Bölüm 8 - 100 adet davetiye ve onur konuğu H.S.

1.9K 208 519
                                    

Sondan 42. Gün

Zirvede değişen birtakım şeyler vardı. Örneğin, hava uzun süredir ilk kez bu aralar açık ve bulutsuz gözüküyordu. O sisli ve soğuk hava kaçmış, yerine ılık ve güneşli günler gelmişti. Değişen bir diğer şey de, Louis Tomlinson aşağıda düğünle ilgili işleri halletmesi gerektiğini söyleyerek evden ve tepeden her gün ayrılıyordu. Her sabah kahvaltıdan sonra evden çıkıyor ve akşam yemeği saatinden daha geç eve geri dönüyordu. Geçtiğimiz 4 gün boyunca bu böyle devam etmişti. Onun yokluğunda ise March ailesi -kıza kıza- keyfine bakıyordu, evdeki tek Styles hariç. O da ben oluyordum.

Birkaç kez sohbetlerine konuk olduğumda, bir akşam, mevzu Louis'in ailesinden açılmıştı. Büyükannem, Mercedes'e düğüne gelip gelmeyeceklerini öğrenmek adına Louis'in ailesi hakkında sorular sormuştu. Teyzemin dediğine göre, o öz ailesi olmadan büyümüş. Kardeşlerinin hepsi üveymiş ve hiçbiriyle görüşmüyormuş uzun zamandır.

Bunu duyduğum ilk andan beri, kulağa ne kadar şüphe uyandırıcı geldiğini düşünüyordum. Bir insanın, ailesiz büyümesine ve buna rağmen bu kadar başarılı biri olmasına imkan vermememden kaynaklanıyordu sanırım. Hayat onlar için her zaman çok zor olmaz mıydı? Bir de ne olursa olsun Louis'in düğüne davet edebileceği hiç ailesi yok mu demek oluyordu bu? Ya Louis gerçekten çok kötü bir yalancıydı ya da hiç tekin biri değildi.

Dün akşam ise, sabahında gitmeden önce söylediği gibi elinde yüz adet düğün davetiyesiyle gelmişti. Beyaz, süslü, ince bir kartonun üstünde güzel bir el yazısıyla Mercedes March & Louis Tomlinson yazıyordu. Louis bir tanesini bana uzatıp "bu da senin" demişti.  Onur konuğu. İçimdeki tüm sinirlerin fokur fokur kaynadığını hissetmiştim gerçek anlamda.

O davetiye hala elimde odamın en sevdiğim köşesinde otururken bu aptal düğünün ciddi ciddi gerçekleşecek olmasını idrak etmeye çalışıyordum. Teyzem düğünde giymem için bana kıyafet bakabileceğimizi bile söylemişti. Buna ne gerek vardı ki? Şimdiden dünyanın en kötü günlerinden biri olacağını biliyordum.

İçimden kendime kızıyordum bir yandan da. Hangi hakkı kendimde bulup da ona kafayı takmıştım ki? Elimde hiçbir şeyim yoktu. Ne bana söylediği şeyler, ne de benim için yaptığı herhangi bir şey vardı. Elde sadece benim her bakıştan, her cümleden, her tından etkilenmem vardı. Karşıma geçip, sırıtarak bana davetiye vermesinden bile anlam çıkarma peşindeydim. Düne kadar onunla konuşacağım zamanlar için heveslenip heyecanlanıyordum. Davetiye gerçeklerin suyu gibiydi. O suyla beni tokatladı, güzel bir şekilde.
Yine de, onu düşünmeden edemiyordum. Evde olmadığı zamanlar canım sıkılıyordu. Bugün, kahvaltıdan birkaç saat sonra tekrardan aşağı inmesi gerektiğini, davetiyeleri postalayacağını söylemişti. Onunla gitmek istiyordum bu yüzden öne atılmıştım, ben de geleyim diyerek. Louis 'olur' dediyse de, annem oltayı hazırlayıp gölde balık yakalamam gerektiğini söyledi. Yani, Louis'e açık açık "Onun işi var Louis, bugün gelemez." dedi.

Evin birkaç adım ötesinde hem garaj hem de depo olarak kullanılan baraka kulübede sinirlerimi yatıştırmaya çalıştım Louis gittikten sonra. Malzemeler buradaydı, ama o sinirle hiçbir şey yakalayacak değildim. Çocuk gibi davrandığımın farkında da değildim. Sadece istemiyordum işte. Üstelik bundan önceki iki denemem de aynı sonucu almıştım. Ben balık nasıl tutulurdu bilmiyordum bile. Böyle söylediğimde büyükannem sabırsız olduğum için tutamadığımı söylüyordu.

Oltayı ayarlayıp gölün üstündeki iskeleye gittim. Misinenin ucuna rastgele bulduklarımdan bir şey takıp ucunu göle savurdum. Büyükannem ve annemin bana bakmadığı ilk anda ise, odama kaçmıştım.

Odaya gelir gelmez davetiyenin ışıltılı yüzü gözüme çarptı. Alıp onu yırtmak istiyordum ama yaptığım tek şey sadece bakmak ve kağıdına dokunmak olmuştu. Louis Tomlinson yazan yerdeki mürekkep izlerinin üstünden geçiyordum parmak ucumla. Hala kabul etmek istemiyordum. Keşke o gün geldiğinde, Mercedes teyzem çıkıp biz şaka yapmıştık diyecek olsaydı. Bunu öyle çok isterdim ki.

The Peak | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin