35- SOLCU

72.2K 4K 3.2K
                                    

Hoca ders anlatırken dediklerini duyuyordum, hocayı izliyordum ama aklımın içinden daha farklı şeyler düşünüyordum. Dışarıdan dersi dinliyor gibi gözüküyordum kesin.

"Alo başkan dersteyim, ben seni birazdan arayayım." bir fısıltı sesi geldiğinde baygın bakışlarımı çevirip sıranın altına biraz eğilip telefonla konuşan solcuyu gördüm. Telefonu kapatırken göz göze gelmiştik, bana bir bakış atıp gözlerini çevirdi.

"Evet arkadaşlar anladınız mı?" diye soran hocaya döndüm. O kadar heycanlı anlatıyordu ki anlamasam bile üzülmesin diye anladım derdim.

"Hocam şu kısımı anlamadım." ön taraflarda bir çocuk kaleminin ucu ile tahtadan bir kısmı gösterince hoca hızla oraya döndü.

"Bak o formül..." diye başladığı sırada yine hayal kurma vakti diyerek baygın baygın tahtaya bakmaya başladım.

Aslında bir ara dersi dinliyordum, sırf Sedat için ama daha sonrasında kopuyordum. Bence dikkat eksikliği vardı bende. Zil çaldığında derste yarım kalmıştı.

Millet dışarı çıkarken bazıları her test kitaplarını alıp öğretmenlerin olduğu odaya doğru ilerliyordu heycanla. Bende sırama yaslanmış baygın baygın etrafa bakınıyordum.

"Yoldaş, derneğe geleceğim bugün." dedi Tuna ayağa kalkıp sıranın önünde dururken. Şimdi dikkatimi daha çok çekmişti.

"Tamam ben dersten sonra gelirim." deyip birkaç saniye sonra telefonu kapattı. Tam dışarı doğru yürümeye başlamıştı ki ona seslendim.

"Tuna!" ismini duyduğunda durup kafasını çevirdi, benim seslendiğimi görünce göz kırptı ne var anlamında, ardından geri dönüp iki adımda yanıma geldi.

"Buyur?" dedi üstten bir tavırla. Her konuşması sanki birini dövebilecek, kavga çıkaracak kadar aksiydi.

"Dernek dedin ya, solcular ile ilgili bir dernek mi?" sanırım benden bu soruyu beklemiyor olacaktı ki kaşlarını çattı.

"Evet de hayırdır?" diye sordu biraz daha yaklaşıp. Sırada dikleştim.

"Bende gelebilir miyim?" afallayıp yüzüme baktı.

"Solcu musun?" diye sorduğunda kafamı salladım. Yüzü hafifçe yumuşamış gibiydi. Etrafına bir bakış atıp yanıma oturdu.

"Adın ne?" diye sordu, keşke şuan Deniz,Mahir,Taylan gibi isimler söyleyip onu daha fazla etkileyebilseydim.

"Semih.." dediğimde elini uzattı. Elini sıktım.

"Neden derneğe gelmek istiyorsun?"

"İlgim var, ama nereden başlayacağımı bilmiyorum. Derneklere katılıp bende bu yol için bir şeyler yapmak istiyorum. Bir abim var, solcu kavgası yüzünden içeride yatıyor şuan, o anlattıkça daha da bir benimsedim..."

Anlattığım şeyler onun bana ilgisini çekmiş olacak ki heycanlı bir şekilde dinliyordu. Hatta derste bile yanımdan kalkmamış fısıldayarak da olsa konuşmuştuk.

Matematik dersinde bana yardımcı olmuştu birkaç soruyu çözerken, bende ona Dil bilgisi kısmında yardımcı oldum. Hissediyordum ondan çok iyi bir arkadaş olacaktı bana..

"Görüşürüz Semih, ben seni ararım." dedi elini cebine koyarken, dershanenin köşesinden ayrılıyorduk. O çarşıya gidecekti, bende eve.

"Görüşürüz..." dedim gülümseyerek.

Ardından arkamı dönüp çantamın ucundan tutarak otobüse doğru yürüdüm. Tam kaçıracaktım ki koşup hızla bindim, nefes nefese kaldığım için akbili basarken şoför ile göz göze geldik. Sanki otobüse değil de ona binmişim gibi sinirli sinirli bakıyordu. Ona hafifçe gülümseyip arkalara doğru ilerledim, boş bir yer bulunca hemen oturdum.

KOĞUŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin