Çalan çanlar durur, nehir ters yöne akmaya başlar. Güne 17 kaldığı sabah.
Bazen hayatımı bir oyun sahnesi gibi hissederdim; kendim de baş karakteri canlandırıyordum. Belki de Shakespeare'in bundan yıllar önce söylemiş olduğu sözüydü aklıma kazınan. "Dünyanın tümü bir sahne, İnsanlar da oyuncuları. Ve aynı insan bir çok bölümde oynar; hayatının yedi aşamasını." Bense, yalnızca ikisini tamamlamış sayılırdım. Onlar da bebeklik ve gençlik evreleriydi. Önüme çıkacak ve göz açıp kapatıncaya kadar bitecek olan yaşamın aşamalarını düşünmüyordum. Düşündüğüm şey, sadece bu evresiydi. Kendime ne zaman dışarıdan bakmaya çalışsam, bu zamanlardan öncesiyle şimdiki halimi karşılaştırıyordum. Belki de, o yüreği heyecanlandıran gerçek aşkı ilk kez bu dağ evinde tatmış, birkaç dakika sonra olacakları soluksuz düşünceler içerisinde merak etmiş, her kapattığımda gözümün önüne hep aynı çehre gelmiş tüm netliğiyle, her bir detayıyla karşımda belirmiş; Göz kapaklarımı kaldırdığım anda ortadan kaybolmuştu. Şimdiye dek ona olan ilgimin neyden kaynaklandığını hiç düşünmemiştim. İmkansıza duyduğum ilgiyle bir alakası vardı belki de, aşık olduktan sonra kim düşünür ki ben neden ona aşık oldum diye? Görür görmez kalbin karşındakinin göğsüne doğru çekim gücüne kapılır. Bu yüzden hep etrafında, hatta çok yakınında dursun istersin. Kalbin, aşkının kalbinin üzerinde attığı zaman, ruhun birkaç dakikalık da olsa aşka doyar. Hiç bitmesin ister. Aslında tüm bunları özetleyebileceğim iki kelimem vardı. Bitmesini istememek. Bu günlerin bitmesini, onların evlendiği günün gelip çatmasını istemiyordum. Louis'le konuştuğumuz ya da yakınlaştığımız saniyelerin, dakikaların da aynı şekilde bitmesini istemiyordum. Hep sürmeliydi, zamanı durdurmuş gibi hissetmek isterdim biraz da olsa. Gecesinde ağlamak ve rahatlamaktı belki de kendime bu kadar dürüst olmamın sebebi. Ağlamak, göz yaşlarınla birlikte kötü enerjiyi, toksik düşüncelerinle hayatından uzaklaştırmak gibiydi. Belki bu sadece o geceliğine mahsustu, çünkü düğünde ağladığım zaman sonrasında asla daha iyi hissetmeyeceğimden emindim.
Hala neden evlendiklerini bilmemekle birlikte, teyzemin dünki itiraflarından sonra kafamda git geller yaşadığım bir sürü konuya cevap bulmuş sayılırdım. Louis'ten net bir aşk itirafı almış olmasam dahi, teyzem müstakbel eşinin bana karşı hisleri olduğunu söylemişti. Eğer aynı şeyleri Louis'ten duysaydım belki ona teyzeme inandığım kadar inanmazdım. Söylediklerine fazlasıyla uzun zamandır ihtiyacım olduğu için, gece olanları garipseyecek kadar zamanım olmamıştı. Mercedes'in bana 'zamanı iyi değerlendir' temasındaki söylemleri, hüngür hüngür ağlamamı sağlamıştı. En son ne zaman o derece kuvvetli ağladığımı hatırlayamıyordum. Louis'le aslında, İtalya'da değil de, Londra'da tanıştıklarını söylediği zamansa uzunca bir süre devam etmesini beklemiştim ve devam etmeyince, onu dürtmüştüm. Ancak o zaman fark etmiştim gerçek anlamda uykuya geçtiğini. Kollarını sıkıca bana sardı ve saatin geç olduğunu, tüm bunları konuşmamız için çok zamanımız olduğunu söyleyerek uykusuna geri döndü. Ben de kollarının tanıdık sıcaklığı arasında, ondan birkaç dakika içerisinde meraklı bir şekilde de olsa, uyumuştum.
Halen başımızda yanmaya devam eden renkli ışıklarla karşılaştım sabah gözlerimi açtığım ilk anda. Pencerenin sonuna kadar açık olmasından dolayı, dışarıdan gelen sese uyanmıştım, saatin kaç olduğunu bilmiyordum bile. Dışarıdan gelen sesin sahibi ise, Louis'in arabasının büyük motoruna aitti. Yine de kontrol etmek amaçlı gözüm odanın içerisinde gezindiğinde aradığım şey Louis'e ait bir şeylerdi. Belki gece gelmesi ihtimali karşılık, boşta duran tek kişilik yatağı da incelemiştim. Hiçbir değişiklik yoktu. Belli ki, henüz yeni geliyordu. Bana sırtını dönmüş hiçbir şey duymadan uyumaya devam eden Mercedes'e bakmaya çalıştım yatakta doğrularak. Uyuduğunu görünce bilerek, onu uyandırmamak adına sessizce yataktan kalktım. Annemleri ve Louis'i aşağıda karşılamak güzel bir fikir gibi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Peak | Larry
Ficción GeneralHarry gayet sıradan bir genç olduğuna emin, sadece teyzesiyle evlenecek olan adama, yani Louis'e biraz aşırıya kaçan bir ilgisi var. Onların evlenmesine ise 60 günden daha az bir süre. «Bu hikaye Harry's POV olup, onun hayatını ve diğer insanlarla...