"Hyunjin?"
Rahatsız edici derecede sırtını ağrıtan yerde gözlerini açtı Hyunjin. Duyduğu yumuşak sesin kime ait olduğunu kavrayamamıştı.
"İyi hissediyor musun?"
Gözlerini açabilmek için uğraşsa da ışıktan dolayı gözleri acıyordu. "Işık..."
"Kapatmamı mı istiyorsun?"
Hyunjin'in konuşmasına gerek kalmadan yanındaki kişi ışığı kapatmış, gözleri yüzünden acı çeken çocuğun rahatlamasını sağlamıştı.
Hyunjin yavaş yavaş gözlerini açarak yanındaki sandalyeye yerleşen çocuğa baktı. Karşısında Jisung'u hatta Seungmin'i bile bekliyordu fakat Felix'in maçta olacağını sanıyordu.
"Sen neden maçta değilsin?"
"Boşver onu, iyi misin?"
"Ben iyiyim de, oğlum maç bitti mi?" Hyunjin küçük odada bir yerde saat ararken mırıldandı. Bitmemiş olmasını ümit ediyordu.
"Yok, bitmedi. Bir aptal yüzünden kırmızı kart yedim."
"Ne?! Sen mi..?" Felix Hyunjin'in bildiği en sakin oyuncu olabilirdi. Hayatında hiç kırmızı kart yediğini görmemişti.
"Hıhı. Yanımdaki aptalla birlikte."
Hyunjin kim olduğunu soracakken yanındaki yataktan sinirli bir ses duyuldu. "Asıl aptal sensin! Bir yanlış anlaşılma yüzünden oldu!"
Felix kaşlarını çatarak anında arkasına dönmüş ve Changbin'in yatağının perdesini açmıştı yüzünü görebilmek için. "Kes sesini! Beni ellemek için yapmadığın kalmadı pezevenk!"
Changbin dudaklarını ıslatarak konuşmaya hazırlandı. "Bak, ben maç esnasında böyle şeyler yapan biri değilim. Maçtan sonra belki, ama gerçekten yapmadım! Sen düşünce yerden kalkmana yardımcı olmak istedim sadece!"
"Bacaklarımdan mı kaldırıyorsun sen beni yerden?! Resmen elledin!"
Changbin yatakta doğruldu. "Bilerek olmadı!" Görüş açısına giren beyaz bacaklara baktı. Felix maçtan atıldığı için formayı çıkarmamıştı, üstünde hâlâ şort vardı. Changbin de fırsatı kullanıyordu işte.
"Bak ya, süzüyorsun hâlâ!"
"Güzeller, benim suçum mu?"
Felix havaya - küçük- yumruğunu kaldırmıştı ki, Hyunjin yetişip Felix'i yanına çekti. "Changbin neden revire geldi?"
"Maçtan çıkınca yüzüne yumruk attım çünkü."
Changbin'in yüzünü daha iyi inceleyebildiğinde gözündeki morluğu fark etmişti Hyunjin. Changbin olmasa buna güleceğine emindi fakat içinde tutmak istemişti.
"Maç devam mı ediyor yani hâlâ?"
"Evet. Bizim Seungmin'i de gördüm, sen bayıldığında yanındaydı. Hatta önce o yanına koştu ama beni görünce biraz uzaklaştı."
Hyunjin kafasını sallayıp bir şey söyleyecekken Changbin yerinde doğrulmuştu. İlk kez çillinin yüzüne ciddi bir şekilde baktı. "Seungmin? Nerede şimdi o?"
"Bilmiyorum, revir kapısına kadar geldi ama sonra görmedim."
Changbin yataktan tamamen kalktı. Revirin kapısına yöneldi. Felix bunu görerek kısa boylunun omzunu tuttu. "Sen emin misin iyi olduğuna? Gözün kötü görünüyor."
Changbin gülümseyerek Felix'in omzundaki elini kendisine yaklaştırdı ve avuç içini öptü. "Sorun yok, iyiyim."
Felix anında elini geri çekerken gülen Changbin'i revirden uzaklaştırmaya çalışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
misanthrope, hyunmin ✓
Fanfiction"Konuşmamaya yemin falan mı ettin?!" "Tek istediğim beni yalnız bırakman!" "Bu yüzden her gün rutin olarak sana geliyorum bebeğim." Seungmin karnının yamulduğunu hissederken yüzünü ekşitti. "Midemi bulandırıyorsun." "Sen de aklımı." "Ne?" "Dersim...