Ben geldiiimm. Bu bölüm güzel oldu bence yaa.
Çoook sevdiğim bir şarkıyla başlıyorum. Siz de dinleyin.
**
"Evet" dedim sonunda.
"Tamam, lütfen yüzüğü getirin"
Malfoy cebinden iki yüzük çıkardı. Benimkini parmağıma taktı. Güzel bir yüzüktü. Basitçe, kendisini davet ettiren gümüş elmas bir yüzüktü ama muhteşemdi. Bana onunkini verdi ve bende onun yüzüğünü parmağına taktım.
"Bay Malfoy gelini öpebilirsiniz." dedi bakan gülümseyerek.
Malfoy, ona bakmak için döndüğümde bana bakıyordu. Yapacak mı bilmiyorum. Evliliği gerçek yapabilmek için onu öpmeliyim. Yavaşça bana doğru hareket etti. Yüzünü yakınımda görebiliyorum. Bana yoğun bir şekilde bakıyordu. Ona yaklaştım ve bir saniye sonra dudaklarımız birbirine değdi. Dudakları çok yumuşaktı. Bunu daha çok yapabilmeyi diledim! Lütfen Hermione böyle düşünme. Birkaç saniye sonra dudaklarını çekip yan tarafına baktı.
Bakan, "Tamam ... tanıklar, buraya gelip parmağınızı bu kağıda koymanız gerekiyor, bu geçerli kılacak" dedi..
İki ölüm yiyen aramızdan yürüdü ve parmaklarını kağıda koydu.. Daha dikkatli baktım ve ölüm yiyenlerin kim olduğunu fark ettim. Goyle ve Blaise Draco'ya gülümsüyordu. Draco onlara sırıttı.
Neden bilmiyorum ama mide bulantısı hissediyordum ve başım dönüyordu. Sanırım tüm bunlar beni hasta etmişti. Malfoy'a söylemek istemiyordum, numara yaptığımı düşünebilirdi. Elimi başıma koydum ve terlediğimi hissettim. Aniden üşümeye ve çift görmeye başladım. Malfoy bana bakıyordu. Endişeli görünüyordu.
"Hermione iyi.." her şey siyaha döndü.
Gerçekten rahat bir yerdeyim. Tam olarak nerede olduğunu söyleyemem çünkü gözlerim açık değil. Her şey sessiz. Belki de ölmüştüm ve her şeyin bu kadar huzurlu görünmesinin nedeni buydu.
Kafamda çok az acı hissediyorum, bu yüzden ölmediğimi anlamıştım. Ölünce başınız ağrımazdı. Gözlerimi yavaşça açtım ve yanımda uyuyan birini gördüm ama aynı yerde yatmıyorduk. Daha iyi bakmak için başımı çevirdim. Malfoy kanepede uyuyordu. Etrafıma baktım ve Malfoy'un odasında olduğumu anladım. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Hatırladığım son şey kütüphanede olduğumdu. Belki orada uyuyakaldım. Belki bir şey oldu ve bana bir anı büyüsü yaptılar. Gözlerimi kapattım ve hatırlamaya çalıştım. Başımın döndüğünü hatırlıyorum. Belki de bayıldım, bulabildiğim tek mantıklı açıklama buydu.
Kendimi biraz hareket ettirdim çünkü rahatsız hissetmeye başlamıştım, yanıma döndüm ve birkaç dakika ona baktım. Bir melek gibi, çok huzurlu görünüyordu. Kötü adamlardan biri olması çok kötü. Ama dürüst olmak gerekirse bazen bunu umursamıyorum bile. Onu gülümserken gördüğüm özel anlar hoşuma gidiyor. Bugün gibi...
Aman Tanrım bugün. Goyle ve Blaise'in görgü tanığı olduğuna inanamıyorum. Ölüm yiyenlerin bir parçası olduklarını hiç düşünmemiştim. Lavender, Blaise ile çıkıyordu ve onunla ilgili incineceğim en son şey ölmesiydi. Ama ölmemişti. Sanırım bu yüzden bayılmıştım. Onu burada gördüğüme şaşırdım. Cehennemden ya da onun gibi bir şeyden gelmiş gibi görünmüyordu. Neden ölü gibi davrandığını anlamamıştım.
Hala Malfoy'a bakıyordum ve bacağını hareket ettirdiğini gördüm. Sanırım uyanıyordu, bu yüzden ona baktığımı belli etmeden arkamı dönüp tavana bakmaya başladım. Ayağa kalkıp bana doğru yürüdüğünü hissedebiliyordum. Bir an sonra yatağın köşesinde oturmuş bana bakıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/72862014-288-k967753.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As It Is • Dramione (Türkçe çeviri)
FanfictionBiri iyi, biri kötü, biri doğru, biri yanlış. Onca ölüm yiyen arasında kalmış bir Muggle doğumlu. Malfoy malikanesinde tutsak olmuş ünlü Hermione Granger. Biri malikaneye tutsak, diğeri karanlığa. Acılar, sürprizler, sevinçler, karanlık ve aydınlık...