🎭 13. BÖLÜM: MEKTUP
1, 2 ve 3.
Bir, iki ve üç.
Sayılar... Her şeyi, her şeyimizi simgeleyen sayılar. Her şeyi gösteren, öğreten, belirten, yaşatan sayılar. Canımızı yakan sayılar, mutlu eden sayılar, öldüren sayılar, yaşatan sayılar... Her şeyi simgelerdi sayılar. En küçük bir sayı mutlu edebilirdi ama aynı zamanda da canımızı da yakardı. Korkutur da, sevindirir de. Her anımızı yansıtırdı sayılar.
1, 2 ve 3.
Bir, iki ve üç.
Bir ceset, iki ceset ve üç ceset.
Öldüren, öldürdüğünü gösteren sayılar...
"Bu... bu imkânsız!"
Konuşamıyor, duyuyordum. Duysam da algılayamıyor sadece bakıyordum. Baksam da göremiyordum, öylece ayakta dikiliyordum. Ayakta dikilsemde her an yere yığılacakmışım gibiydi.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir ve on iki.
Bir, iki, üç ve dört.
4 kişi öldü, 12 kişi yaşıyor. 12 kişiden biri tehlikede, 11 kişi güvende. 1 kişi hayatını riske atacak, 11 kişinin bundan haberi olmayacak.
"İmkânsız değilmiş demek ki!" Sevgi öfkeyle ya da çaresizce bağırdı, emin değilim. "Demek ki değilmiş ki sırayla ölüyoruz!"
Emir ellerini saçlarının arasına geçirerek çekiştirdi. Dakikalarca öyle durarak yere baktı. Elleri saçlarında, başı yere eğik, yere bakıyorken öylece durdu dakikalarca.
"Neredeler?" diye sordum kendime geldiğimi anladığımda.
Merve neyi sorduğumu anlamış gibi bana bakarak eliyle koridorun sonunu gösterdi. "Kırmızı anahtarla açılan kapının odası."
Benim bulduğum odada ölmüşlerdi. Aynı Selin'de olduğu gibi.
Başımı hafifçe sallayarak odaya gitmek için arkamı dönerek ilerledim. Koridorun sonuna yetişmeden sola dönerek odaya baktım. Kapısı sonuna kadar açıktı ve içeriden düşük voltajlı, belli aralıklarla yanıp sönen turuncu renkli ışık parlıyordu.
Kısa sürede odanın önüne yetiştiğimde duraksamayarak içeri girdim. Kan ve yoğun bir şekilde çürük kokusu vardı.
Odada ilerlememe gerek kalmadan yerde beyaz bir çarşafla kapatılmış 4 kişi karşıma çıktı. Her biri farklı bir çarşafla sarılmış, yerde uzanıyordu. İkisi hariç diğer iki beyaz çarşaf belli bölgeleri oda da az voltajlı ışığa rağmen kırmızı duruyordu.
Tamamı beyaz olan çarşafların içindeki cesetleri es geçerek diğer ikisine ilerledim ve ikisinin arasına geçerek yere çömeldim. Solumda kalan cesedin üzerindeki çarşafa elimi götürdüm. Çarşafın uçlarından tutarak çarşafı kaldırdım ve yüzü açılana kadar çektim. Çarşafı açtığımda karşıma gözleri kapalı, dudakları aralık bir erkek yüzü belirdiğini kimin olduğunu kısa sürede anladım. Ege'ydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Teen Fiction"Sen şerifsin ben de katil," dedi sırıtarak. Ne kadar sırıtırsa sırıtsın gözlerinde ki korku kendini gösteriyordu. "Ya sen beni öldürürsün ya da ben seni. Her şekilde birimiz ölecek." "Sen aklını kaybetmişsin," diyerek geri kaçtım. "Ben kimseyi öld...