"Semih burada sakin sakin otur ve toplantının bitmesini bekle tamam mı?" dedi bininci kez uyararak. Oturduğum masanın üzerine eğilmiş beni tembihliyordu sürekli. Sanki yaramaz bir çocuktum. Ne var iş bitene kadar karşı masada oturup onları bekleyecektim.
"Tamam ya neden salakmışım gibi bin kere uyarıyorsun?" pipet ağzımdayken gözlerimi yukarı çevirip ona baktım.
"Estağfurullah..." dedi gülerek, ardından uzanıp yanağıma sıkı bir öpücük kondurdu. Geri çekilecek sanarken yetmemiş olacak ki kafamdan tutup biraz daha yakınlaştırdı ve dişlerini yanağıma geçirip ısırdı. Kaşlarım çatılırken biraz uzun süre ısırınca omzuna hafifçe vurur gibi yaptım.
"Acıyo!" dedim mızmızlanarak. Isırdığı yeri öpüp gülümseyerek bana döndü.
"Gidiyorum ben şimdi tamam mı?" kafamı salladım ve yanağımı tutarken yeniden kolamdan içmeye başladım. O bana bir bakış daha atıp masaya doğru ilerledi. Daha kimse gelmemişti.
Sedat ve Cengiz abi konuşmaya dalmışken biraz sonra iki erkek, bir kadın benimkinin masasına doğru ilerlediler. Erkekler tamam da, kadın altına bir şey giyinmeyi unutmuştu sanırım. Sedat ve Cengiz abi ayağa kalkıp onları karşılarken Sedat üç saniye kadınla tokalaştı ve dört saniye yüzüne baktı.
Kadın o kadar yer varken gidip Sedat'ın yan tarafına gülümseyerek oturunca kaşlarımı çattım. Sedat'ın gözleri bana dönmüştü bir salise ama ardından bakışlarını masadakilere çevirdi.
Tek odağım o kadın olmuştu. Çünkü normal davranmıyordu, herkes ciddi konuşurken o gülümsüyor bazen de kahkaha atıyordu. Dikkat çekmek için, ama benden başka kimsenin dikkatini çekmemişti. Benim de dikkatimi iyi yönden çekmemişti tabi ki.
On dakika kadar olmuştu ve gözümü ayırmadan Sedat'ı izliyordum. Şu ana kadar en fazla on saniye baktı, ve eğer o süre artarsa çıldıracağımı biliyordum. Sedat'da bunu biliyordur umarım.
Kadın Sedat'a hafifçe eğilerek bir şeyler söyleyince kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Pipeti yavaş yavaş ağzımdan çıkarırken Sedat onu dinliyordu ama masada hafifçe elini kaldırıp bana dur ya da sakin ol anlamında bir işaret verdi. Kadını dinliyordu ama gözleri bendeydi.
Kadın hafifçe ona yaklaşıp daha dibine girerken, masada ciddi görüşmenin dışında gülüşmeler de oluşmaya başlamıştı. Ve bu gülüşmeler kadının refleks ya da bilerek bilmiyorum ama Sedat'ın omzuna alnını koyup gülmesi ve elini koluna atması ile benim sinirlerimi çoktan bozmuştu.
Bu hareket Sedat'ı da panik yaparken kadın elini çekmeyince ne ara sandalyemi iterek ayağa kalktım. Sedat bana uyarı dolu bakışlar atarken umursamadan çatık kaşlarım ile masaya doğru ilerledim.
Aynı saniye Sedat telaşla ayağa kalktı ve masadakilere bir şey söyleyip masadan ayrıldı. Kadının kaşları çatılırken Sedat ben masaya yetişmeden bana yetişti.
"Gel buraya." dedi beni kolumdan tutup hiç istifini bozmadan hızlı hızlı yürümeye başladı. Adımları o kadar büyüktü ki ona yetişemiyordum. Zaten yetişmekte istemiyordum. Geri arkama dönmeye çalıştım.
"Bırak beni, kimin kocasına dokunuyormuş göstereyim ona!" dedim kimsenin olmadığını bilerek rahat konuşuyordum. Ama onun bırakmaya niyeti yoktu, benim de kadına saldırmadan giymeye niyetim yoktu.
Çırpınmaya başlayıp onun yürüyüşünü engelleyince durdu ve ben çırpınırken yüzünü buruşturup elimi kolumu tuttu, ardından biraz eğilip kalçamın biraz altından tuttu. Beni havaya kaldırıp omzuna aldığında kalçama bir tane şaplak attı.
"Rahat dur Semih!"
"Yah bırak beni!"
Karşıdan iki tane kadın gelirken bize bakıp sırıttılar. Ben tersten görüyordum daha doğrusu. Sedat'da hiç aldırmadan yürüyordu. Asansöre bindiğimizde içerde bir kişi vardı ve kıkır kıkır gülüyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/232178261-288-k833618.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOĞUŞ
Ficção Adolescente[TAMAMLANDI] Genç bir gay mahkumun, sıradan bir koğuşa girmesi ile başladı tüm hikaye.