12¿ KATLİAMI YARATMAK

3.6K 269 520
                                    

🎭 12. BÖLÜM: KATLİAMI YARATMAK

Sanki zaman durmuş, öylece kalakalmıştık. Ne hareket edebiliyor ne de bir şey söyleyebiliyorduk. Sadece bakıyor, algılayamıyorduk. İçimde bir korku vardı. Bu oyun ortaya çıktığından beri içimde hep bir korku vardı ama bu başkaydı. Ölme korkusu ya da öldürme korkusu gibi değildi. Kaybetme korkusuydu... Yeni tanıştığım birini kaybetme korkusu...

Emir'le henüz saatler önce tanışmış, konuşmaya başlamıştık. Konuşurken seçtiği kelimeleri insanı kendine çekerken, konuşma tarzı, ses tonu insanı kendine daha da çekiyordu. Çapkın bir kişiliği vardı ama bir o kadar da arkadaş canlısıydı. Ve ben bugün tanıştığım bu çocuğu kaybetmekten korkuyordum.

Elleri kan, gözlerini bir yere odaklamış çevirmiyordu. Sadece elleri değildi kan olan. Önünde, birikmiş ufak bir kan gölü vardı. Çok geniş olmayan tuvaleti kan kokusu sarmıştı. Hem de çok fazla...

"Burada ne oluyor?" Kerem'in sesi kulaklarıma ulaştığında merakla ve korkuyla sorunun cevabı bekledim.

Emir bizim varlığımızı yeni fark etmiş gibi başını ağır hareketle çevirdi. Gözlerinin akları kırmızılaşmış, gözlerinde belli olan bir korku vardı.

İçimi yoğun bir huzursuzluk kapladı.

Emir iki dudağını araladı ama konuşmadı. Dudaklarını kapatarak birbirine bastırdı ve az önce odağı olan yere tekrar döndü.

Orada ölü biri vardı. Orada öldürülen biri vardı.

Yavaşça kapıdan içeri girdim. İçeriye girmemle kanın metalik ve pas kokusunu daha yoğun hissetmeye başlamıştım.

Adımlarımı durdurmadım, Kerem'in yanından geçerek Emir'e doğru ilerledim. Orada ölen kişi yüksek ihtimalle Emre'ydi ama emin olmalıydım. Emir, biz gelmeden önce Emre'nin adını seslenerek bağırıyordu. Bundan dolayı yüksek ihtimalle değil, kesinlikle ölen kişi Emre'ydi ama görmek istiyordum. Emre'nin nasıl öldüğünü görmek istiyordum.

Emir'in yanına yetiştiğimde kabinin içine bakmaya korktum. Bilmek istediğim şeyi bilmeye korktum. Kanlar içinde olan bir cesedi tekrardan görmekten korktum...

"Ben yapmadım..." Emir'in sesini duyduğumda duvara bakan gözlerimi ona eğdim. "Yemin ederim ben bir şey yapmadım. Dışarı çıkmış onu bekliyordum, geldiğimde böyleydi."

Yanında bacaklarımı kırarak eğildim, dizlerimi yere yaslamadan. Bir şey demeyerek Emir'i öylece izledim. Dokunsam ağlayacak gibiydi. Normalde belli olan çene kemikleri şu an daha da belliydi. Dişlerini birbirine bastırmış olmalıydı. Bunu bende yapardım bazen, canım sıkıldığında ağlamamak için...

Sıkıntıyla gözlerimi yumarak başımı kabine doğru çevirdim. Emre'yi görmeliydim. Emre'nin nasıl öldürüldüğünü görmeliydim.

Gözlerimi yavaşça, korkarak, istemeyerek araladım.

Gözümden birer birer yaşlar düştüğünü hissettim ıslanan yanaklarımla. Ardından birbirini takip eden gözyaşlarımın boynuma doğru izlediği yolu hissettim. Üşüdüğümü hissettim. Yandığımı da hissettim. Kasıldığımı, daha fazla korktuğumu hissettim. Titrediğimi hissettim. Bir uçurumdan düştüğümü hissettim. Gökyüzünden yere düştüğümü hissettim daha sonra da.

Aynı zamanda hissizliği de hissettim.

Emre gözlerimin önünde, kanlar içindeydi. Gözleri kapalı, dudakları hafif aralıktı. Klozetin üzerinde oturmuş, kolları iki yana sallanırken, bedeni kaymış, bacakları ileriye uzanmıştı. Her yerinde kan vardı. Her yerini kırmızı renk sarmıştı...

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin