Fanart: wingedcorgi (Twitter, Tumblr)
Lily aldığı cevabın karşısında neredeyse bayılacaktı. "Nasıl?"
Sirius tekrar kapıya yaslandı, elinde uzun bir süre boyunca Doksi'lerle uğraştığını gösteren, kabarcık benzeri yaralar vardı. "Tuhaf, tavus kuşu gibi giyinmiş bir kadın geldi bugün. Beni Stubby Boardman diye çağırdı, sanırım onun ülkesinde bayağı ünlüyüm. Az kalsın kalçasına imza atmamı isteyecekti, olgun kadınlara bayılırım, keşke kabul etseymişim..."
"Sirius," dedi Lily. "Ciddi ol, birkaç dakikalığına, ciddi ol."
"Aslına bakarsan Sirius olmayı tercih ederim." Lily'nin ifadesine karşı dudak büktü. "Peki. Adı neydi, hatta öğretmeye çalışmıştı, tekrar karşılaşırsak diye..."
"Alison," dedi Dorcas.
"Her neyse işte, Aylak'ın kopyası başka ne olacak," dedikten sonra iki gözünün arasına düşmüş saçı nefesiyle uçurmaya çalıştı. "Geldi bu Alison, bağırdı çağırdı, cikledi mikledi, Kraliçe'ye hakaretler yağdırdı, Dumbledore'u görmek istedi. Yok, sonra dedi ki, bak aynen iletiyorum: 'Ben, kızım Marlene'in siteril ve güvenli ortamlarda tedavi görmesini istiyorum.' Sonra ben de patlattım kahkahayı dedim ki: 'Sen daha konuşmayı bilmiyorsun, ne kızından bahsediyorsun? Bu dünyadaki en güvenli yer burasıdır, Dumbledore'un yanıdır.' Bak ne güzel de kafiye yaptım. Sonra Müdür geldi, o da dedi ki: 'Eğer isterseniz, Madam, elbette ki Miss McKinnon'ı götürebilirsiniz. Fakat sorumluluk tamamen sizde olacaktır.' Sonuç olarak, Pomfrey ve diğerleri gitti ve içeride yaklaşık 20 tane Doksi'den başka kimse yok, sanırım yuvalarını yanlışlıkla patlattım, onlar da bana birazcık kızdılar, elimdeki şey onların eseri. Ve son! Reverans..."
"Sirius," dedi Dorcas sessizce. "Baykuşunu kullanacağız. Bu arada, Alison, gerçekten de Marlene'in annesi."
"Ah, hiç sorun değil –Bir saniye, ne?!"
*
Güneş yavaş yavaş ufuk çizgisinde yerini alırken Baykuşhane'ye yol alan Lily ve Dorcas, Sirius'un baykuşunun neye benzediğini hatırlamaya çalışıyordu.
"Siyah mıydı, yoksa kahverengi mi?" diye sordu Dorcas merdivenlerden çıkarlarken. "Paramı Zebra baykuşlarına koyardım."
İçeri girdiklerinde Lily, "Göklerin Tanrısı," dedi. "Zeus! Zeeuus!"
Boyutundan daha çok genç olduğu anlaşılan kar beyazı baykuş kanatlarıyla havayı dalgalandıra dalgalandıra Lily'nin koluna iniş yaptığında, sevindiğini belirten bir ses çıkardı. "Sirius için bir teslimat göndermen gerekiyor, St. Mungo Sihirsel Hastalıklar ve Sakatlılar Hastanesi'ne," dedi Lily. "Gidebilir misin?"
Zeus, Lily'nin parmağını hafifçe gagaladıktan sonra dramatik –Fazlasıyla Sirius'u anımsatıyordu ve gurur duyan bir tavırla kafasını kaldırdı, bacağını uzattı. Lily, üstüne adres yazmış olduğu zarfı rulo haline getirdi.
"En hızlı bir şekilde," dedi Lily. "Bu, çok önemli."
Zeus havalandıktan sonra Dorcas "Kuş dişi," dedi. "Neden adını Zeus koysun ki?"
"Tipik Sirius. Tuhaf şeylere bayılır," dedi Lily. Merdivenlerden inmeye başladılar.
"Hiç mi vicdan azabı duymuyor? Nasıl hiç sorun yokmuş gibi davranabiliyor?" diye sordu. "O, bu haldeyken, kendisi neden böyle, bu kadar mutlu, korkusuz?... Bana dokunuyor, gerçekten."
Dorcas gözlerini kırptıktan sonra gülümsedi. "Çünkü onun umudu var. Ve bu dünyada korkudan daha güçlü bir duygu varsa, o da umuttur."
Yaklaşık on beş dakika sonra Dorcas erkenden yatmaya çıkmıştı. Lily ise Büyük Salon'a girdi, masada yalnız başına, pürdikkat Yüzüklerin Efendisi'ni okumakta olan Remus'un yanına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 1 - Karanlık Çökünce
FanficHer şey başlamadan önce... Altın kız Lily Evans'ın tek dileği Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'ndaki son senesini iyi bir not ortalamasıyla ve tercihen, olaysız bitirmektir. Ama başındaki dertler onu yalnız bırakmayacaktır. Bir yandan Öğrenciler...