46- ÖLÜ BALIK

69.9K 3.9K 1.7K
                                    

"Semih.." yumuşak bir ses kulaklarıma dolduğunda, gözlerimi kırpıştırıp yavaşça açtım. Çıplak göğsüne sarıldığım adam saçımı tüy kadar hafif bir şekilde okşarken gözümün içine bakıyordu.

"Uyan da kahvaltı yapalım." dediğinde dudağımı büzdüm. Onunla yirmi dört saat yatağın içinde durmak istiyordum.

"Biraz daha uyusak?" dedim göğsüne sokulurken. Tam kalbinin üzerine bir öpücük kondurup beline daha sıkı sarıldım. Kafamda bir baskı hissedince dudaklarını bastırdığını anlamıştım.

"Ama sen iyice uykucu oldun farkında mısın?" kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gülümseyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Islak, derin bir öpücük kondururken geri çekildi.

"Gülsüm abla gelecek birazdan, hadi güzelim." kafamı salladım. Mecburen kalkacaktık.

Bedenimi kaldırdığımda anında Sedat'da kalkmıştı. Çıplak olarak yataktan çıktığında ona bakmamak için bakışlarımı yorgana çevirdim. Yanda duran baksırını alıp giyindi. Bende çıplaktım ama sebepsizce seks harici öyle görünce ya da görülünce utanıyordum.

"Kalk üzerini giyinsene yavrum, ben mi giydireyim?" diye sordu pantolonunu bacaklarına geçirirken alayla.

"Gözlerini kapat." dedim huysuz bir şekilde. Son zamanlarda iyice huysuzlaşmıştım. Kemerini takarken, kaşlarını kaldırıp bana baktı.

"Saçmalama oğlum." dediğinde yeniden omuz silktim ve yüzüne bakmaya devam ettim. "Semih bakma yine ölü balık gibi."

"Ölü balık nasıl bakıyor ki?" dedim merak ederek. Kemerinin ucunu pantolonun kenarına yerleştirirken üzerime doğru geldi.

"Şimdi sana gösteririm nasıl bakıyor.." deyip beni kolumdan tutup yataktan çekince çıplak bir şekilde karşısında kaldım. O gözünü kapatmayınca ben kapattım.

"Bakma!" diye cırladım. Cidden adama onca şey yaptıktan sonra bundan mı utanıyordum? Bazen böyle huylarım olabiliyordu işte.

Birden bedenim havalandı ve kendimi baş aşağı sallanırken buldum. Ağzımdan korku dolu bir inleme kaçarken, Sedat elini kalçama koyup acıtmayacak bir şekilde şaplak attı.

"Şımarık." dedi ve birkaç adım yürüdü. Gözlerim kapalı bir şekilde beynime kan gitmezken durdum. Dolabı açıp bir şeyler aradı ve bulduktan sonra iki adımda yatağa yeniden geldi ve beni hafifçe yere bıraktı.

Baksır hariç diğer şeyleri yatağa bıraktı ve önümde diz çöktü. "Kaldır ayağını." dedi. Ayağımı kaldırınca bir tarafı ayağıma geçirdi, diğerine de aynı işlemi yaparken baksırımı yukarı çekti. Daha sonra pantolonuma elini atınca hızla kaptım.

"Tamam giyerim ben." dediğimde bana bir bakış attı. Ardından pantolonumu alıp yeniden diz çöktü. İtiraz edemezken pantolonu da giydirip üzerime çekti ve düğmesini kapattı.

"Bugün nereye gidelim?" diye sordu tişörtü kafamdan geçirirken. İki gündür işe gitmeyip benimle ilgileniyordu. Ama bugün son günüydü.

"Nereye gidebiliriz?" tişörtün eteklerinden tutup aşağı indirirken, bakışlarım hafif kaslı gövdesine kaydı.

"Nereye istersin ölü balık?" düşünür gibi dudaklarımı büzdüm. Aniden gelen fikirle gözlerimi sonuna kadar açıp gülümseyerek yüzüne baktım.

"Bugün evde kalıp film izleyelim mi? Elif ile beraber." dediğimde gülümsedi. Uzanıp dudağımdan öptü.

"Olur yavrum." dediğinde boynuna sarıldım.

Daha sonra o da üzerine gömleğini giyindi ve ilikledi. Gülsüm abla geldiğinde hep beraber kahvaltı yaptık. Ben erkenden bitirip Elif'i kucağıma aldım ve biraz öpüp kokladım.

Sedat rahat etmek için gidip altına bir gri eşofman ve üstüne de siyah bir tişört geçirdi. Bende eşofmanımı giyinince yürütecdeki Elif'i kucağıma aldım.

"Hadi geç bakalım." dedi televizyonu açıp, internet kısmına girdi.

Televizyonun yanında ki koltuğa geçtiğimde kucağımda ki Elif'i aldı ve kendi göğsüne yatırdı. Üzerimize tüylü pikeyi çektiğinde bir bacağını onun bacaklarının üstüne atıp kafamı göğsüne yasladım. Elif uslu uslu babasının koynunda duruyordu.

"Ne izleyelim?" dediğinde önceden araştırıp izlemediğim siyasi filmini söyledim.

"Kafes." dediğimde kafasını salladı ve filmi açtı. Film başladığında Sedat'a daha sıkı sarıldım. Gülsüm abla bugün televizyon bizim elimize geçtiği için mutfakta kendi dizisini izliyordu.

Filmi dikkatle izlerken Sedat kızının sırtını okşarken iki taraftan da kuşatılmış olmak onu rahatsız etmiyordu. Filmde ki hapishane sahnelerine gelince burnumu çektim. Sanırım ağlıyordum.

"Sedat ben koğuşu özledim.." dedim biraz daha göğsüne yapışırken. Sedat hafifçe güldü.

"Hapishaneyi özleyen ilk insan olabilirsin sanırım Semih." dediğinde omuz silktim.

Beni bir çöplüğe koysalar, orada güzel anılar edinsem orayı bile özlerdim. Çok fazla duygusaldım ve bu sinirlerimi bozuyordu.

"İso abiyi de özledim..." dedim sesim titrerken. "Biliyor musun sokakta gezerken, yeniden hapise girip onun yanına gitmek istedim."

Sedat derince bir nefes aldı, kafasını eğip saçlarıma öpücük kondurdu. O günü hatırlatınca yeniden üzülüyordu. Zaten şimdi evde durup benimle film izlemeye ikna olmasının sebebi de buydu.

"Sedat oğlum.." Gülsüm abla seslenince ikimizin bakışları da ona döndü. Sıkıntılı görünüyordu. "Yeliz aradıda se-"

"Abla, konuşmayacağımı söyle." dedi Sedat sıkıntılı bir sesle. Ablası ile aralarında nasıl bir konuşma geçmişse, Sedat onu silmişti. Beni gönderdiği için olduğunu düşünmüyordum, ne olursa olsun affederdi. Ama canını sıkan başka bir şey var gibiydi.

"Tamam oğlum." dedi Gülsüm abla üzgün bir tonda. Onların kötü olmasını istemiyordu. Mutfağa geri dönerken, bakışlarımı dişlerini sıkan Sedat'a çevirdim.

"Sedat.."

"Film izlerken konuşulmaz..." dedi yalandan kızgın bir sesle. Ama aslında konuyu değiştirmek istediğini anlamıştım. Israr etmedim. Göğsüne yaşlandım ve filmi izlemeye devam ettim. Elif çoktan babasının güvenli kollarında uykuya dalmıştı.

"Burada hep sağcıları övmüşler, beğenmedim." dedim filmin sonlarına doğru. Sedat'ın vücudu titredi.

"Dünyanın en güzel filmi desene." alayla konuşunca burnumu kırıştırdım.

Filmde adam sokakta yürürken, sevdiği kadına ait olan kitaptan 'bekle.' notu düşünce burnumun direği sızlamıştı. Sedat'a baktığımda duygusuz bir şekilde izliyordu. Ama ben iç çekerek ağlıyordum.

Çok ağlayınca bir süre sonra uykum geldi. Sedat'a biraz daha sokulunca belimi okşamaya başladı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken, Elif ve ben Sedat'ın göğsünde uyuya kalmıştık.

KOĞUŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin