Isabel-
Her zamanki gibi yapacaklarımı kafamda listelemiştim. Dün uyku tutmadığı için bir kaç şey araştırmıştım. Ester'in büyü kitaplarına bakmıştım. Şimdi ise ekiden yaşadıkları eve gidecektim. Orası bir harebeydi!
Kapımı biri tıklattı. Tabiki Kol.
Isabel: Gel!
Kapı açıldı.
Kol: Selam yani günaydın. Bu gün birşeyler yapalım mı?
Isabel: Umm yapacak ilerim var ama sende gelebilirsin.
Yanıma oraları ve cadılık hakkında her şeyi bilen birini almamam aptallık olurdu.
Kısaca ne yapacağımızı anlattım.Kol: Orası yangından beri çok kötü durumda hiç birşey bulamazsın ki!
Isabel: Anılarınız evle birlikte yanmadı ya..
Kol: Yine birşey bulmamazsın o bür kara büyü ve Ester böyle şeyler için önlem almıştır.
Isabel: Beni hafife alıyorsun Kol.
Esterden güçlü olduğumu bir insan bile anlardı. Ciddi mi bu?
Orası vampirler arasında kutsal alan olarak geçtiği için ışınlanmamız dikkat çekerdi. İnsanların klisesi gibi birşeydi fakat bunlar dua etmiyordu. Yani sanırım..
Kol: İşte burası.
Düşündüğümden daha beter haldeydi.
Isabel: Bana Esterin kaldığı odayı gösterir misin?
Kol ilerledi ve bir yerin üstünde durdu demek buraydı. Kol'un yanına gittim. Elini tırnağımla kanattım. Biraz yere damlattım. Burda yaşayan ve büyüyü yapacak olan kişinin kanı lazımdı. Kendi elimide kanattım ve elini tutum.
Isabel: Gözlerini kapat. Burada yaşadığın her anını tekrar yaşıyormuş gibi düşün.
İkimizde gözlerimizi kapattık. Kol o anıları tekrar yaşıyormuş gibi oluyordu, bende izliyordum. Ester babamın yarasını temizliyordu.
Mikael: Bide onun yarasını mı temizliyorsun!
Babama döndü ve nefretle konuşmaya başladı.
Mikael: Hiç bir şeyi hak etmiyorsun.
Ester babamı aldı ve bir odaya gitti. Tahminimce orası Ester ve Mikael'in odasıydı. Odayı bulmuştum. Gözlerimi açtım ve elimi çektim.
Elimi çektiğimde Kol şaşkınlıkla baktı.
Kol: Wow kabul ediyorum, bu çok gerçekçiydi.
Yavaş yavaş etrafı inceliyordum. Büyüle yer altına bakmaya başladım.
Ellerimle toprağı kazmaya başlamamın üzerinden 15 dakika geçmişti fakat hala bir şey yoktu. Sonlara doğru Kol da yardım etmeye başlamıştı. Fakat yorulduğu her halinden anlaşılıyordu.KOL: Öleceğim galiba! Burada hiçbir şey yok Isabel hadi geri dönelim.
ISABEL: Saçmalama Kol o kadar yolu boşuna mı geldik?
Kol yorgunlukla kendini yere attı. Pat diye ses gelmişti, orda birşey olabilir miydi? Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı.. Kol'un yanına gittim.
ISABEL: Kol galiba bir şey buldun. Kalk hadi
Kol itiraz etmeden kalkmıştı. Yere eğildim ve orayı kazdım. Elim sert bir cisme çarpınca onu tuttum ve yukarı kaldırdım. Bu bir defterdi! Defter sıkıca iplerle sarılmıştı ve çok tozluydu. Gerçi ne bekliyordum ki? Toprağın altından çıktı. Deftere birşey olmasın diye dikkatlice ipini çözdüm. O sırada Kol beni izliyordu. Defteri açtığımda inci gibi bir yazıyla karşılaştım, okumaya başladığımda ise bunun bir defter değil günlük olduğu farkettim. Bunu Kol'a gösteremezdim. Üzüntüyle söylendim;
ISABEL: Sıradan bir büyü kitabıymış işe yaramaz!
Kitabı yakıyormuş gibi yapıp evdeki kütüphaneme ışınlamıştım (odasında büyüyle yaptığı bir yer)
KOL: Sana bir şey bulamayacağımızı söylemiştim. Bak gördün mü boşuna zaman öldürdük.
ISABEL: Haklısın Kol hadi eve dönelim.
Onunla polemiğe girmekle uğraşamazdım.
ISABEL: Yürüyerek mi gidelim?
KOL: Evet sohbet etmiş oluruz.
( altta olan küçük yıldıza dokundun muu?)
Eve gelene kadar boş konulardan konuşmuştuk. Benim tercihim ışınlanarak dönmekten yanaydı fakat aptallık yapıp Kol'a yürüyerek mi gidelim diye sormuştum. Bir an önce eve gidip o günlüğü okumak istiyorum.
EVE GELDİĞİNDE-
Sonunda eve gelmiştim. Hemen günlüğü aldım ve okumaya başladım.
İLK SAYFA-
Bu gün minik oğlum doğmuştu, Niklaus... O bana biricik aşkım Ansel'in hediyesiydi. Mavi yeşil karışımı gözleri bana babasını anımsatıyordu. Mikael ona büyük bir ilgiyle bakıyordu. Niklaus ailemizi bir araya getiren bir mucizeydi.
Buralar gereksizdi babam doğduğunda ne hissettiğini falan yazmış. Diğer sayfaya göz attım. İşe yarar birşey yoktu. Babamın emeklemesini yazmış. Hadi ama! İşe yarayan birşey yok muydu? Diğer sayfaya geçtim. Bekle! Buradaki sayfalar yırtılmıştı. Bunun üzerinde fazla durmadım çünkü diğer sayfada ne yazdığını merak ediyordum.
Bu gün yaşadığım en kötü günlerden biri Mikael oğluma vurmuştu. Daha 6 yaşındaydı bu acıyu çekmek zorumda değildi, durduramadım onu. Dudağı patlamış ve yanağı morarmıştı. Ne oluyordu bu adama! Neden böyle yapıyor benim oğluma?
Bu nasıl bir adam böyle? Karşındaki bir çocuk! Hemde altı yaşında. Öfke vücudumda patlamaya hazır halde bekliyordu. Derin bir nefes aldım ve kendimi sakinleştirdim. "Sakin ol Isabel kimseye zarar gelsin istemezsin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabel Mikaelson [Daughter Of Klaus Mikaelson]
FantasyIsabel Mikaelson. O en güçlü olan. " Ben Orjinal bir kurdum. Ben orjinal bir vampirim. Ben bir cadıyım. Yani anlayacağınız, ben en güçlü olanım. " En zeki olan. " Sen beni kandırabileceğini mi sandın? Hemde o küçük aklınla! " O şeytanın ta kendisi. ...