"Seungmin, sence piercing yaptırsam yakışır mı?"Seungmin yolda gördüğü küçük kediyi severken duyduğu şeyle kafasını kaldırıp Hyunjin'e baktı. "Ne?" Hyunjin kendisine bakmıyordu, Seungmin kedinin yumuşak gövdesinden elini çekmeden Hyunjin'in gözlerini diktiği dövme ve piercing yaptırılan küçük dükkana baktı.
"Yakışmaz değil mi? Bence de." Hyunjin gülerek elini kediyi sevebilmek için yere oturmuş sevgilisine uzattı.
Küçük olan kafasını iki yana sallayarak Hyunjin'in elini tuttu ve ayağa kalktı. "Nereye yaptırmak istersin ki?"
Uzun olan yan yana yürüdükleri için birbirine çarpan ellerini birleştirdiği sırada düşünür gibi bir mırıltı çıkardı. Önceden el tutuştuklarında kızan Seungmin buna alışmış gibi sokağı incelerken Hyunjin'in cevabını bekliyordu.
"Bilmiyorum ama sanırım yüzümde bir yer."
Seungmin kafasını salladı ve yaklaşan resmi tatil yüzünden sokakta hazırlanmış süslere baktı. "Yaptırma."
"Neden? Yani, yakışmaz falan ama-"
"Gerizekalı olup sinirlerimi bozma lütfen. Sen piercing yaptırırsan o gözleriyle seni süzen insanlar mikrop gibi çoğalır. Beni delirtmek istemezsin herhalde? Değil mi Hwang?"
Hyunjin kıkırdayarak kıskanç sevgilisine bilmiş bir bakış attı. "Sakin ol yavrum, böyle kıskanacağını bilseydim ağzımı açmazdım."
Seungmin hıhlayarak kollarını kavuşturdu. "Kıskanmıyorum. Ne yapayım ben insanları sanki? Baksınlar ama kalpleri kırılır diye söylüyorum. Sonuçta senin sevgilin var burada kapı gibi."
Hyunjin gülümsemesi yüzünden düşmeden küçüğüne baktı. "Kapı gibi öyle mi?"
"Öyle."
"Wow," dedi uzun olan. "Beni seviyorsun."
"Aptal mısın? Tabii ki seviyorum. Bunu halletmemiş miydik?"
"Kendimi inandırmakta zorlanıyorum sadece."
Seungmin bilmiş bilmiş sırıttı etrafa bakınırken. "Ben seni inandırırım eve gidince."
Hyunjin'in gözleri duyduğu şeyle genişledi. "Nasıl?"
"Görürsün."
Seungmin daha fazla bir şey demeden yolun geri kalanında Hyunjin'in sızlanmalarını dinlemişti. Tanıdık evin önüne gittiklerinde rahatlamıştı sonunda. Dışarısı o kadar sıcaktı ki, yanacağını sanmıştı.
"Hoş geldin Seung!" Felix, Seungmin'i güzel bir sarılmaya çekmişti. Hyunjin'den önce Felix ve Minho'dan haz etmeyen kişiliği tanıdıkça onlara ısınmış, öyle ki en yakın arkadaşlar oluvermişti. Minho ile hâlâ yalancı atışmalar içerisinde oluyordu ama.
"Ho-"
Changbin cennet gülümsemesini sunarak Hyunjin'e bir sarılma vermek üzere olan Felix'i içeri çekti ve Hyunjin'in üzerine yürüdü. "Sen hoş gelmedin pezo Hyunjin."
"Ben n'aptım ya?"
"Geç içeri geç." Changbin kapıyı sertçe kapatıp mal mal nakınan Hyunjin'e gözlerini dikti. "İnsanda şu kadarcık merhamet olur ya, şu kadarcık. Nasıl bir zamanlaman var anlamıyorum amk. Ne zaman güneşimle yakınlaşsak ya bir mesaj atıyorsun, ya arıyorsun ya da bir boklar yiyorsun da Seungmin Felix'i arıyor. Bir durun lan. Bir durun sakin sakin yaşayın ilişkinizi, bizi bir salın artık. Sanki ben senle Felix Seungmin'le sevgili yani o kadar fazla zaman geçiriyoruz baş başa. Bıktım sizden. Felix'imi salın, beni salın! Çocuğa en sonunda açıldım sizin yüzünüzden yakınlaşamıyoruz bu sefer de!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
misanthrope, hyunmin ✓
Fanfiction"Konuşmamaya yemin falan mı ettin?!" "Tek istediğim beni yalnız bırakman!" "Bu yüzden her gün rutin olarak sana geliyorum bebeğim." Seungmin karnının yamulduğunu hissederken yüzünü ekşitti. "Midemi bulandırıyorsun." "Sen de aklımı." "Ne?" "Dersim...