Kantinden aldığım çikolatayı yerken dershaneden çıkan son iki kişiye baktım. Tam yarım saattir Sedat'ı bekliyordum. Beni alacağını söylemişti ama ben onu beklediğim süre boyunca iki kere eve gidip gelirdim.
"Hoca soruyu çözerken zorlandı biraz, sanki bizi hemen göndermek için sonuca bakıp evet bu falan dedi, güvenemedim evde yeniden çözeceğim." gözlüklü çocuk arkadaşı ile konuşarak önümden geçerken baygın bakışlarımı ona çevirdim. Şöyle olsam Sedat beni el üstünde tutardı sanırım.
Sedat'ın arabasını gördüğümde yaslandığım duvardan ayrıldım ve çikolatadan bir ısırık daha alıp gözlerimi arabanın içinde ki karizmatik adama diktim. Arabayı tam önümde durdurunca çikolatanın poşetini on adım kadar uzaktaki çöp kutusuna sallana sallana gidip attım. Ardından onun sinirli bakışlarına aldırmadan yine yavaşça gelip arabaya bindim. Sırtımda ki çantayı çıkarıp arabanın arkasına koydum, ceketimin önünü açarken halen arabayı sürmemişti.
"Çok şımardın sen biliyorsun değil mi?" yüzüne bakmıyordum. Çünkü bakarsam korkardım.
"Ne yapsaydım? Çevreye zarar mı verseydim?" diye sordum emniyet kemerimi takarken. Birkaç saniye daha bakıp yeniden motoru çalıştırdı ve bir hızla gaza yüklendi.
"Niye geç geldin?"
"Çıkarken bir makinenin bozulduğunu söylediler, ona bakmaya gittim." dediğinde kafamı salladım, geçerli bir sebep. Ardından arkaya doğru eğilip çantamın ön gözünden küçük bir kağıt çıkardım.
"Sedat hocalar birkaç kitap söyledi, onları almam gerekiyormuş." dedim kağıdı çıkararak. Kağıdı elimden alıp iki parmağının ucuyla yazılanlara baktı ve ceketinin ön cebine koydu.
"Yarın gider alırım." dediğinde kafamı salladım. Biraz sonra söyleyeceğim şey için yumuşasın diye boştaki elini alıp avuç içini ve elinin her köşesini öptüm. İlk bir afallasa da izin verdi.
"Öp başına koy bir de." dedi daha yumuşak bir sesle. Ona dönüp sırıttım.
"Tamam." dedim elini tutup öptüm ve başıma koydum. Sedat kahkaha atarken bende eline bir öpücük daha kondurup yerime döndüm.
"Ben saçımı boyatacağım." dedim halen gülümseyen adama. Kahkahası durup kaşlarını çatarken bana doğru döndü.
"Boyatmak derken?" sert sesiyle konuştuğunda yutkundum.
"Böyle sarı,gri ya da kırm-"
"Saçma sapan konuşma Semih." dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Yapacağım." dedim inatla. Yeniden sinirlenmişti.
"Yaptığın an yüzüne tükürürüm." dediğinde şok ile yüzüne baktım. Ne var saçımı boyatıyorsam.
"Yobaz mısın?" diye sordum saçma bir şekilde. Elini kaldırıp susturdu beni, yine sinirlendirmiştim. Bende önüme döndüm.
Eve yaklaştığımızda bugün eve Yeliz ablanın kocası Tayfun abinin yemeğe geleceğini hatırladığımda ofladım. Gelince gece yarısına kadar gitmiyorlardı.
Araba durduğunda Sedat bana bir bakış atıp arabadan indi. Bende çantamı arka koltuktan aldım ve aşağı indim. Sedat arabayı kitlerken önden önden gidiyordu. Ona yetişip kemerini geçirdiği yere işaret parmağımı geçirdim. Beraber eve doğru yürüdük. Kapının önünde durup zili çaldığında birkaç saniye sonra kapı açıldı. Gülsüm abla elinde Elif ile açmıştı.
"Hoşgeldiniz." dedi gülümseyerek.
"Hoşbulduk." dedi Sedat samimi bir şekilde. Ben onu bırakıp ayakkabımı çıkardığımda o da çıkarıp içeri geçmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/232178261-288-k833618.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOĞUŞ
Ficção Adolescente[TAMAMLANDI] Genç bir gay mahkumun, sıradan bir koğuşa girmesi ile başladı tüm hikaye.