"Seungmin!"
Kendisine seslenildiğini duymasına rağmen kafasını yastığa gömdü uyumaya çalışan Seungmin. Alarmı çalmadığına göre saat henüz altı buçuk değildi, uyuyabilirdi.
"Seungmin! Taşlarım bitiyor. Kesin kalktın da bakmıyorsun ya!"
"Of, Hyunjin..." Henüz uyanamadığı için derin çıkan sesiyle mırıldandı. Hyunjin haftasonu ona pek bulaşmazdı genelde. Şimdi derdi neydi de uyumasına izin vermiyordu?
"Hemen gelmezsen eve gireceğim. Yedek anahtarın yerini biliyorum."
Birkaç saniye sessizce bekledikten sonra hızla ayağa kalktı Seungmin. Banyosuna girip yüzünü yıkadı ve kurulamadan dış kapıyı açtı.
"Ne istiyorsun, ne?! Karga bokunu yememiş daha! Ne istiyorsun Hwang Hyunjin benden!?"
Hyunjin, yüzü ve saçlarının gözlerine yakın kısmı ıslak olan sinirli Seungmin'e kıkırdadı. "Kargalar uyanalı çok oldu ama."
Bileğindeki saati Seungmin'e gösterirken alaycı sırıtmasını bozmamıştı. "Saat 8.46 yavrum. Sen biraz geç kaldın diye iyilik yapayım dedim."
Seungmin bir süre saate baktıktan sonra cıkladı. "Sana ne. Haftasonu zaten. Sana ne!?"
Hyunjin gülümseyerek Seungmin'in saçlarını karıştırdı. "Seninle vakit geçirmek istiyorum."
"Ne-Neden be?" Hyunjin'in son birkaç günkü tavırları Seungmin'e anlamsız geliyordu. Tamam, Hyunjin her zaman kendisine yılışan biriydi ama son yakınlaşmalarından beri daha farklı gibiydi. Belki de bu sadece Seungmin'in düşüncelerinden ibaretti fakat rahatsız olduğunu da belli etmek istiyordu.
"Sen yokken mutlu hissedemiyorum çünkü."
Hyunjin ne zaman böyle şeyler söylese 'Kızardığımı anladı mı?' diye düşünüp strese girmekten nefret ediyordu. Diğer insanlara kıyasla Hyunjin ona daha yakındı ama zaten Hyunjin yüzünden olmamış mıydı bu? Zaten Hyunjin yüzünden tüm okul onun hakkında saçma şeyler söylemiyor muydu?
Seungmin alayla sırıtıp tuttuğu kapıyı bıraktı. "Sen yanımdayken de ben mutsuz oluyorum. Bunu bile bile böyle söylemen bencillik değil mi?"
Hyunjin'in yüzündeki gülümseme giderken anlık hissettiği pişmanlığa karşın bağladığı kollarını çözdü Seungmin de.
"Özür dilerim." Duyduğu fısıldama Seungmin'in dudağını dişlemesine sebep olmuştu. Hyunjin etrafında üzmek istemediği tek insandı fakat ne zaman birlikte olsalar tek yaptığı bu oluyordu. Üstelik, Hyunjin ondan ilk kez özür diliyordu.
Hyunjin eğdiği kafasını uzun süre kaldırmadı. Seungmin ise onun gözyaşlarının yere düşmesini izledi. İkisinin içinde bir şeyler yıkılıyordu, fakat ikisi de öylece durmayı tercih etti, bir şey yapmadan kırgınlıklarını izlemeyi tercih etti.
××××
"Sabahın köründe, onun kapısının önünde, onun karşısında ağladın ve o seni orada bırakıp gitmek yerine izlemeyi mi tercih etti?"
Kafasını salladı Hyunjin. Seungmin'in yanında ağlamamalıydı. Sadece, tüm gece düşündüklerinin üstüne dedikleri de tuzu biberi olmuştu. Zaten kötü olan ruh hali buna dayanamayınca ağlamıştı işte.
Kıvırcık hyungunun yarım saat önce yaptığı Cappuccino'yu içti bir dikişte, zaten buz gibi olmuştu.
"Hyunjin," Chan gözlerini, Hyunjin'in çok fazla ağladığı için daha fazla gözyaşı gelmeyen gözlerine dikti. Oysa gözyaşı gelse yine ağlamaya devam ederdi. "Belki de işe yarıyordur. Eski Seungmin olsaydı seni azarlayarak yüzüne kapıyı çarpardı. Sen de biliyorsun bunu."
Küçük kardeşinin karşısına geçip bacağını sıvazladı desteğini gösteriyormuşçasına. "Ümidini kaybetme. Sadece ne yapacağını bilmiyordur o kadar. Hatırlamıyor musun, seninle birlikte sohbet ettiğimiz o uzun gecenin ardından bana çok değişik davranmaya başlamıştın. Bir uzak duruyor bir yakın davranıyordun. Çünkü değiştiğinin farkına varmıştın, ve korkuyordun. Seungmin de aşağı yukarı aynı şeyleri yaşıyor. Üstelik ben senin yalnızca abindim. O yakınlaşmanıza bakılırsa çoktan ortada normal bir arkadaşlık ilişkisi olmadığını fark etmiş olmalı. Neredeyse 4 yıldır insanlardan kaçınmaya çalışan birine kendini sevdirmeye çalışıyorsun sen. Ve inan bana, çok yol kat ettin. Artık tek yapman gereken bu yönde devam etmek. Çünkü Seungmin de geceleri sana dedikleri hakkında düşünüyor. Bunu biliyorum."
Hyunjin çoktan eğdiği kafasını kaldırıp Chan'a baktı. "Teşekkür ederim... Teşekkür ederim hyung. Sen olmasan hiçbir şey yapamazdım, teşekkür ederim."
"Sen yaptın her şeyi, ben değil. Sil şu gözlerini. Yine duygusal oluyoruz. Hiç sevmem!" Gülerek Hyunjin'in yaşlı gözlerini sildi Chan.
Kardeşi için her şeyi yapmaya hazırdı.
××××
_kimseungm
hey
bir şey hissediyorum
ve içimi kemiriyor
kalbime ağırlık çöküyor
dudaklarımı dişlemekten kanattım
aklımda o an dönüp duruyor
yanlış mı yapıyorum
ne bu
neden sana yazıyorum
hiçbir şey bilmiyorum
hiçbir şeyhwaaa99
hissettiğin şeyin adı
pişmanlık
yanlış yaptığını düşünüyorsan
veya sorguluyorsan
karşı taraftaki insanla konuş
özür dile
suçun olmasa bile
bu şeyleri hissediyorsan
özür dilemek seni rahatlatacaktır_kimseungm
ne olduğunu sormayacak mısın?hwaaa99
nasıl hissettiğini anlattın
bu bana yeter
daha fazla düşünerek üzülmeni istemem_kimseungm
neden
herkes benim üzülmemi istiyor zaten
sen neden istemeyesin?hwaaa99
daha önce de demiştim sana
çünkü sana değer veriyorum
çünkü sen üzülürsen ben de üzülürüm
çünkü seni seviyorum seungmin_kimseungm
artık sana güvenmem için kendini göstermen gerek yok
ve
teşekkür ederim
ben de sana değer veriyorum|
ben de s|
be|
[görüldü 18.59]________
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
misanthrope, hyunmin ✓
Fanfiction"Konuşmamaya yemin falan mı ettin?!" "Tek istediğim beni yalnız bırakman!" "Bu yüzden her gün rutin olarak sana geliyorum bebeğim." Seungmin karnının yamulduğunu hissederken yüzünü ekşitti. "Midemi bulandırıyorsun." "Sen de aklımı." "Ne?" "Dersim...