Geri Sayımdaki 47. ve Ertesi Günü.
Sanki evdeki herkes, benimle beraber o anı bekliyormuş gibiydi; her anlamda o tepeye ulaşma (climax) anından sonra takiben düşüş (falling action) yaşanmıştı, her şeyde.
Sessiz sakin, hiçbir şey olmadan, akşam yemeğinden sonra büyükannem ve iki kızı içerideki yemek masasında geçmiş ve gelecekle ilgili sohbete dalarken, ben ve Louis ayrı ayrı odalarımıza dağılmıştık. Ondan sonraki iki gün de aynı şekilde seyir etmişti. Ta ki, teyzem akşam yemeği sofrasını toplarken artık çok sıkıldığını bizlerden saklamayana dek.
"Gerçekten patlamak üzereyim burada. Ne olur biraz motorla gezintiye çıksak Harry'le?"
Büyükannem hemen kaşlarını kaldırdı. "Gece gece olmaz Mercedes." Belki onaylar diye anneme baktıysa da, ablasından da onay almayınca hayal kırıklığıyla ellerini yüzüne kapattı.
"Delirmek üzereyim. Bugün sıkıntıdan patladım."
Teyzem kendini koltuklara attığı sırada annem ona dönmüş ve televizyonu göstermişti. "Bir şeyler izleyin. Şurdaki CD'leri karıştırın. Film gecesi yapın, genç olan sizsiniz neden sizin aklınıza gelmiyor böyle şeyler?"
"Çünkü ben o filmleri en az 5 kere izledim abla." Mercedes, gıcıklık yaratmak için süslü bir minderi mutfak kısmına doğru attığında, masanın üzerinde duran birkaç bardağa gelmişti ve diplerindeki içeceklerle masa örtüsünün batmasına neden olmuştu. Büyükannemin tepkisini beklerken, çıkan sesin sahibi balkon kapısına doğru sigara içen Louis'ti.
"Mercedes. Bilgisayarımdaki filmlere bir bakar mısın hayatım?" Teyzem, mutfak kısmına doğru masumca gülümseyerek kalktı ve beklemediğim halde yanıma gelip beni de kolumdan tutarak kaldırdı. "Gel hadi, beraber film gecesi yapalım."
Ses çıkarmadan beni odalarına sürüklemesine izin verdim. Gerçekleri söylemek gerekirse, buna fazlasıyla heves ediyordum zaten günlerdir. Odaya girdiğimizde beklediğim çok da farklı şeyler değildi. Sadece yattığı yeri, odasında nasıl biri olduğunu görmek istemiştim. Etrafa saçtığı kıyafetlerini, odaya bıraktığı parfüm kokusunu merak etmiştim. Ama bunlara dair hiçbir şey yoktu; kenarda duran büyük valizler, ve teyzemin dışarıya çıkarttığı katlı duran kıyafetleri dışında. Odanın tamamen farklı koktuğunu da söylemek bir hayli zor olurdu.
Karanlığın odaya vuran yerin önüne geçtim. Bu odadaki sadece bir cam, gölü görüyordu. Evin ışığı suya yansıyordu ama daha fazlasını göremiyordum. Mercedes nişanlısının bilgisayarını bulup açmakla ilgilenirken, nedenini bilmediğim bir stresle dışarıyı izliyordum. Aslında nedeni belliydi. Louis'in de bize katılıp katılmayacağını düşünüyordum ve bu beni strese sokuyordu. "Buradaki filmlerin hepsini izledim ama bazılarını tekrar izleyebilirim." Mercedes'in sesiyle düşüncelerimden bir şekilde kurtulup, yatakta oturduğu yerin yanına oturdum. "Bence Büyük Balık'ı izleyebiliriz. Çok tatlı bir filmdi."
Açıkçası o an, bunun çok da benim için önemli olduğunu sanmıyordum. Üstelik Büyük Balık'ı ben de izlemiştim. "Olur, izleyelim."
Dizüstü bilgisayarının şarjını kontrol ettikten sonra kablodan tamamen kurtuldu ve yatağın başlığına yasladığı yastıklara sırtını verdi. Aynı dakikalar içerisinde, neredeyse bir haftadır üzerinde yattıkları bu yatakta ben de aynı onun gibi oturuyordum. Sırtım muhtemelen, günlerdir yüzüne sürtüp duran yastık kılıfına dayanıyordu.
Derin bir nefes alarak, bu tarz sapıklık ve deliliğe doğru kayan düşüncelerimden sayısını bilmediğim defa sıyrılmak için uğraştım. Mercedes, bilgisayarın yarısı benim kucağımda olacak şekilde ayarladı ve sonunda filmi başlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Peak | Larry
General FictionHarry gayet sıradan bir genç olduğuna emin, sadece teyzesiyle evlenecek olan adama, yani Louis'e biraz aşırıya kaçan bir ilgisi var. Onların evlenmesine ise 60 günden daha az bir süre. «Bu hikaye Harry's POV olup, onun hayatını ve diğer insanlarla...