11. Bölüm

233 17 0
                                    

Arkadaşlar ufak bir hata yüzünden 11 ve 12. bölümler silindi, tekrar yüklüyorum o yüzden...

*

“Sana bunu yapmak istemiyorum.” Dedi boğuk bir sesle. “Kahretsin. Ben berbat bir adamım.”

Aras eve gidene kadar konuşmadı, konuşmak için ağzımı açtığım anda beni net bir dille susturdu. Onu ilk kez böyle görüyordum. Ortada hiçbir şey yokken duygusuz durması onun için normal bir durumdu ama böyle perişan bir Aras hayallerime bile konuk olabilmiş bir şey değildi. Hiçbir şey söylememi istemiyorsa, söylemeyecektim o zaman.

Arabadan inerken ona doğru döndüm. “Teşekkür ederim.”

“Hoçkakal.” Yüzüme bile bakmadan söylediği bu cümle, bu akşamki tavrıyla tamamen tezat düşüyordu. Bir anda neden farklı ruh hallerine büründüğünü bir türlü anlayamıyordum. Yine de, son sürat uzaklaşırken düşündüğüm tek şey beni öpmek üzereyken hissettiğim o tarifsiz heyecanın sebebiydi.

Daha bu akşama kadar nefret ettiğim bu adamın içinden bambaşka bir kişilik çıkmıştı. Onunlayken zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamamıştım. Daha önce hiç kimsenin bana hissettiremediği tarifsiz duyguları sadece birkaç cümlesiyle hissettirmişti.

Bana bir kolye vermişti.

Ve beni öpmek üzereyken… Vazgeçmişti.

En çok takıldığım nokta burasıydı. 2 seneden daha uzun süredir kimseyle bu kadar yakınlaşmamıştım ve şimdi de açıkça reddediliyordum öyle mi?

Tam olarak değil aslında Ada’cığım, dedi iç sesim. Kendi öpmeye karar verip kendi vazgeçti. Aras sana söz hakkı bırakacak bir insan değil, bilirsin.

İç sesime kaşlarımı çatıp onu zihnimin içinde bir hücreye hapsettikten sonra üşüdüğümü hissettim. Hâlâ yolun ortasında öylece dikiliyor olduğumu fark ettiren tek şey sertçe esen rüzgar olmuştu zaten. Eve girdiğimde ne annem, ne de babam tek bir şey bile söylememişti. Bu Aras denen psikopat kılıklı herife nasıl bir günde bu kadar güvendiklerini hâlâ anlayamıyordum.

O gece uykuya dalarken aklımda tek bir şey vardı.

Aras.

3 gün sonra

“Serra, kesin hasta oldu ben sana söyleyeyim. O çocuk böyle bir çocuk değil.” Derken kolyemi sıkı sıkı tutuyordum.

Annemler dün akşam gitmişlerdi. Aras’ı en azından söz verdiği gibi bir kahvaltıya çıkmamız için defalarca aradığımda bile telefonuna cevap vermemişti ve 3 gündür okula gelmiyordu. Dün gece 36. Arayışıma kadar telefonu açıktı ama sonunda telefonunu da kapattı.

“Bak, Ada, kesin sen bir haltlar yedin. Çocuk sırf sen arama diye telefonunu bile kapatmış ya.”

“Saçmalama, şarjı bitmiştir. Ya ne olur gidelim ben oraya tek başıma gidemem nolursun.”

“Ben gel-mem. Sana suçlusun diyorum. Bir şeyler çevirmişsin. Birlikte gidersek kendini affettiremezsin. Git de şöyle iki öpücük, cilve falan yap hem sonra-“

“Ne öpücüğü ya,” diye cırladım. “Sevgili değiliz biz.” Boynumdaki kolyeye anlamlı bir şekilde bakınca gözlerimi kıstım. “Kolye bizi sevgili yapmaz.”

“Ama az kalsın öpüşecekmişsiniz?”

“Ama öpüşmedik. Ayrıca öpüşerek sevgili mi olunur ya?” Eğer öpseydi, muhtemelen sevgili olmuş olacaktık ama bunu şu anda kabul etmek istemiyordum. Zaten gururumu incitmişti.

SİYAH KADARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin