54- KARANLIK

59K 3.7K 2.7K
                                    

Amatör bir çizim olduğunu unutmadan yorumlayalım... vee çok güzel olmuş çok beğendim ya ben... Teşekkürler Ayşe ❤️

"Gel teyze..." dedim beklediğim köşede arabalara korkarak bakan teyzeye. Yüzüme bakıp gülümsedi, kolumu uzağında sıkı sıkı tuttu kolumu.

"Arabalar durmayacak gibi geliyor bazen oğlum..." dedi kendini açıklamak ister gibi. "Evet teyzem bazıları öyle." hak verirmiş gibi konuşunca gülümsedi.

Yavaş yavaş karşı tarafa götürünce bana gülümsedi ve teşekkür etti. Ona gülümserken bir korna sesi duyunca kenara baktım. Arabanın içinden Eylül abla bana el işareti ile gel diyordu.

Kafa sallayıp karşıdan karşıya geçtim ve arabaya doğru ilerledim. Arabanın kapısını açıp oturduğumda kapıyı kapattığım an şehrin kuru gürültüsü azalmıştı.

"Naber Semih?" dedi gülümseyerek direksiyonu çokça taktığı bileklikli kolları ile çevirirken. Dikiz aynasından arkaya bakarken gülümsüyordu.

"İyi abla, sen nasılsın?"

"Abla deme ya, Eylül de." aksanı ile çok fazla şeker konuşuyordu. Gülümsedim.

"Tamam.." dediğimde çarşının ortasına girmiştik.

"Nereye gideceğiz?" diye sordum çantamı arkaya atarak.

"Bara gideceğiz, ama abime söylemek yok.. Sonra kızıyor bana ama en eğlendiğim ortamlar orası ya..."

İşte şimdi sıçmıştım, Sedat konum at demişti ve muhtemelen barda olduğumuzu görürse gelip beni alır, kardeşine kızardı. Eylül abla da bir daha benimle konuşmazdı. Derin bir şekilde ofladım.

Daha sonra bir kafenin önünde durunca, hızla WhatsApp'a girdim ve önünde durduğumuz mekanın konumunu attım. Ona yalan söylediğim için içimde büyük bir sıkıntı olsa da, yine elimden gelen bir şey yoktu. Eylül benimle dolaşmak isterken abisi ile karşı karşıya gelirse muhtemelen büyük bir kriz çıkardı.

Akşam çökmek üzereyken bir ışıklı mekanın önünde durunca, etrafıma bakındım. Müzik sesi dışarıdan bile duyuluyordu. Eylül hevesle anahtarı çekti ve bana bir bakış atıp dışarı çıktı. Bende onunla beraber dışarı çıktım ve ellerimi montun cebine koyup onu takip ettim. Elini sırtıma koyup beni yönlendirirken ağzı kulaklarındaydı.

İçeri girip bir köşeye doğru yürüdük, çok yoğun müzik sesi olduğu için yüzüm buruşsa da devam ettim. Eylül bir grubun yanına gittiğinde bizi fark edenler Eylül'e büyük bir şekilde gülümseyip birkaç nida attılar.

"Eylül reis gelmiş!" dedi kumral bir çocuk. Herkes benden büyüktü bu belli oluyordu.

"Hoşgeldin Eylül'üm." dedi bir esmer kadın. Eylül zarif elleri ile herkesle kendi stillerinde tokalaştı. Ardından gözler bana döndü.

"Kim bu çocuk?" dediğinde Eylül bana bir bakış attı.

"Abimin yeğeni, benim de yeğenim yani.." dediğinde biraz da koruma iç güdüsü ile bu kadar açıklama yaptığını anlamıştım.

"Sedat abinin mi?" diye sordu kumral genç. Eylül kafasını sallarken hemen koltuğa oturmuştu. Yırtık bir kot pantolon ve soğukta sanki hiç üşümüyormuş gibi giydiği kısa üstüne yapışan tişörtü vardı üzerinde.

"Hoşgeldin." dediler hep bir ağızdan.

"Hoşbulduk." gülümseyerek yerime geçerken, yeniden bir utanma faslı yaşadığımı anlamıştım.

"Almanya'da bizi götürdüğün mekanlar kadar güzel olmaz ama burası da güzel mekandır." dedi kumral genç, Eylül mekanı incelerken. Eylül kafasını salladı.

KOĞUŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin