Isabel-
Yani tüm belalar beni buluyor anlamıyorum ki. Claude'un -daha doğrusu- Meliodas tarafından ele geçirilmiş ve öldürülmüş kişinin ölümünden sonra gelen sinir ve şaşkınlığı bırakmak zorunda kalmıştım. Çünkü annemgil beni merak etmeye başlamıştı. Claude'un cesedini bırakıp piknik alanına gittim. Telefonuma gelen mesajla ilk grubun sayfayı bulduğunu öğrendim. Onları tebrik ettim.
Hope: Nerdeydin?
Isabel: Hayırdır?
Hope: Ben şey merak etmiştim.
Isabel: Dolanıyordum öyle..
Annemin yanına gittim ve yardım etmeye başladım. Tek yapacağımız yemek yemekti. Bunun için ormana gelmeye gerek yoktu bence... Restorana gidebilirdik.
Hayley: Yerde mi yiyeceğiz?
Davina: Eve-
Isabel: Tabiki hayır! Masada yiyeceğiz.
Neyseki yanımda masa getirmiştim. Küçülttüğüm masayı cebimden çıkardım ve masayı yere koydum.
Isabel: Asdente Monastiora.
Masa büyümüştü, etrafında sandalyeler vardı.
Kol: Buna zeka deniyor işte.
Aslında buna büyü deniyordu. Masanın üstüne yemekleri koyduk ve herkesi masaya çağırdık. Masada bir sessizlik hakimdi. Herkes yemeğini yiyordu. Ben ise düşüncelerimle boğuşuyordum.
Claude'un ölümü içime öküz gibi oturmuştu, ama o gerçek değildi. Yazık birine kukla olmuştu. Şimdi anlıyorum.. Korku ve endişe dolu ilginç konuşmalarını. Bunu neden yapıyordu? Kim için yapıyordu? Beni sevdiği için mi? Yoksa bir takıntı mı? Bunları öğrenmek zordu ama bir gün öğreneceğim. Yemin ediyorum tüm bunların sebebini öğrendikten sonra hepsinin canına okuyacağım. Hepsini yeryüzünden sileceğim, yaşadıklarının kabus olması için yalvaracaklar. Onlarla kan bağı olan herkes buna dahil!
Telefonuma ard arda mesajlar gelmeye başlamıştı.
Ordan biraz uzaklaştım ve mesajlara baktım, diğer gruplarda sayfaları bulmuştu. Memmuniyetle gülümsedim, işte bu kadar. Klonlarıma benim yanıma gelmeleri için komut verdim.Kol: Evet bu gün çok merak ettiğim bir şeyi denemek istiyorum. Isabel, Klaus, Elijah,Hope, Hayley ve Tyler mı Alex mi? Her neyse kim daha hızlı koşuyor diye bakacağız!
Isabel: Sen ciddi misin?
Bilmem kaç yaşında Köken vampir çocuk gibi.
Elijah: Oyun oynamaya zaman yok.
Kol: Her zaman oyuna zaman vardır.
Hope: Hadi ama.. kimin kazanacağını biliyoruz.
Kol: Evet biliyoruz ama bu sadece tahmin. Hem eğlenceli olur. Ailecek bişey yapmış oluruz.
Isabel: Herneyse, başka bir şey yapalım.
Koşu yarışını şu anda asla yapmam. Kendimi klonladığım için güçsüz hissediyorum. Bunu onlara söylesem tepki gelecekti hatta Kol'un tepkisi aynen şu olurdu;
" Amca sözü dinlemelisin, gelip bana sorsaydın kesinlikle onaylamazdım ve sen bunu yapmazdın."
Klonlarım yanıma ışınlandığında ellerindeki kağıtları aldım. Bu biraz zor olacaktı. Gözlerimi kapattım ve içime çektim klonları. İşte şimdi kendimi iyi hissediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabel Mikaelson [Daughter Of Klaus Mikaelson]
FantasyIsabel Mikaelson. O en güçlü olan. " Ben Orjinal bir kurdum. Ben orjinal bir vampirim. Ben bir cadıyım. Yani anlayacağınız, ben en güçlü olanım. " En zeki olan. " Sen beni kandırabileceğini mi sandın? Hemde o küçük aklınla! " O şeytanın ta kendisi. ...