Kafamda ki bereyi bir daha yoklayıp çantamın kolunu kavradım. Evin önüne geldiğimde bahçeden içeri girdim ve kapıya doğru ilerledim. Tek hedefim vardı, bugün kimseye görünmeden direkt uyumak. Tabi Sedat ile aynı yatakta uyuduğumuz için bu biraz sorun olabilirdi ama koltukta uyuyakalmış taklidi yapabilirdim. Ama yine de Sedat beni yatağa taşırdı. Hiçbir çözüm yolu bulamazken anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Mutfaktan sesler gelirken kapıyı kapattım ve çantamı kenara bırakarak hareketli bir şekilde şarkı söyleyen Gülsüm Sultan'a sinsi bir şekilde yaklaştım.
"Vay vay vay..." dediğimde irkilerek bana döndü. Normalde planım direkt yatak odasına geçip uyumaktı ama az önce düşündüğüm şeyler ile en mantıksız olanın bu olduğuna kanaat getirdim.
"Ödümü kopardın eşek sıpası..." dedi baş parmağını dişlerine koyup kafasını kaldırırken. Kaşlarımı kaldırdım.
"Sedat'a eşek dedin..." onun yanında Sedat diyebiliyordum artık, onun anlattığına göre o da babasına kendi taktıkları lakap ile seslenirmiş. Yarı Kürt olduğu için, yabancı bir kelime kullanıyorlardı ve ben aklımda tutamıyordum.
"Bu sefer gerçek babana gönderelim bu lafımı.." dediğinde sırıttım. O da gülümseyerek işine geri döndü.
Odaya gidip okul üstümü çıkardım, ardından eşofmanlarımı giyinirken beremi çıkarıp aynadan pembemsi saçlarıma baktım. Toz pembe kıvamında hafifçe sarıya çalan bir renkti. Bir tarafı ise halen eski saç rengimdi. Saçlarımı karıştırıp yeniden beremi taktım.
Bugün dershane çıkışında iki gün önce gidip sorduduğum bir kuaföre gidip saçımı boyatmıştım. Sedat'ın haberi yoktu, ve ne kadar saklayabilirim bilmiyordum. Görünüşe göre akşam ezanı okunmadan yakalanırdım ama yine de şansımı deneyecektim.
Salona geçecekken yürütecde televizyonun önüne gelmiş dikkatle önünde ki çizgi filmi izleyen Elif'i görünce gülümsedim. Ardından mutfağa ilerledim. Gülsüm teyze masayı hazırlıyordu. Yaptığı dolmayı da masaya koyduğunda bana bir bakış attı.
"Niye bere ile geziyorsun paşam?" dedi tezgaha geri dönerken. Gülsüm teyzenin ağzından laf çıkmayacağını bildiğim için beremi çıkardım. Tam salatayı eline almıştı ki bana bir bakış attı ve salatayı geri tezgaha bıraktı.
"Ne yaptın saçlarına!" dedi şokla. Ardından birkaç adımda yanıma gelip saçlarıma dokundu. Çokta kötü tepki değildi ama sanki bir otu tutuyormuş gibi davranıyordu.
"Biraz değişiklik yaptım." dedim gülümserken. Bakışları yüzüme kaydı.
"Sedat oğlum bu saçı görürse seni mahveder." kaşlarım çatılırken omuz silktim.
"Diyemez bir şey.." dediğimde benden ayrıldı ama halen şok halindeydi. Ben konuşurken bana bakıyordu ama salatayı masaya koymayı da ihmal etmedi.
"Sanki kötü bir şey mi yaptım? Hem ben on sekiz yaşındayım, yakında on dokuz olacağım. İstediğimi yaparım. Gelsin ona da söyleyeceğim bunu.." dedim dik bir şekilde.
Tam ağzımı kapatmıştım ki kapının kilidinin açıldığını duyunca korkuyla kenara saklandım. Gülsüm abla bir kahkaha atarken ben hızla beremi taktım ve aradan çıkan saçlarımı içine sıkıştırdım.
"Bozuk olan makine Hülya hanımın kontrolünde olanmış. Ve açık etmemiş bunu." Cengiz abinin sesini duyduğumda onunda geldiğini anlamıştım. Kapının kapanma sesi ve Elif'in yürütecinin sesini duyunca babasını görünce ona doğru koştuğunu tahmin ettim.
"Gülsüm Sultan ne olur çaktırma." dedim az önce ki delikanlılığım aniden solunca. Gülsüm Sultan kafasını gülerek salladı. Ona bir öpücük yollarken kenardan çıktım ve içeri doğru yürüdüm. Cengiz abi ceketini çıkarmış askılığa asıyordu. Sedat ise Elif'i kucağına alıp sevmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOĞUŞ
Genç Kurgu[TAMAMLANDI] Genç bir gay mahkumun, sıradan bir koğuşa girmesi ile başladı tüm hikaye.