Gözlerim kendiliğinden açıldıktan birkaç saniye sonra gitmişti duvar üzerinde duran rastgele asılmış sade tabloların arasındaki saate. Yanımdaki çift kişilik yatağın boş olduğunu daha öncesinden fark etmiştim. Yataktan kalkmadan, dizlerimi karnıma yaklaştırdım, Louis'in sabaha karşı üstüme örttüğü pike hala kucağımdan düşmemişti. İster istemez, o anda aklıma birkaç saat öncesinde bana sıkıca sarılması gelmişti. Aramızda ilk kez hiç mesafe yoktu. Beni kollarının arasına alıp, göğsünün içine sokmak istercesine bedenine bastırmıştı ve ben de, bunu bekliyordum, ona kavuşmayı ve tüm bu olanlardan sonra ağlamayı. Sırtımı tamamen yatak başlığından çekmeden önce eve uzun zamandır uğramayan garip sessizliğin varlığını idrak etmiştim. Odanın kapısını acele etmeden açtığım zaman, gözlerimi antika mobilyalarla donatılmış, duvarlarında her zamanki klasik aile fotoğraflarının çerçevelendiği koridorda gezdiriyordum. Odamın önüne geldiğinde kapımın az da olsa aralık olduğunu gördüm. Ne Daniel ve Daphne içerideydi, ne de onlara ait herhangi bir şey.
Aynı sakinlikle ayaklarımı merdivenlere sürüklüyordum, ilk basamağı atmadan mutfaktan geldiğini düşündüğüm Louis ve Mercedes'in diyalogları. durmama ve bir süre aynı yerde dikilmeme sebep olacaktı. "Düğünün her şeyiyle ilgilenecek bir organizasyon şirketi buldum. Evi ve etrafı süsleyecek, dışarısı için yeterli sandalyeyi getirecekler ve müziği ayarlayacaklarmış." Louis konuşurken ses tonundan sakinlik damlıyordu.
Mercedes cevap vermeden önce biraz beklemişti. "Müzikleri ben seçemez miyim?"
Louis sorusuyla gülmüştü, garip bir şekilde. "Elbette, ama ben gerçek müzik aletleri ve şarkı söyleyen birilerini getirtecektim."
"Daha iyi o zaman." dedi Mercedes. "Çok abartı olmasına gerek yok." Onlar düğünle ilgili konuşmaya devam ederken, ilk defa bu kadar uzun sohbet ettiklerine şahit olmuştum ve garibime gitmişti. Sanki sessiz sakin geçinen çiftlerdendiler ve şu an onlar için farklı bir şey yapıyorlardı. En azından bana öyle gelmişti. Diğer bir detay ise, evden herkesin gittiği günün sabahında onlar kahvaltı ederken, düğünü konuşuyorlardı. Yani tüm bunlardan çıkarabileceğim şey; herkes gidince mi rahata kavuşmuşlardı? Ya da daha önemlisi, rahata kavuşmalarına gerek mi vardı?
Kafamda dönüp duran soruları bir kenara bırakıp, Louis'in dün gece benim ağlamamdan bahsetmesini bekledim Mercedes'e. 'Harry'i sabaha karşı ağlarken gördüm ve onu sakinleştirdim, bu evde olanlar onu çok yıprattı.' demesini, olması gerektiği gibi. Ama hiç konusunu açmamıştı, belki de ben uyanmadan önce söylemişti Mercedes'e veya hiç söylememişti.
Sonunda adımımı merdivene attığımda ikisi birden masada yemeklerini yemeyi sürdürürken bana dönmüştü. Önce davranan Mercedes'ti. "Günaydın." Louis de peşinden aynısını söyledi. Bense sadece ikisine başımı sallayıp, dolapların birinden kendim için tabak almış ve masadaki boş bir sandalyeye geçmiştim. Mercedes'in karşısında oturduğum için gözlerini bir an bile benden çekmemişti. Hala keyfimin olmadığını bilmeliydi, ona günaydın dememi de beklememeliydi. "Dean annem biraz kötü olduğu için onu şehirdeki bir restorantta kahvaltıya götürmüş." Masadaki kahvaltı kaselerinde kalan şeylerden kendi tabağıma öylesine doldururken Mercedes bana bakarak konuşmasını sürdürdü. "Bizi de götürecekmiş ama odamıza tıkladıklarında uyuyormuşuz, uyandırmak istememiş. Masanın üstüne not bırakmış, ne kadar da nazik değil mi?"
Başımı masaya dayanık duran elime yaslamıştım. Elimdeki çatalla tabağıma aldığım her zamanki kahvaltı malzemelerini oradan oraya öylesine ittiriyordum, hiçbir şeyle ilgilenmediğimi belirtircesine. Mercedes en sonunda iç çekerek beni normale çevirme çabasından pes etti ve kendi çayını içmeye geri döndü. Ekmek sepetini önüme koyduğu sırada, Louis yanımdaki sandalyesini hareket ettirmişti kalkmadan önce. Başımı çevirmeden ona baktığımda, dolaptan ufak bir tava aldığını ve ocağa koyduğunu görmüştüm. Mercedes'in hala masada olduğunu hatırlayıp ondan gözlerimi çekmiştim kısa süreliğine, ama birkaç dakika içerisinde tekrar gizli gizli ne yaptığına bakmaya çalışacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Peak | Larry
Ficción GeneralHarry gayet sıradan bir genç olduğuna emin, sadece teyzesiyle evlenecek olan adama, yani Louis'e biraz aşırıya kaçan bir ilgisi var. Onların evlenmesine ise 60 günden daha az bir süre. «Bu hikaye Harry's POV olup, onun hayatını ve diğer insanlarla...