33 - L'Étranger

292 14 13
                                    

Onları oldukça zorlayan ve bazı konularda soğuk terler döktüren bir Biçim Değiştirme sınavından çıkmışlardı. Remus Lupin, her ne kadar sınavının fevkaladenin de fevkinde geçtiğini söylerse söylesin, sınav sonucunu gerçekten umursayacak kişiler ona inanmıyordu.

"En azından bitti," dedi Peter, yatağının direğine uzatmaya çalışırken. "Şimdi ise Haziran ve Temmuz'u bekleyeceğiz."

"Boş ver onu Kılkuyruk," dedi Sirius, James ile pencere önüne oturduğu zaman. "Çatalak'ın bize anlatacağı fevkaladenin de fevkinde şeyleri var."

"Sana tekrar söylüyorum," dedi Remus, çantasından birkaç karesi koparılmış çikolatasını çıkarırken, "birdenbire ağzımdan çıktı. Ayrıca kocakarı gibi dedikodu yapma."

"Ne gibi?"

"Kocakarı."

James tek kaşını kaldırarak Remus'a döndü. "Bunları nereden öğreniyorsun?" diye sordu saf alaycı bir sesle.

"Annem kendine şu son zamanlarda Muggle dünyasında çok moda olan ve 'telozon' denilen şeyden almış," dedi dudaklarını büzerek. "Maksat sıkılmamak olunca, evlilik programlarını bile izleyebiliyorsun."

"Nasıl bir şey?" diye sordu Sirius büyük bir ilgiyle.

"Böyle siyah beyaz, –ama renklileri de var! Elektrik ile çalışıyor. Mesela Persephone'ye ilanıaşk yapmak için aynanın karşısında prova yapan Walter'a bak –işte bir kutunun içinde onu gösteriyor."

"Kutu mu?"

"Küçük, metal bir kutu."

"Peki, telozondaki insanlar," dedi James, masum bir merakla, "ne yiyorlar?"

Remus gözlerini devirdi. "Neydi senin anlatacağın şu fevkaladenin de fevkinde şey?"

"Ben anlatmayacaktım!" diye itiraz etti. "Patiayak beni zorladı!"

"Seni zorlasaydım şu anda üstünde yalnızca aletini koruyan bir yaprak parçası ile Evans'ın önünde kabile dansı yapıyor olurdun." Sirius bacak bacak üstüne atarak James'e sırıttı. "Sen değil miydin gece gece yatakta yanıma gelip... kulağıma ateşli ateşli, ayıp şeyler fısıldayıp... merhamet dilenen?"

"Beni ıslak rüyalarınla karıştırmış olmalısın," dedi James hiç oralı olmayarak. "Çünkü gece gece değil, sabah sabah yanına geldim."

"Neler oluyor?" diyerek kontrolü eline aldı Remus.

"Çatalak Evans'a çok fena tutulmuş ama Evans'ın hislerinden emin olamadığı için ayın denizde oluşturduğu gelgit gibi bir etkiyi Evans'ın üzerinde de oluşturuyor. Tüm gece bana Evans'ın bacaklarının ne kadar pürüzsüz olduğunu, saçlarının ne kadar yumuşak ve her bir dalganın arasındaki ışık yansımalarının ne kadar parlak ve bilimsel olarak kanıtlamasının imkânsız olduğunu ve o pembe dudaklarını ısırdığı zaman ne kadar da çekici ve karşı konulamaz göründüğünü anlattı durdu. Bir keresinde Evans'a çarptığı zaman bizimki neredeyse gidiyormuş, anla işte, sonra da ikisi birlikte Quidditch oynamışlar..."

"Bunu şiddetle kınıyorum."

"...'Ah, Patiayak, süpürgenin üstünde sanki her an kırılmaya hazır bir şaheser gibi görünüyordu, öyle ki yanından ayrılıp onu yer çekiminin insafına teslim etmeye cesaret edemedim...' Bu ve bunun gibi iğrenç, mide bulandırıcı iltifatları dün gece en-mükemmel-ben gibi uyanık olsaydınız duyabilirdiniz. 'Ah, Patiayak... Geceleri rüyamdayken bile o kadar asi, o kadar inatçı ki bir türlü doğru anı bulup gerçek hayatta ne diyeceğimin provasını yapamıyorum...' Sonra, Evans parfümünü değiştirmiş. Tüm gece bir de onu dinlemek zorunda kaldım. Yok ne kadar da baş döndürücüymüş, ne kadar da uyandırıcıymış, ne kadar da aptallaştırıcıymış... Evans buna ağzının payını bir güzel vermiş, bana sorarsanız. Kıza 'Parfümün çok seksi,' denir mi? Alıştıracaksın önce."

Marauders Era 1 - Karanlık ÇökünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin