canavar. efsane olarak bilinen canavardı, Selen yangla dövüşeceğini söylediğinde, wille karşı gelmişlerdi, yang ne kadar seleni dinlesede, Yang bir canavardı ve kafasına geleni yapardı, özelliklede dövüşlerde. selenle Yang ölümüne kapışıyordu, Selen her seferinde yangın hem kuyruğundan hemde pençelerinden, kurtulup yanga geri saldırı yapmaya başlamıştı ve bir süre sonra çok hızlanmıştı, bunu fark eden Yang ise ne yapacağını düşünmek için bir müddet durup, karşısında bulunan sahibine baktı, selende bunu fırsat bilip yangı etkisiz hale getirecek bir hamle yapmış ve hamlesi de işe yaramıştı. bunu Yangın kessinlikle beklemediği aşikardı, çünkü ne kadar kurtulmaya çalışsa da kurtulamıyordu, Mert'in sesine döndü minu, artık kendini sınırlamıyor demişti. minu Selene dönüp baktı, özgürce hareket edip, havada istediği gibi süzülüyordu, dans ediyormuş gibiydi, her hareketi çok hızlı ve tehtidkârdı. Selenin değiştiğini kesinlikle hissediyordu, etrafındaki aurosu değişmişti, gücünün dalgasını kesinlikle hissediyordu, bir kuğu gibi süzülüyor ve arı gibi saldırıyordu hızlı ve net. fiziksel olarak değişmişti zaten; saçları, gözleri, dövmesi.. şimdide ruhani gücüde değişmişti. minu belirsizlikle salladı kafasını, bu savaş çok büyük olacaktı, Selen kalkanı kaldırmış ve süzülerek yere konmuştu, yangı serbest bırakıp ekibine doğru yöneldi, baskıdan kurtulan Yang silkelenmiş ve eski halini dönüp sahibinin yanına gidip, kendisini sevdirdi, Selen yangın hareketine gülümsemiş ve onun tüylerini okşayıp kurcalamaya başlamıştı, selen yanga fiziksel olarak yara vermemeye çalışmış, ve başarmıştı. minu selenin önünde selene reverans yapınca, diğerleride minuya katılmış ve selene reverans yapmıştı. Selen ise artık gücünün hazzını hissediyordu, kendisini özgür hissediyordu ve bu özgürlüğünü sonuna kadar kullanacağını da biliyordu, tek düşündüğü sevdiği adam arendi, eğer düşmanı olacaksa ne yapacağını düşünüp duruyordu, onunla savaşmak istemiyordu, ne yapacağını hala bulamamıştı, annesinin yanında olup ona destek çıkıp fikir vermesini çok istiyordu, bunu da anlamıyordu. kızlarını terk edip kehaneti beklemiş bir ailesi vardı, ailesini bu yüzden de affetmek istemiyordu. bir yanda ailesi, bir yanda sevdiği adam vardı, savaş olacaktı bunu biliyordu. ama arkadaşlarını ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun, savaşta koruyacaktı. eğer Aren seleni seçmezse, düşman olacaktılar. Selen ailesini de seçmek istemiyordu, bu yüzden sadece yanında arkadaşları vardı, ve de onları kaybetmek istemiyordu. ne olursa olsun dedi içinden, öleceksem bile onları korurken öleceğim .

SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin