8. Bölüm

441 29 13
                                    

Tuvaletin kapısını bir kez daha tıklattıktan sonra tekrarladım. "Aras." Kaşlarımı çatmış bir vaziyette cevap beklemeye devam ettim. Cep telefonum alt katta çalmaya başlayana kadar. Bu saatte beni kim, neden arardı ki? Endişelenerek koşar adımlarla aşağı indim. Whiskey hâlâ uyuyordu. Cep telefonumu alıp arama ekranındaki "Özel Numara" yazısını görünce cevaplayıp cevaplamamak konusunda tereddüte düşmüştüm. Karşıdaki kişi daha fazla kararsızlık yaşamamı istemiyormuş gibi telefonu kapattı.

"Kim aramış?" diye seslenerek aşağı inen Aras dikkatimin tekrar ona yönelmesini sağlamıştı bile. 

"Sen nerdesin? Bu kadar sürede yüz mü yıkanır?"

"Telefonda konuşmam gerekti önce." Merakla kaşlarımı kaldırsam da tekrar eline koz vermek istemediğim için bir şey sormadım. Gecenin 2'sinde kiminle konuşmuş olabilirdi ki?

Esnerken kendimi koltuğa bıraktım.

"Benim uykum geldi."

"Hadi uyuyalım."

"Tamam." dedim ve birkaç saniye sevinmesine izin verdikten sonra devam ettim. "Ama bu eylemi gerçekleştirmemiz için evine gitmen gerekiyor."

Masum gülüşüyle bana bakıp dağınık saçlarını biraz daha dağıtacak şekilde karıştırdı. "Bu saatte uyumak zorunda değiliz."

"Uykum geldi ama."

"Benim gelmedi. Hadi televizyonu açalım." Koltukta yanıma zıpladıktan sonra televizyonu açıp kumandayı parçalamak istercesine kanal değiştirip durdu. Başımı koltuğun kenarına koymuş bir şekilde televizyona odaklanmıştım. Dakikalar geçmişti ve Aras kanal değişmeye devam ettikçe ben daha çok mayışmıştım ve işin tuhaf tarafı bunu yapmamasını da söylemiyor, sadece olduğum yerde hareketsizce durmayı -ve tabii esnemeyi- sürdürebiliyordum. Tatlı bir karanlık beni içine çekmek isteyince, engel olmaya çalışmayı geçiyorum, engel olmayı istememiştim bile. Kendimi ona teslim ettim. Gecenin en tatlı anına, uykuya.

ARAS'TAN

Kanal değiştirmekten parmağım uyuşmaya başlamıştı ama dönüp Ada'nın uyuyup uyumadığına bakamıyordum. Kızı henüz birkaç haftadır tanıyor olmama rağmen, bir şeyler karıştıracağımı fark ederse cin gibi tepeme dikilip uyumayacağını anlamıştım. Gereksiz bir inadı vardı. Her şeyi çok kolay bir şekilde olup bitecek sanıyordum ancak sandığım gibi olmayacağa benziyordu. Bu kız beni zorlayacaktı. Zorlanacağımı fark edince ben de tadını çıkarmaya karar vermiştim. Her anlamda.

Birkaç dakika daha bekledikten sonra dayanamayarak gözlerimi ona çevirdim. Koltuğun baş kısmına başını yaslamış, vücudunu kendine doğru çekmiş, büzülmüş bir şekilde uyumuştu. Uyurken bu kadar masum görünen bir katil, nasıl mümkün olabilirdi anlamıyordum? İnsanı çileden çıkartacak bir güzelliği vardı. Esin'i öldürenin bu minicik kız olduğuna inanamıyordum. Dişlerimi sıkarak tüm bu düşünceleri aklımdan uzaklaştırdım ve ayağa kalktım. Merdivenlere ulaştığım anda olduğum yerde durdum. Birkaç saniye düşünmek zorunda kalmıştım, ama sonunda kendime yenilerek tekrar Ada'nın yanına gittim. Televizyonunun yanındaki sandalyenin üzerinde duran battaniyeyi alıp üzerine örttükten sonra yüzünü seyretme isteğimi reddederek arkamı hızla döndüm.

Kendim için yapmıştım bunu. Sonuçta hasta olsaydı bir işime yaramazdı.

Dakikalar içinde odasına çıkmış, defteri açmış ve o tarihe yakın bir tarih bulmuştum. O gün değil, ondan tam 10 gün sonra yazmıştı. Sadece birkaç satır.

"Polisler tarafından suçlanma ihtimalim umrumda değil. Hukuki olarak bunun suç sayılmadığının farkındaydım, ama suç sayılsaydı ve senelerce hapse mahkum edilseydim bu da umrumda olmazdı.

SİYAH KADARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin