Kendimi öldüreceğim en sonunda! Nedir çektiğim? Rahatça yaşayamayacak mıyım? Parazitleri ortadan kaldırmadan bu mümkün değil gibi... Melany kolay bir rakip değil. İşler kızışıp, çok ileri seviyelere ulaşabilir. Açıkçası biraz korkuyor gibiyim. Benim hakkımda her şeyi biliyor. Stratejimi, huylarımı.. bu bilgilerle olası bir durumda ne yapacağımı önceden analiz edip beni mağlup edebilirdi. Sonunda ölüm yok ya! Yani sanırım yok. En fazla ne olabilir? Tanrım! Ne zaman bu kadar umursamaz oldum? Babam sinirle duvara yumruk attı.
Elijah: Öfkeyle hareket ettin Niklaus.
Babam, Elijah'ın haklı olduğunu biliyordu. Bu onu daha da sinir ediyordu. Melany gitmeden önce ne demek istemişti? Sen bir saatli bombasın.. ne yani? Zamanı geldiğinde patlaycak mıyım? Gülmeme engel olamadım. Sinirlerim gerçekten çok bozulmuştu. Kendim hakkımda bilmediğim o kadar çok şey vardı ki! Gülmemi garip karşılayan Mikaelson'lar garip bakmaya başladı. Kol benim kahkahama eşlik ediyordu. Dolan gözlerimle gülmeyi kestim. Akmak için hazır bekleyen yaşları geri gönderdim.
Isabel: Gidip... biraz düşünsem iyi olacak.
Sarsak adımlarla odama gittim. Hiç bir şey düşünmek istemiyordum. Özellikle Melany'nin söylediği şeyleri. Fakat düşünmemeye çalışırken daha fazla düşünüyordum. Gözlerimden akan yaşları durduramadım. Sona yaklaştığımı hissediyordum, işler pek iyi gitmiyordu. Yenilmez Isabel Mikaelson beklenmediği yerden vurulmuştu. Bu kadar mıydı yani? Pes mi edecektim? Bilmiyorum.. tükenmiştim, kendim hakkında bilmediğim şeyler canımı o kadar sıkıyordu ki! Katlanamıyordum, kişi öleceğini hissedermiş derlerdi, inanmazdım. Nedense öleceğimi hissediyordum. Yoksa Melany tarafından manipüle mi edilmiştim? Veya kendimi kandırıyordum.
Ama ben öldürülemezdim değil mi? Ben evrendeki en güçlü varlıktım. Ölemezdim.. ölmekten korkuyor muydum? Bundan 1 yıl öncesinde düşünmeden hayır derdim. Şimdi arkamda bırakacağım kişileri düşündükçe kahroluyordum. Babamı, annemi, kardeşimi, amcalarımı, halamı... Ne yapmalıydım? Belkide yanlış anlamıştım olayı, Melany farklı bir şey kastetmişti. İçgüdülerim beni asla yanıltmazdı. İlk defa içgüdülerimin yanılması için her şeyi yapmaya hazırdım. Melany'i o tabuttan çıkartarak kendi sonumu mu getirdim? Eğer kendi sonumu getirdiysem bu biraz ironik olurdu. Gözlerimden süzülen yaşlarımı sildim. Benim lügatımda pes etmek yoktu. Sonuna kadar savaşacaktım. Bu bir kumardı. Kazanan veya kaybeden belli değildi. Ya ölecektim yada öldürecektim.
Ölsemde, öldürsemde şaşırmayacaktım. İkimizde güçlü kişilerdik. Ben daha güçlüydüm, o daha tecrübeli. Zekaların ve güçlerin sonuna kadar savaşacağı bir savaş başlıyordu. Uzun zaman planlanmış, aksaklıklardan dolayı tekrar tekrar üstünden geçilmiş bir plan. Onlara göre kusursuz olan bir plan. Fakat her planın bir açığı vardır. O planı ben yapmadığım sürece. İçimdeki kibir kendini gösterdiğinde sırıttım. Oyun zevkli ve korkutucu hale geliyordu. Aynanın önünde kendime baktım.
Isabel:Kim olduğunu görüyorum, düşmanı görüyorum. Benim tek düşmanım kendim. Beni sadece ben yenebilirim. Her zaman böyle oldu. Sen benim düşmanımsın Isabel Mikaelson. Düşmanım...
Aşağı indim. Herkes suspus olmuş bir şekilde duruyordu.
Isabel:Beni eğitmeniz lazım!
Kol bana şaşkınlıkla baktı.
Kol:Eğitime ihtiyacın yok, her şeyi mükemmel yapabiliyorsun.
Kafamı alayla salladım.
Isabel: Senin kadar iyi büyü yapamıyorum, bana büyü yapmamda Freya ve sen yardım etmelisin. Büyü güçlerim olmadan Melany'e karşı en fazla 20 dakika dayanabilirim. Fakat babam birçok kez cadılarla savaştı ve hala hayatta. Bu yüzden babama ihtiyacım var. Önemli durumlarda kontrolümü kaybetmemem içinde Elijah'a, yardımınıza ihtiyacım var çünkü sizi bu işe bulaştırmadan Melany'i öldürmek istiyorum.
Babam durumdan hiç hoşnut değildi. O savaşı istemiyordu. Bana yardım edeceğini biliyordum.
Kol: Seninle çok gurur duydum tatlım. Fakat biz yüzyıllardır binlerce savaş gördük ve bunlardan öğrendiğim şeylerden biride biz bir aileyiz. Savaşacaksak hep beraber savaşırız, öleceksek hep beraber ölürüz.
Isabel: Sizi buna bulaştırmayacağım. Ne olursa olsun! Benim bile ölme ihtimalim var. Sizden tek istediğim beni eğitmeniz ve sonucu beklemeniz.
Klaus: Seni savaşa tek göndereceğimi sanıyorsan yanılıyorsun! Öylece beklemeyeceğiz, senin ölmeni beklemeyeceğiz. Ne olursa olsun o savaşa tek gitmene izin vermeyeceğim! Bunun sonucu ölümüm olsa bile!
Hope: Benide eğitirseniz savaşta iyi sonuçlar alabiliriz. Ben ilk çocuğum, tribrid'im. Güçlüyüm, strateji bilmiyorum, savaş tam olarak nasıl olur bilmiyorum. Kol'un dediği gibi biz bir aileyiz.
Babam ona gururla baktığında ne yapacağını anlamadım. Eğitimden sonra hepsinin hafızasından kendimi silecektim. Onların ölümüne göz yumamam. Savaşta illaki birileri ölür. Gözlerim Elijah'la kesiştiğinde gözlerindeki bakışlarda pişmanlık gördüm. Ne yapacağımı anlamış gibiydi, ağzını açmak için hareketlendiğinde. Kafamı hafifçe iki yana salladım. Bu hareketim babamın gözünden kaçmadı. Elijah'a döndü.
Klaus: Neler biliyorsun!
Elijah: Eğitimden sonra kendini silecek.
Elijah'a sinirle baktım. Çenesini tutsa olmuyordu demi!
Isabel: Elijah beni yanlış anlamış.
Babam bana hayal kırıklığıyla baktı.
Klaus: Savaşta, eğitimde yok! Bu savaşa karışmayacaksın. Bunu biz halledeceğiz.
Hope: Ölürsek bizi dilirtirsin değil mi? Bize bir şey olmayacak.
Isabel: Diriltirim. Fakat yinede çok tehlikeli. Önümde cesetiniz veya külleriniz olmadan yapamam. Bu yüzden beni eğitmeyecekseniz bu konuyu kapatın. Vaktimi harcamayayım.
Her birini dirilttiğimde ömrümden gidiyordu. Ben birilerini diriltmiyordum. Onlara kalan ömrümden parçalar veriyordum. Sonsuz hayatım vardı. Bir çok kişiyi diriltmiştim.
Kol: Diğerlerini bilmem, ben seni eğiteceğim Isabel. Tek şartım savaşta senin yanında olmam. Her türlü önlemi alacağım. Bunun için özel büyüler yapacağım. Kabul ediyor musun?
Isabel: Dayanamayacağını anlarsam ölecek olsam bile seni eve ışınlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabel Mikaelson [Daughter Of Klaus Mikaelson]
FantasyIsabel Mikaelson. O en güçlü olan. " Ben Orjinal bir kurdum. Ben orjinal bir vampirim. Ben bir cadıyım. Yani anlayacağınız, ben en güçlü olanım. " En zeki olan. " Sen beni kandırabileceğini mi sandın? Hemde o küçük aklınla! " O şeytanın ta kendisi. ...