Isabel: Hope salak mısın?Hope: Ondan uzak dur.
Isabel: Sen bana ne yapacağımı söyleyemezsin!
Onu öldürürüm Hope! Kim diriltecek söylesene? Teressa mı? Mary mi?Hope: EVET
Isabel: Hiç sanmıyorum. Ben istemezsem hiç birşey yapamazlar.
Neymiş efendim aşık olduğu çocuktan uzak duracakmışım, birde benim sürümden biri Mark..
Hope: Isabel! Lütfen bu son uyarım!
Isabel: Yoksa ne olur! Hala nasıl böyle konuşabiliyorsun. Yazık sana..
Hope: Looese
Isabel: Sakın deneme bile!
Ona acı vermeye başladım.
Isabel: Benim varlığım sayesinde buradasın.
Hope yerde acı içinde kıvranıyordu.
Acı vermeyi bıraktım. Arkamda babam ve annem bize hayal kırıklığıyla bakıyordu. Göz devirdim.
Onlara değmeden dışarı çıktım. Kendine çeki düzen ver Isabel. Sinirlerine hakim ol, gücünü kontrol altına al! Kendini kontrol edemeyen biri güçlü değildir. Aptaldır! Ve sen aptal değilsin.2 gündür ergen gibi davranıyorsun.
Isabel: Ahh
Kolum çok acıdı. Claude! Başı belada mı?
Oha oha kan kaybediyor. Sanki karnımdan oluk oluk kan akıyor gibi. Ölmemesi gerek. Ne yapsam ne yapsam? İyileştirme büyüsü yapabilirim.
Gözlerimi kapattım ve onun yanında olduğumu hayal ettim. Gözlerimi açtığımda onun yanındaydım. Yerde yatıyordu.
Yarasına baktım. Çok fazla kan kaybediyordu.
Fısıldayarak;
Isabel: İyileş.
Etrafa baktım. Bir kişi değildi bu bir orduydu. Ne olduda bunlara bulaştı?
Claude yavaş yavaş gözünü açıyordu.
Claude: Isabel?
Isabel: Claude.
X: Gitmeliyiz O kız bir Mikaelson!
A: Hey Mikaelson!
Bak yine bana soy adımla hitap ediyorlar.
Bana bakarak konuştu.
Claude: Beyler ve hanımlar başlayalım mı?
Isabel: Sana yardım edeceğimi nerden çıkardın?
Claude: Hadi ama Mikaelson yardım etsen ne kaybedersin?
Doğru. Rahatlamış olurum en azından. Sinirim geçer bir süre.
Üstümüze gelmeye başladılar.
Hepsini uğraşmadan öldürüyordum.
Resmen ürüyorlardı. Gittikçe çoğalıyordu. Claude'a baktım. Onu köşeye sıkıştırmışlardı.
Tabiki ona yardım etmeyeceğim.
Büyü kullanmanın vakti geldi. Böyle çok yavaş ve sıkıcı oluyor.
Hızlıca ordunun ortasına gittim. içimdeki tüm yükü bağırarak atıyordum sanki.İnsanların kafaları patlıyordu. Kanlar havai fişek gibiydi.
Kalan 3-4 kişiyide Claude öldürdü.
Isabel: Woow çok eğlenceliydi. Uzun zamandır bu kadar güç kullanmamıştım.
Claude: Aynı şekilde bende.
Cesetlerin üzerinde Gözlerimi kapatmış dinleniyordum.
Claude: Isabel?
Isabel: Hmm
Claude: Ben artık seninle kavga etmek istemiyorum.
Gözlerimi açtım.
Isabel: O zaman etme.
Claude: O zaman benden nefret etme.
Isabel: Senden nefret etmiyorum.
Claude: Ediyorsun Isabel.
Isabel: Hayır etmiyorum. Neden edeyim?
Claude: Madem öyle diyorsun.
Ayağa kalktım.
Isabel: Ben gidiyorum.
Claude: Isabel ben senin dostun olmak istiyorum.
Isabel: Biri bana nasıl yaklaşırsa öyle karşılık alır.
Benle ilk başta düşman olmak yerine dost olsaydı bunlar olmazdı
Claude: Good bye Mikaelson.
Göz devirdim ve eve ışınlandım.
Üstüm kan olmuştu duşa girdim ve yattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabel Mikaelson [Daughter Of Klaus Mikaelson]
FantasyIsabel Mikaelson. O en güçlü olan. " Ben Orjinal bir kurdum. Ben orjinal bir vampirim. Ben bir cadıyım. Yani anlayacağınız, ben en güçlü olanım. " En zeki olan. " Sen beni kandırabileceğini mi sandın? Hemde o küçük aklınla! " O şeytanın ta kendisi. ...